Bir sürü demagoji yapıyorlar. Nelerin yapıldığı ve bunun zamana direncinin ne olduğu son üç gündeki değerlenmelerle ortaya çıktı. Biz bu demagojiyle, bu riyakarlıkla şuradan şuraya gidemeyiz. Ortada masa da yok, Kürt sorunu da yok, Kürt de yok dediğinizde her şey resetlenebiliyorsa, hiçbir şey yapılmamış demektir. Bu resmi müzakere, ciddiyetiyle yürümeyecek bir işe biz kendimizi alet ettirmeyiz.

İktidar bloğunun ortadan birkaç parçaya bölünmüş hali ülkemizin, çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almıştır. İki buçuk yıldır hasta tutsaklar meselesinde bir santim adım atılamadı. Sayın nalacÖ eğer bu adımlar atılmazsa benimle yapılan görüşmelerin sohbetten öte bağlayıcılığı olmaz şeklinde çerçevelemişti zaten.

Hükümet açıkça savaş ilan etti. Barış güçleri ise açık bir şekilde şunu söyledi, müzakere ederken mücadeleden kaçacak değiliz. Bu böyle yürümez. Peki bunun karşılığı ne, savaş mı? Hayır. Savaş ve çatışma değil. Olmamalı da. Hükümet açıkça savaş ilan etti. Barış güçleri ise açık bir şekilde şunu söyledi, müzakere ederken mücadeleden kaçacak değiliz.

Soruyorum, devlet adına masada olan Muhammet Dervisoglu ve yanındakiler kimdir, bunlar farklı bir devletin temsilcileri mi? Artık bunu toparlama görevi hükümetindir. Bize verdiği sözlere ve mutabakatlara sahip çıkacaklarını söylemeliler.’’