24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa11°C
  • Girne17°C
  • Güzelyurt13°C
  • İskele11°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara3°C

HAYIR ANLAMIYORUZ..

Derviş DOĞAN

03 Haziran 2016 Cuma 08:05

Sabah otomobilin  kontak anahtarını çevirir çevirmez bir radyo kanalı çıkıyor karşıma.

Zırıltsız, parazit almadan dinlendiği için de sanırım sürekli o frekans ayarlı otomobilin radyosunda.

Sabahın mahmurluğunda zırıltı sesi hiç çekilmiyor.

Zaten uyur uyanık gözümü açmaya çalışıyorum.

Bu arada arkada da küçük oğlum var.

Onu da okuluna bırakıyorum.

Bizim evde tatil günleri haricinde ki günlerin sabahlarında  rutin uygulama  bu.

Havalar da ısınmaya yüz tutunca sabah uyanmaları haliyle daha bir zor oluyor tabi.

İşte tam da bu vaziyette radyodan dinleyeceğiniz bir müzik ya da çıkan bir ses o sabah uyuşukluğunu üzerinizden atmak için bir fırsat oluyor.

Bizim otomobilin radyosu da tam bu işe yarıyor.

Hemen hemen her gün aynı saatlerde yolda seyir halinde olduğumuzdan dinlediğimiz radyo frekansında 1.Cumhurbaşkanı merhum Rauf Raif Denktaş’ın gençlere hitaben yaptığı konuşmalardan kesitler oluyor.

Bu kesitlerden birinde rahmetli Denktaş diyor ki; “Ey gençler size prıl pırıl bir devlet bırakıyoruz, Beni duyuyor musunuz?  Beni anlıyor musunuz? Size devletim  diyorum, Türkiye’nin garantörlüğü  diyorum, beni anlıyormusunuz?”

Ve böyle devam eden cümleler sarfediliyor.

8 yaşındaki oğlum yarı uyur yarı uyanık arkadan cevap veriyor.

“Hayır anlamıyoruz..”

Dikiz aynasından göz göze geliyoruz.

Hafif de gülümsüyoruz tabi.

Bana,  e ne var, o anlıyor musunuz diye soruyor bende anlamıyoruz diye cevap veriyorum diyor.

Peki kim söylüyor bunları biliyor musun diye soruyorum.

Cevap gecikmiyor.

Kurucu Cumhurbaşkanı diyor.

Adı ne diyorum.

Denktaş diyor.

Yani Denktaş seni ikna edemedi mi ki her seferinde anlamıyorum diyorsun diyorum.

Aynen öyle diyor.

Ve arkasından da yine o meşhur cümlesini kurarak “e ne var diyor.”

Yok birşey diyorum.

Bu senin fikrin bak ne güzel söylüyorsun işte..

Tabi söyleyeceğim diyor.

Kararlı..

İçine atmaya pek niyetli değil.

Düşüncesini pat diye söylüyor.

Öyle süzgeçten falan da geçirmeden.

Yaşı itibarı ile tabi.

Ve bu nerede ise haftanın 4 günü bu şekilde rutinleşiyor hayatımızda.

Her sabah Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sesinden radyoda dinletilen bir kaç cümle.

Ve her sabah bu cümleleri ısrarla anlamadığını söyleyen 8 yaşındaki oğlum.

Son derece adil ve demokratik.

Üstelik de çok net ve anlaşılır.

Şimdilik.

Bakalım zamanla fikirlerinde ne gibi değişiklikler olacak.

Doğruyu, yanlışı nasıl ayırt edecek?

Fikirleri nasıl olgunlaşacak?

Hoş bunları görmeye benim zamanım yeter mi bilmiyorum.

Ama henüz 8 yaşında bir çocuğun hiç bir etki altında kalmadan fikirlerini özgürce söylemesine bayılıyorum.

Ve dönüyorum benim çocukluğuma.

40 yıl öncesine.

Böyle özgürce kendimizi ifade edebiliyor muyduk?

Hayır.

En azından kendi adıma belirteyim ben edemiyordum.

Etrafımız tabularla örülüydü.

Bu tabuların sınırları vardı.

Ve o sınırları aşmak öyle kolay değildi.

Bu baskıları hissederek yaşadık çocukluğumuzu.

O sınırlar içerisinde büyüdük, büyütüldük.

Konuşamadık yeterince.

Sorgulayamadık gerektikçe.

Ve bu günlere geldik.

Bugün artık birçok  tabu yıkıldı, yıkılıyor.

Bunları hayatın her alanında hissedebiliyoruz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.