HALKINI KANDIRAN KİMLER..
Arif Alasya
17 Ekim 2016 Pazartesi 08:25
Tartışmalı bir süreç sonrası Eski Başbakan Davutoğlu’nun telkinleri ile imzalanan 11 Şubat belgesini Her zaman olduğu gibi ret cephesinin perde gerisinde komutanlığını yapan Eroğlu’nun imzaladığını biliyoruz.
Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi de bir nevi bu belgeye sadık kalıp görüşme masasına oturacak aday ile sadece görüşme masasında kalıp sonuç almak istemeyen adaylar arasında geçtiğini bilmekteyiz.
Seçimi 11 Şubat belgesi temelinde çözüme odaklı bir vizyon ortaya koyan Mustafa Akıncı kazanmıştır.
11 Şubat belgesinin en önemli maddesi 3.ncü maddedir
3.Çözüm ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında ve Doruk Antlaşmalarında belirlendiği üzere, iki toplumlu ve iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon zemininde olacaktır. Birleşik Kıbrıs, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliğinin bir üyesi olarak tek uluslararası hukuk kişiliğine ve BM Şartı çerçevesinde tüm Birleşmiş Milletler üyelerince yararlanılan egemenlik şeklinde tanımlanmış tek egemenliğe sahip olacak ve (bu egemenlik) Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak neşet edecektir. Federal yasalar tarafından düzenlenen tek bir birleşik Kıbrıs vatandaşlığı olacaktır. Tüm birleşik Kıbrıs vatandaşları aynı zamanda ya Kıbrıs Rum kurucu devletinin ya da Kıbrıs Türk kurucu devletinin vatandaşları olacaktır. Bu statü dâhili olacak ve birleşik Kıbrıs vatandaşlığını tamamlayacak ve hiçbir şekilde ikame etmeyecektir.
Bu temel üzerinde başlayan Akıncı-Anastasiyadis görüşmeleri soruna Kıbrıslı bir çözüm aramaktadır.
Tüm görüşme süreci bundan önce yapılmayan bir şekilde şeffaf yürütülmektedir.
Her hafta Cumhurbaşkanı Hükümete, Görüşmeci da her hafta meclisteki parti temsilcilerine bilgi vermekte, Görüşme tutanakları da 10 gün içinde meclise gölerilmektedir
Bütün bunlara, eskisinden daha şeffaf yürütülen ve 11 Şubat belgesine sadık kalınarak yürütülen görüşmelere rağmen Baştan itibaren çözüme karşı olan siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri Rum basınından alıntılar yaparak Cumhurbaşkanını teslimiyetçi bir politika izlediği yönünde suçlamayı tercih etmişlerdir. Yani kendilerine verilen bilgi ve tutanaklar ortada iken Rum basınını daha güvenilir olarak bizlere tanıtmanın gayreti içine girmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın eleştirilecek pek çok yanı olabilir. Örneğin iç politikada etkinlik sağlama yönündeki vizyonu eleştirilebilir. Bu konuda bir tek kez Bakanlar kuruluna başkanlık yapmış ve Amme Hizmetleri Komisyonunda yasa değişmeden oradaki yetkilerini kullanmayacağını söyleyerek kendilerine hazırlattığı bir yasa önerisini sunmuştur. O zamanki Başbakan Kalyoncu ise bu konuda Akıncı’ya sitem etmiş ve kendilerinin da yasa hazırladığını ve onu geçireceklerini basına açıklamıştır. Neticede böyle bir yasa çıkmadı. Herhalde Akıncı da gücenerek bir daha ne Bakanlar Kuruluna başkanlık etmiş ne de başka yasa önerisi sunmuştur. Yeni müşavir yaratmama hususundaki hassasiyetini da kaybetmiştir…daha benzer eleştiriler yapabiliriz.
Ancak 11 Şubat belgesine sadik kalarak görüşmeleri sürdürdüğünü kabullenmemiz lazım.
Bu konuda topluma net bir mesaj vermektedir.’’Amacımız her iki halkın kabulleneceği bir plan hazırlamaktır.Bu planı hazırlayabilirsek iki toplumun da kendi aralarında bu planı tartışmalarını sağlayacak bir sürenin sonunda referanduma gidilecektir’’
Durum bu iken daha ortada hiçbir metin yokken varsayımlar üzerinden halkı tahrik edecek söylemlerle bir RET cephesi kurulmuştur. Üstelik neyi reddettikleri bile belli değil. Platforma bak ‘’Bir karış toprak vermeyik’’
Sanki 1977-1979 doruk anlaşmalarını imzalayan ağababaları Denktaş ve11 Şubat Belgesini imzalayan da Eroğlu değilmiş gibi.
O halde halkını kandıran kimler?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.