HALA AKIL KOYMUYORSUNUZ…
Ediz TUNCEL
08 Şubat 2019 Cuma 08:30
Birkaç saat yağmur yağdı, yollar yine felç oldu, dere yatağına döndü…
KKTC’ye yağan yağmurun üç katı Rum tarafına yağdı, ne yollarda su birikintisi oldu, ne de yollara taşlar, kayalar yuvarlandı…
En feci durum da yine beklendiği gibi Lefkoşa-Girne güzergahında, özellikle Ciklos bölgesi ile birkaç kilometre ilerdeki alt geçit bölgesinde yaşandı, polisten birbiri ardına cep telefonlarımıza uyarı mesajları gelmeye başladı…
Lefkoşa-Girne güzergahında yaşanan rezilliklerin tümünden, son bir yılda yaşanan can ve mal kayıplarının tümünden bugünkü Ulaştırma Bakanı ve Ulaştırma Bakanlığı doğrudan doğruya sorumludur.
Bu güzergahtaki yolun bir sene önceki eski halini hepimiz hatırlıyoruz, biliyoruz…
Bir sene öncesinde de yağan yağmurlardan dolayı yolda sıkıntı oluyordu, su birikintileri oluşuyordu, hatta yer yer küçük derecikler oluşuyordu, ama bir şekilde bu sular yolu tam anlamıyla dere yatağına dönüştürmeden akıp gidiyordu.
Son yıllarda birkaç sefer o güzergahta Girne’den Lefkoşa’ya giderken şiddetli yağmura yakalandım, nerdeyse göz gözü görmez durumda araba sürmek zorunda kaldım, yer yer su birikintileri ve akıntılar trafiği ciddi şekilde tehlikeye atıyordu, ama bugün olduğu gibi yol tam anlamıyla dere yatağına dönüşmüyordu…
Hükümete gelir gelmez iş göstermek adına büyük bir şovla ortalığı darmadağın eden pek sayın Ulaştırma Bakanımız ve bakanlığa doldurduğu tayfası Boğaz-Girne arasındaki güzergah yapılırken ne hukuk tanıdılar, ne yasa tanıdılar, ne bilim tanıdılar, ne akıl tanıdılar, ne de mantık tanıdılar, o bölgenin bir ucundan girdiler, diğer ucundan çıktılar, uyarıları ve itirazları sallamadılar, ben yaparım olur mantığıyla kaçak bir inşaat yaptırdılar, hiçbir standarda göre yapılmayan ve drenaj sistemleri tamamen eksik olan yol tam anlamıyla bir dere yatağına dönüştü, sonra da tam anlamıyla bir felaket yaşandı, dört çocuğumuz feci şekilde can verdi, yol hala aynı riskleri taşıyor ve baştan aşağı eksiklikleri giderilerek yeniden yapılmazsa taşımaya da devam edecek....
Yol eski halinde kalsaydı, çok büyük ihtimalle dört çocuğumuzun hayatını kaybettiği olay yaşanmayacaktı.
Bütün bu kepazeliğe ve sebep oldukları can ve mal kayıplarına rağmen hala o koltuklarda, o makamlarda pişkin pişkin oturuyorlar, cevizcinin çuvalından boş beleş nutuklar sallıyorlar, 2019’da yollar şantiyeye dönecek diyorlar…
Aman eksik kalsın sizin yapacağınız iş…
Kalkı ki, maaşları ödeyebilmek için nerdeyse halkın çorabını bile alıyorsunuz, halkın cebindeki her kuruşa saldırıyorsunuz, kevgire dönmüş bütçenizle bu işleri nasıl yapacaksınız?
Bu işler öyle cevizcinin çuvalından desteksiz harcamakla mı oluyor!
Önceki gün sevgili Erkut Yılmabaşar’ın annesinin cenazesine katılmak üzere İskele’ye gittim, Ercan kavşağı ile İskele arasındaki yolda yağmurdan dolayı sayısız su birikintisi oluşmuştu, zaten delik deşik ve çukur dolu olan yol tam anlamıyla bir tuzağa dönüştü, her su birikintisine girdiğimde araba sağa sola çekti, aynı durumu diğer yolunda giden araçlarda da gözlemledim, ki arabanızı 60-70 kilometre süratte sürseniz bile çoğu su birikintisini yağmurda farketmeniz imkansız, ancak içine girdiğinizde anlıyorsunuz.
Aynı kepazelik dönüşte Lefkoşa – Güzelyurt güzergahında da devam etti…
Daha birkaç sene önce yapılan yol tam anlamıyla ölüm tuzaklarıyla dolu ve her metresi arızalı.
Zaten bu abuk subuk arızalarla dolu güzergahta biri hamile dört meslekdaşımızı ve öğrencilerimizi kaybettik, diğer kazalarda kaybedilen canlar da cabası…
Bu güzergahta kazalarda devrilen direklerden biri halen devrildiği yerde duruyor, defalarca yazıp söylememize rağmen boş beleş işler bakanlığından ileriye gidemeyen Ulaştırma Bakanlığımız tınmıyor…
Yine aynı güzergahta, Alayköy-Yılmazköy arasında kalan bölümde, iki yol arasında kalan refüjde, ta beş sene öncesindeki abuk subuk bariyer inşaatından kalan binlerce atıl beton parçası yol boyunca iki yol arasında uzanıp gidiyor, bütün uyarılarımıza rağmen boş beleş işler bakanlığından tık yok!
Dün beni geçip biraz ilerde yoldaki su birikintisine hızla giren bir Mercedes, ki yeni bir arabaydı, aniden sağa doğru savruldu ve yoldan hafifçe çıkıp beton blok parçalarının olduğu kanala girdi, lastikleri o parçalardan birkaçına çarptı, şöför biraz da şans eseri aracını kurtarıp yola tekrar çıkarmayı başardı…
Eğer bir karış daha aşağıya düşseydi araba anında darmadağın olacaktı, belki de şöför de hayatını kaybedecekti, bu kazanın adına da dikkatsiz sürüş denecekti…
Halbuki kazanın tek sebebi yoldaki arızalar, dikkatsiz sürüşle uzaktan yakından alakası yok.
Kendi yolunda giden bir araba, yoldaki arızalar yüzünden aniden kaza yapıyor ve film bitiyor, polis de işin kolayına kaçıp, rapor düzenlerken dikkatsiz sürüşten kaynaklanan kaza diyor…
Bütün bunlar ancak açık hava tımarhanesinden farksız, yasaların ancak gücü yettiğine işlediği kanunsuzluğun hat safhada yaşandığı korsan diyarlarda olur…
Bütün bu ölümcül kepazeliklere karşı devleti idare edenler üç maymunu oynamaya devam ediyor, çapları yettiği kadarını yaptıkları göstermelik işlerle devletçilik, idarecilik oynuyor…
Çok bilmişlikte ısrar edin bakalım nereye kadar devam edebileceksiniz…
Ancak şunu da unutmayın; ölüm tuzağından farksız olan yollara çıktığınızda sizin ya da sevdiklerinizin canları da aynı şartlara emanettir…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.