HAFTA SONU KAÇAMAĞI
Oshan SABIRLI
22 Mart 2014 Cumartesi 14:59
[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] Sabah saatlerinde, pencereden bakıp, havanın kötü olduğunu düşüp, en kalın kıyafetleriniz giydikten sonra, kan ter içinde “nasıl bu kadar saf olabilirim?” diye düşündünüz mü? Veya bir dağın en yüksek noktasına çıkıp, bağırdınız mı sesinizin yankısında, özgürce. İşte öyle bir güne daha merhaba dedik. Bu günün özgür bir gün olması gerektiğini düşünenlerdenim. Ben de özgürlüğümün peşinden gidiyorum. Günlerden cumartesi. Tüm sorunları bir yerlere bırakıp, kendinizi dışarı atma vakti. Ben öyle yapacağım, hatta mümkün olduğunca, hafta sonlarını öyle değerlendirmeye çalışıyorum. Yaklaşık 2 ay önceydi. Hava bugün olduğundan (olacağını tahmin ettiğim hava sıcaklığından) daha soğuktu. Eşim Defne ile birlikte kendimizi sokağa attık. “Bu gün nereye gitsek” düşüncesinde, küçük bir çanta, 3-4 meyve ve su şişelerimizle yola koyulduk. Aklımızda “ülkemizi ne kadar az tanıyoruz” düşüncesi vardı. Yazın bir baştan diğer başa gezdiğimiz İtalya’da, kendi adamızı hiç tanımadığımız, ciddi anlamda ülkemizi gezmediğimiz gerçeği ile yüzleştik. Kıbrıs’ın kuzeyi yalnızca 3.355 km², fakat görmediğim, dokunmadığım hatta havasını koklamadığım topraklar maalesef o kadar çok ki… Tatilde adeta ben nasıl bunları kaçırabilmişim düşüncesine kapıldım. Lefkoşa’dan kaçmak için cumartesi sabahını önemli bir fırsat bildim. “Yakın, ama hiç gitmediğimiz yerler…” diye mırıldanırken, aracımız bizi Taşkent dolaylarına götürdü. Dağ üzerindeki bu dev bayrağı, hayatımın çok büyük bir bölümünde neredeyse her sabah ve her akşam görmüş olmama karşın, ilk kez bu kadar yakındım. Derken tek arabanın zar zor geçtiği, asfaltı bozulmuş yol bizi Bufavento Kalesine götürdü. “Hazır mıyız?” Bakışları sonrasında basamakları tırmanmaya başladık. “Yaşlanmaya mı başlıyorum ne? artık nefes nefeseyim ve acilen spora başlamam gerek... Yok yok, olmuyor, artık bu sigarayı da azaltmalı, hatta tamamen kesmeli, kesinlikle bana zarar veriyor” şeklindeki yakınmalarım ile koyulmuştuk zirve yoluna. Biz zirveye doğru tırmanırken, aşağıya inen yaşlı turistlerin sürekli biz gülerek seslenmelerinin “siz daha yolun çok başındasınız” ifadesi olduğunu çok geç fark edebildik. Neredeyse 1.5 saat süresince yüzlerce basamak tırmanıp, Bufavento kalesinin zirvesine ulaştık. İşte bu noktadan Beşparmak Dağları’nın iki yanını seyre koyulduk. Bufavento Kalesi, ülkemi son dönemde tanımak anlamında önemli bir adım oldu benim için. Sizinde artık gündelik koşuşturmaların ötesinde fırsatlar yaratma vaktiniz gelmedi mi? Bugün günlerden cumartesi. Şayet çalımlıyorsanız, yapacak çok ciddi bir işiniz de yoksa hiç zaman kaybetmeyin. Kendinizi doğanın kollarına bırakın. Adanın en yeşil olduğu ve hatta 1-2 hafta içerisinde tamamen sararacağı bir doğa gezmesini kendinize, eşinize hatta çocuklarınıza çok görmeyin. İyi hafta sonları.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.