26 Aralık 2024
  • Lefkoşa10°C
  • Mağusa10°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt9°C
  • İskele10°C
  • İstanbul12°C
  • Ankara7°C

“GÖÇ YASASI” DEĞİLSE ;CTP’NİN “ÖÇ YASASI”

Ayşegül Garabli

14 Haziran 2015 Pazar 10:15

Ben, bir gazeteci değilim. Köşe yazarı da değilim. Zaten, böyle bir iddiam da yok. Sadece, dilimin döndüğünce, elimden geldiğince, toplumsal sorunları gündeme getirmeye çalışıyorum ; o kadar. Bu yüzden, gazetecilere ya da köşe yazarlarına , akıl vermek ya da işlerini öğretmek gibi bir niyette değilim. Zaten haddim de olamaz. Ancak  gazetecilerden ve köşe yazarlarından, bu ülkede yaşayan her birey gibi benim de beklentilerim var. Dürüstlük ve  objektiflik , temel beklentilerim arasında. Kalemlerini, siyasi ya da ekonomik güçlerin sesleri olarak kullanmamalılar  mesela. İlkeli davranıp, “doğru” ya da “yanlışı”, kişiye veya partiye göre değiştirmemeliler. Evrensel değerlere saygıyı, ilke edinmeliler yani. “Sağ” dünya görüşünü savunanların, sağ’ın ilkelerine; “Sol” ‘u savunanların da, solun ilkelerine bağlı yazı yazmalarını, yazıların içeriğine katılsam da katılmasam da, saygıyla karşılarım. Ancak, “solcu” olduğunu savunup; “sol” bir siyasi partinin yayın organlığını yapan ve gazete logosunun üstünde, “emek en yüce değerdir” yazan bir gazetede, emekçiyi bölen ve emek mücadelesini baltalayan bir köşe yazısını, anlamam da içime sindirmem de mümkün değil. Sn. Cenk Mutluyakalı’nın  “GÖÇ demeyin bu yasaya ne olur” başlıklı yazısı, emek ve emekçi adına, talihsiz bir yazı olmuş ne yazık ki. Emekçileri,” özel sektörde çalışan”  ya da “kamuda çalışanlar” diye ayırıp, bir birlerine karşı kışkırtması, bırakın sol anlayışa uygun olmamasını, sağın, böl ve yönet politikasının sesi olmuş adeta. Sosyal Güvenlik Yasası” kapsamında işe giren ve açlık sınırında ücret alan kamu çalışanlarına; açlık sınırı altında, yoksulluk sınırında ücret alan özel sektör çalışanını , sosyal sigortalıyı ya da işsizleri , örnek göstererek, tabiri caizse, “halinize şükredin”  demenin, çalışanlarını köle olarak gören,patronların  tutumundan farkı ne? Kaldı ki, 2008 den sonra işe giren kamu çalışanlarının, özlük hakları, özel sektörde çalışanlarınkinden pek farklı da değil artık. Zaten yasanın çıkarılmasındaki amaç da buydu zaten. Yani öyle Sn. Mutluyakalı’nın dediği gibi, kamuda çalışanların, emeklilik ikramiyesi ya da  sigortalıdan farklı bir güvencesi yok artık. Tek fark, özel sektörün,sendikalaşamamasında; ancak o da yine ,LAÜ’de  sendikalaşmak isteyen akademisyenleri işten atan. “emeğin partisi” CTP ‘nin eseri. Velev ki, kamuda çalışanların koşulları, özelde çalışanların koşullarından iyi ; İyiyi, kötüye çekmekle eşitliği sağlamak mı sosyal devlet anlayışı ya da solculuk? Gerçi çalışanları bir birlerine karşı kışkırtma olayı, bize çok da yabancı değil. CTP’nin ilk iktidar döneminde, kamudaki memurlarla, öğretmenleri, bir birlerine karşı kışkırtıp, örgütlülüğü bölerek, bu “GÖÇ yasasını” nasıl çıkardığı, hala daha hafızalarda. O dönemde CTP’ de , bu gün Sn. Mutluyakalı’nın felsefesinde davranmıştı. Ya da tam tersi, belki de Mutluyakalı, CTP’nin felsefesinde yazıştır. Bunu bilemem ama, Yeni Düzendeki, bu yazı, tam da, sahibinin sesi kıvamında bir yazı olmuş. O yüzden, hedef şaşırtmayın Sn Mutluyakalı. Bu yasadan sonra, bir kişi, ister özelde çalışıyor olsun, ister kamuda,evini geçindirecek ücreti alamıyorsa,GÖÇ etmeye adaydır. Dolayısıyla da  bunun adı bal gibi GÖÇ Yasasıdır. Haa eğer siz “GÖÇ” denilmesinden rahatsız oluyorsanız; CTP’nin emeğe, emekçiye bakış açısını ve ekçilere reva gördüklerini göz önüne alarak, bu yasaya ÖÇ Yasası da diyebilirsiniz.  

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.