GERÇEKLERİ SAKLAMA ADETİMİZ SÜRÜYOR !..
Taner ULUTAŞ
11 Temmuz 2018 Çarşamba 12:19
Geçtiğimiz gün, İskele tarafına şöyle bir uzanalım dedik. Hem sahil boyunda eski dostları görür hasret gideririz, hemde serde gazetecilik varya komşuda pişer bize de düşer misali belki bir haber yakalarız dedik.
Babasının akçası, anasının bohçası misali, kızın gelin gittiği yerde babasından kalan mülkü, anasından gelen eşya ile öğünmesinde olduğu gibi yakaladığı balıkların abartılı büyüklükleri ile övünen amatör balıkçı bir arkadaşım ile karşılaştım. Tamam, şimdi balıkların büyüklüğünden başlayıp, çantalar dolusu yakaladığından çıkacak derken, mangalı yakalım sözüm üzerine balık nerde gardaş demez mi? Tabi şaşırdım. Sen tekne ile balığa çıkacaksın ve iki – üç balık ile döndüm. Deniz kurudu. Balığın gölgesini bile görmüyoruz sözleri birden beynimi allak bullak etti. Sonrasında birden aklıma ‘Gırgır Tekneleri’ geldi.
Akdeniz havzasında balık avlama yasağı varken, her yıl olduğu gibi, Türkiye’den gelen gırgır teknelerinin, KKTC karasularına demir atmasını hatırladım. Ancak her zaman olduğu gibi bukez kötü hava koşulları nedeniyle teknelerini kıyılarımıza yaklaştırdıklarını söylemediler. Aksine Karadenizli balıkçılar, denizin kendilerine cömert davrandığını açıkladılar.
Durdum ve kendi kendime hadde guzum oradan değil şimdi buradan yak dedim. Bizimkisi deniz kurudu, balık mafiş derken Karadenizli Balıkçı deniz bize cömert davrandı. Tekneler full çekti diyor. Ört ki ölem meselesi.
Sonra birde açıklamalara bakayım dedim. Hayvancılık Dairesi Yardımcı Su Ürünleri Uzmanı Uğur Sencer, ülke balıkçılarının ülkemiz sınırları içerisinde balık avlamasının yasak olduğunu belirterek, yaz aylarında bu teknelerin sıkı denetime tabi tutulduğunu ve yasa dışı hiçbir faaliyet göstermediklerini söylüyordu. Peki bizimkilere yasak da dışardan gelenlere bu işler ‘Meccanimi’ diye sorsak bin bir dereden su getirerek çeşitli masalları peşi sıra sıralarlar.
Sonrasında Balıkçılar Birliği Başkanı Kemal Atakan’ın açıklamasına bir göz attık. Kemal Atakan, sıkıntının Gırgır Teknelerinden kaynaklanmadığını sıkıntının iç piyasa nedeniyle yaşandığını söylemez mi? Vallahi ikinci kez ört ki ölem demeye hazırlandım. Denizde kalmayan veya temize havale edilen balık nedeniyle iç piyasada daralma olmasını anlarım. Ama avlanma yasağına karşın kıyılarımızda avlanan, Gırgır Teknesi Kaptanının, Akdenizden mutlu döndük demesine tek söz etmeyen birlik başkanının tavrı, anlama yeteneklerimin dışında kaldığı için anlamakta güçlük çektim.
Beyler, efendiler, sanırım İrsen Küçük zamanıydı. Türkiye ile KKTC arasında bu konuda bir protokol imzalandı. Avlanma yasaklarına rağmen yapılan Protokol TC Büyük Millet Meclisinden geçti. Protokol Türkiyeli balıkçılara avlanma yetkisi tanırken, bizim balıkçılarımıza Türkiye kıyılarında avlanma yetkisi vermez. Ne hikmetse kimse de bu protokolden bahsetmez.
Balıkçılara önceleri protokole uygun olarak seslerini çıkartmamaları kaydıyla 5 parça ağ, bir sene sonrada 1000 TL verilmişti. Sonrasında bu iş kesildi ve bu yardımdan da vazgeçildi. Bizim balıkçılar kısa günün karı düşüncesi ile bu duruma sessiz kalırken kendi iplerini de çekmiş oldu. Dimyatın pirinci güzeldir. Pirinç almaya gidelim derken, evdeki bulgurdan da oldu.
Onlar bulgurdan olurken, Ada halkı olarak hem biz hemde denizimiz balığa hasret kaldı. Çarşaf gibi denizde kötü hava koşulları nedeniyle karasularınıza sığındık diyen Gırgır Teknesi kaptanları artık bu mazeretin arkasına da sığınmıyor. Biz yok be gardaş ne Gırgır Teknesi. Ne avlama yok öyle bir şey derken Karadenizli kaptan, Akdeniz’den mutlu döndük diyerek bizimkilerin ‘Geyik Muhabbeti’ yaptığını gözler önüne seriyor.
Kısacası biz bu graso ve yağlama ile tekalamit işinden vazgeçmezsek ve özgür sokak felsefesini kendimize örnek alma yerine, ciğercinin kedisi gibi tekme yerken, camdaki ciğere bakma işini sürdürürsek daha çok balığa hasret kalacağız.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.