24 Aralık 2024
  • Lefkoşa20°C
  • Mağusa18°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt16°C
  • İskele18°C
  • İstanbul13°C
  • Ankara9°C

“GERÇEK DOSTLAR KROMOZON SAYMAZLAR”

Ayşegül Garabli

23 Mart 2016 Çarşamba 08:05

Bu gün, gündemi yazmayacağım.

Kendilerinden özür dileyerek Down Sendromlu dostlarımı yazacağım.

Evet, 21 Mart, Dünya Down Sendromu Günüydü.

Ama ne yazık ki, patlamaların, ölümlerin ve terörün gölgesinde kaldı.

Amaç, biz, her ne kadar  bu günün farkında olmasak da; Down Sendromu hakkında farkındalık yaratmaktı.

Farkında olmadık çünkü terör içimizi çok yakmıştı.

Ama farkında olmayışımızın en büyük sebebi de, henüz daha sermaye babalarının bu işe el atmamış olmalarıydı

Atmazlar da zaten.

Karşıda, hediye bekleyen yok ; Niye atsınlar ki?

Daha doğrusu, bu dünya tatlısı insanlar, hiçbir şeyde karşılık beklemiyorlar.

Sevgileri bile karşılıksız, koşulsuz; öylesine saf ve duru ki.

Dolayısıyla da, sermaye piyasasının, rant elde edebileceği bir alan değil.

O yüzden de, “sevgililer gününün”, “kadınlar gününün” yanında oldukça sönük geçiyor.

Onların her günü, sevgi kokan sevgililer günü.

Her günlerinde, annelerine, babalarına ve yavrularına, kendilerini özel hissettirdikleri için; her günleri, anneler günü, ya da babalar günü.

Karşılarındakine verdikleri en güzel hediye, sevgi ve karşılarındakilerden bekledikleri en güzel hediye de yine sadece sevgi.

Hangimiz, bırakın her günü, herhangi bir  günü, sadece sevgi ile özel kılabiliyoruz?

Biz onları farklı görüp, acıyan gözlerle bakıyoruz ne yazık ki.

Oysa ki, onların farkı, toplumun algıladığı anlamda değil.

Dış görünüşleri gibi, duyguları da çok farklı.

Elbette ki; zihinsel olarak ya da kabiliyet bakımından, kimseden farklı değiller.

Ama mesela asla içlerinde, kin, öfke, hırs, intikam gibi duyguları beslemezler.

Hiç kimseyi ötekileştirmezler, dışlamazlar.

Dış görünüşleri, kendilerinden farklı olanlar gibi, katı bir kalbe sahip değiller mesela.

Yumuşacık ve sevgi dolu kalpleri vardır.

Asla kimseyi kırmazlar ama çok kırılgandırlar.

Belki öğretilenleri biraz yavaş kavrarlar ancak, aldıkları sorumlulukları da herkesten çok daha iyi yerine getirirler.

Sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkları olmaz ama başkalarının içtiği sigaranın dumanına maruz kalırlar.

Oysa ki Onların kalpleri, fiziksel anlamda da çok hassastır ve hasta olma riskleri çok fazladır.

Down Sendromlu kişilerin, insani değerler bakımından fazlalıklarını görmeyip sadece, biyolojik olarak ,bir kromozom fazlalıklarını görüp, Onları farklı kabul etmek de bizim eksiğimiz ne yazık ki.

Kaldı ki; uzmanlara göre, Down Sendromu, erken teşhis edilip, toplumla bütünleştirici bir eğitim süreci sağlandığı zaman, bu sendrom, o kişiye, engel bile teşkil etmiyor.

Ama asıl erken teşhis, toplumun bilinçsizliğine olmalı ve toplum tedavi edilmeli.

Zaten, gerek downsendromlular ; gerekse, diğer engelli kişiler; yaşadıkları zorlukları, sahip oldukları biyolojik farklılıklarından ya da biyolojik engellerinden dolayı mı yaşıyorlar?

Elbette ki; Hayır!

Yaşadıkları tüm zorlukların sebebi; bütün dünyayı bencilce sahiplenip, farklı olan kişilere yaşam hakkı tanımayacak kadar saygısız olan bizlerden kaynaklanıyor.

Onlar , hayatı kolaylaştırmak için ne denli büyük bir mücadele veriyorsa; biz de, tam aksine, bencil davranıp, engel üzerine engel koyuyoruz.

Sevgi ve saygının yerine, acıma duygusunu oturtup, bizden farklı olanları, toplumun dışına itiyoruz.

Oysa ki Onların tek isteği, hayatı dostça paylaşmak.

Aslında, uzun uzun yazmaya hiç gerek yok.

Geçen yılki “21 Dünya Down Sendromu Günü” için hazırlanan slogan, her şeyi o kadar güzel anlatıyor ki;

“Gerçek dostlar, kromozom saymazlar”

Başka söze gerek var mı?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.