24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara3°C

GELİNEN NOKTA..(1)

Arif Alasya

03 Mayıs 2017 Çarşamba 09:06

Kırk üç yıldır süregelen Barış görüşmelerinde neden son gelinen nokta hep ayni oluyor?

Bu soruya cevap arayıp durdum hep.2015 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde önceki başkanlara göre vizyonu daha geniş ve çözümden yana tavrını bildiğim bir aday olan Mustafa Akıncı’nın gönüllüler ordusunda aktif görev aldım.

Bu davranışımdan dolayı pişman mıyım? Asla

Akıncı’nın Vizyon kitapçığında 4 vizyon vardı. En önemlileri da dış ve iç siyaset için olanıydı.

2015-2017 yılları arasında gelen üç hükümetle de maalesef iç politikadaki vizyonunu uygulama şansı olmadı. İlk kez başkanlık yaptığı Bakanlar kuruluna bir başka Cumhurbaşkanının yapmadığı bir şeyi yaptı ve Amme Hizmeti Komisyonuna kendi yetkisinde olan üye veya üyeleri yeni yasa hazırlanıncaya kadar atamayacağını ve bu konuda ilgili hazırlattığı yasa önerisini sundu. Enteresandır anında ret cevabını basın önünde açıklayan Başbakan kendi partilerinin da bu yönde hazırladığı yasa olduğunu kamuoyuna açıklamasına rağmen yasa değiştirilmedi ve olduğu gibi bu güne kadar kaldı Akıncı da sözünü tutup bu yasa değişmeden herhangi bir atama yapmadı. Fakat bir daha Bakanlar kuruluna başkanlık yapmadı.

İç politikaya yönelik yaptığı atamaların Ombustman, YİM Başkanı ve YÖDAK Başkanlarını kadın olarak ataması olumlu bir adım oldu. Ancak bu kısacık sürede hükümet bir taraftan Ombustmanın yetkilerini hazırladığı raporları aynen Sayıştay’a yaptıkları gibi Mecliste görüşmeyerek etkisizleştirirken. YÖDAK yasasını değiştirerek Cumhurbaşkanı ile beraber YÖDAK Başkanının görevlerini etkisizleştirmek yolunu seçmişlerdir.

Sonuç olarak iç politikada ortaya konan vizyon Hükümetlerce kabul görmediğinden uygulanamamıştır.

Önemli olan dış politika ve Barış süreci başlangıçta her iki liderin çözüm yanlısı tavırları ile on bir Şubat belgesine sadık kalınarak ciddi şekilde ilerlemeler ile yürütüldüğü her iki lider tarafından sıkça açıklanmış ve BM.özel temsilcisi Eide tarafından da açıklanmıştır.

Bütün bu olumlu hava gelinen bir aşamada üzerine kara bulutların çöküğü ve sisli ve kirli bir havaya dönüşerek umutların tükendiği noktaya gelinmiştir.

Bu aşama Cenevre görüşmeleri ile başlamıştır.

Cenevre’ye gidilirken tablo ne idi:

On bir Şubat belgesinin ilk dört maddesinde büyük ölçüde uzlaşma sağlandığı ancak dönüşümlü Başkanlık konusunda hala bir uzlaşma sağlanmadığı, Kalan son iki madde olan Toprak ve Garantiler konusunun da bu çoklu veya beşli denilen zirvede çözülebilecek konular olduğu idi.

İşte galiba işler burada koptu. Türkiye tarafı neredeyse en üst düzeyde katılacağı beklenen bu toplantıya Başbakanı Binali Yıldırımın da açıkladığı gibi ‘’Bizim Türkiye’de yapacağımız daha önemli işler var’’açıklaması ile aynen balona batırılmış bir iğne gibi sonuç alınmayacağını peşinen açıklamış oldu.

Cenevre toplantısı ertelenerek ve de çeşitli oyalama taktikleri ile bu noktaya günlere kadar gelindi.

Dün iki Lider arasında yine bir görüşme vardı. Ben bu yazımı yazarken henüz açıklanan bir şey yok bu nedenle bir şey yazmayacağım.

Ancak bu açıklamaya gerek kalmadan gelinen noktayı Cuma günkü yazımda irdeleyeceğim.

Ne oluyoruz neden? Gelinen aşamada Cumhurbaşkanının rolü? Ankara’nın Kıbrıs konusun bakış açısı? Tayyip beyin hep söylediği bir adım önde olacağız söylemi ne oldu? Cumhurbaşkanı Akıncı İç Politikada gelen giden hükümetlerle uzlaşamadığı ve haklı olduğu konumda dış politikada da haklı bir eylem içinde mi?(Devam edecek)

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.