27 Kasım 2024
  • Lefkoşa8°C
  • Mağusa11°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt5°C
  • İskele11°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara-3°C

GEÇMİŞLE YÜZLEŞME VE ŞEHİTLER

Oshan SABIRLI

17 Ağustos 2015 Pazartesi 14:58

Ülke gerçekleri ile çözüm fikri yıllardır bir çelişki gibi sunuldu bize. Kıbrıs Türk halkının çözüme olan ihtiyacı, sanki geçmiş ile çatışıyormuş, bu ülkede çözüm olduğu gün, her şey inkar edilecekmiş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Hatta "şehitler ölmez, vatan bölünmez" gibi söylemlerden beslenen milli ideolojinin, yenilgiye uğraması, çözümü savunmanın, gelecekte kayıplara neden olacağı endişesi ile sağa sola saldıran, terör estirmeye niyetli, kötü zihniyetli insanlarla ayni topraklarda yaşadığımız gerçeği var. Bugün Rum milli ideolojisinde 1963-1974 yılları arasında yaşanan toplumlar arası çatışmalar adeta inkar edilmiş gibi gözükebilir. Özellikle güneydeki yeni neslin Kıbrıs Türk varlığından haberdar olması ne acıdır ki 2003 yılında sınırların karşılıklı geçişlere açılması ile mümkün oldu. Üstelik "güven yaratıcı önlemler" ve benzeri köprü kurucu çalışmalar yaratılmadan çok sınırlı sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum birbirini anlamak adına çalışabildi. Yıllarca kendi kendimizi de izole ettiğimiz dünyada savunma mekanizmamız acılarımız üzerinden gerçekleşti ve zamana ayak uyduramadığımız için yenilgilerimizi çoktan başlattı. Üzerine basa basa belirtiyorum. Geçmişi kimse inkar etmiyor. Ancak inkar edilen şey, bu toplumun her geçen gün daha da eridiği, aidiyet duygusundan eksik kaldığı, işsizliğin tavan yaptığı bir ortamın çözümsüzlük ile doğrudan ilintili olmasıdır. Çözümsüzlük karşıtlarının şehitler üzerinden edebiyat yapmasının sakatlığını fark etmeliyiz. Çözüm, ne kayıpları inkar etmektir, ne göçü, ne tecavüzleri, ne de sakatlanmaları. Çözüm yıllarca mezalim altında kaldığımızı, haksızlığa uğradığımızı da inkar anlamına gelmez. Bizim, bu ve benzer bir psikoloji, kandırmaca, hatta eskiden kalma paranoyalar altında uzun yıllar yaşamamız da mümkün değildir. Kıbrıs sorununun bir "işgal" sorunu olduğu söylenebilir. 1974 sonrasında Kıbrıs'ta "yerleşik" denilen Türkiye kökenlilerin adaya getirildiği ve Kıbrıs adası üzrende yalnızca "azınlık" bir Kıbrıslı Türk grubunun kaldığı da iddia edilebilir. İşte bu iddialarla savaşma yetkisi müzakere masasındadır. Uluslararası ilişkilerin tıpkı bir satranç oyunu gibi olduğunu, bu konuda Kıbrıs Türk liderliğinin elini birlikteliğini güçlendirebileceğini kabul etmeliyiz. Çözümü milli kesimin daha çok sahiplenmesi ve onlar sayesinde bu halkın daha da özgür ve barışçıl bir ortama taşınması gerekiyor. Kimse çözümün ertesi günü tarihsel geçmişin silinmeyeceğini unutmasın. İşte geçmişimizi reddettiğimiz gün zaten kaybetmeye başlamışızdır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.