GEÇMİŞ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

    Türkiye’de ve Kıbrıs’ta tarihler 1 Mayıs’ı gösterdiğinde nedense gündem hep şaşırtılıyor ve gerçekte konuşmamız gerekenlerle işin özünden bir şekilde uzaklaşmış oluyoruz. Örneğin Taksim’in yasaklanması, polis müdahalesi derken çocuk işçiler, sığınmacılar, tersanlerde yaşanan ölümler, kot taşlama fabrikalarında çalışanların ölümle bitecek kısa iş yaşamı öyküleri gibi sorunların konuşulması unutuluyor. Tıpkı bizde olduğu gibi. Miting nerede yapılacak? Kimler katılacak? Ne kadar çok  bölünüp bir kaç farklı miting düzenleyebiliriz? Hangi barış sloganlarını kullanalım? Güvercinler uçuralım modunda ve bir laboratuvar ortamında kutlanıyor işçi bayramı. Güne ilişkin haberlerin büyük kısmı da ayni ruh hali içinde.  Bir kaç basın açıklamasında satır  arasına sıkıştırılan iş cinayetlerini, göçmen işçilerin sendikalaşma haklarının olmayışını, yoksul coğrafyalardan getirilen modern kölelerin çalışma ve barınma koşullarını denetlemediğimizi bağırmıyoruz. Nasıl bir sömürü düzeni kurduğumuzu susuyoruz böyle günlerde. Zaten günde 16 saat çalışıp 1400 Lira alan ve çocuklarını tek başına büyütmeye çalışan sigortasız kadınların, karşılığını alamadığı emeği için yollara düşen belediye çalışanlarının,  sağlık sistemine ve kansere karşı savaşan hastaların, 6 yaşındaki kızına ve ona bakan annesine para gönderebilmek için tüm cinsel açlığını gece kulüplerinden gideren yaratıkların yabancı ve pis tenine, nefesine katlanmak zorunda kalan sex işçisinin emeği, doğduğunda doktorların zor yaşar dediği oğlunu 42 yıldır yanından ayırmayan kadının yaşama geçirdiği tırnağın mucizesi ve verdiği ekmek mücadelesi falan kutlu olmasın bu 1 Mayıs. Her yıl bir üst modeli ile yeniledikleri Range, BMW ve Mercedes kullanan devrimcilerin, işçi sınıfın yaşadığı sıkıntılar başa olmak üzere toplumun yaşadığı sorunlara yabancılaşmış ve gözleri Kıbrıs Sorunu tarafından kör edilen örgütlerin, iktidara gelmeden önce görevden almalara ver yansın edenlerin, eşitliği savunarak haksızlıkla mücadele edecek sözü verip de şimdi sinenlerin bayramı kutlu olsun sadece. “Emek en yüce değerdir.” söyemini bir cümle olmaktan öteye götüremediğimiz yine alışıldık, bildik bir bayramdı bu bayram.. Anlayacağınız “Geçmiş bayramınız da kutlu olsun.” Kısmetse seneye görüşürüz.