GAZETECİ OLMAK
Özcan ÖZCANHAN
04 Temmuz 2015 Cumartesi 09:41
Uzun bir aradan sonra, dün, Kanal “T” nin sabah programında konuk oldum. Cenk Diler kardeşimin ricasını kıramadım ve geçmiş + güncel konuları konuşmak üzere yayınına katıldım. Hemen hemen her konuya, iç, güncel meselelere, Kıbrıs konusuna ve müzakerelerine değindik. Gerçekci, açık seçik ifadelerle düşüncelerimizle, değerlendirmelerimizle, eleştiri ve görüşlerimizle birlikte izleyicilere bilgi aktarmaya, bazı olaylara ışık tutmaya çalıştık. Zaman sınırlaması ve reklam kuşağı yayını nedeniyle kısa kesmek zorunda kaldık. Sağolsun, izleyiciler de katkı koymaya başlayınca zaman su gibi akıp gitti. Ülkemizdeki medyanın, gazetelerin, radyo-televizyonların, internetin, sosyal medyanın, Facebook’un ve Linkedin’in rollerine bakıp, gazeteciliğin, yayıncılığın ülkemizde ne kadar acz ve sıkıntı içinde olduğunu gördük. Halkımızın okuma alışkanlığını da hesaba katarak, gerçek gazetecilerin, medyacıların, yayıncıların, yaşadıkları zorluklar ve dar boğazlardan geçme kavgası , bir o kadar daha bizleri düşünceye, endişeye garketti. Yüzlerce, hatta şimdi, binlerce gencimiz, basın-yayın okullarından, üniversitelerin iletişim ve halkla ilişkiler fakültelerinden mezun olmaları ile işsiz gazeteciler ordusu bir o kadar daha büyümektedir. (TAK da, BRTK da, Enformasyon ve Tanıtma birimindekiler hariç. Onların hem çalışma koşulları hem de ödenekleri çok iyi) İnanılmaz koşullar altında çalıştırılan medya emekçilerine asgari ücret bile ödenmezken, sosyal sigorta primleri yatırılmazken...... Gazete sayfalarında, TV ekranlarında, radyolarda tecrübesiz elemanlar yok paraya çalıştırılırken bu ülkede gazetecilik çıtası yükseltilebilir mi? En az 2-3 yabancı lisan bilen kaçı var? Öğrenmek zahmeti gösteren mi var? Kıbrısta 3-5 gazete, 1-2 tv/radyo yayın evi varken, aniden yaşama geçen, mantar gibi biten gazete/yayın kuruluşları, gelir ve giderlerini denkleştiremez duruma gelmiştir. Personel, araç-gereç giderleri, yabancı gazete-Yayın kuruluşlarının rekabeti vs. yayıncılığın kalitesinin yükselmesine engeller oluşturmuştur. Bazı gazeteci, medya çalışanı, bazı yayın evleri, kalemlerini, ekranlarını kiralar veya satar hallere gelmiştir. Sponsor bulanlar da sponsorcuların esiri olmuştur. Gazetecilikle uzak yakın ilgisi olmayanlar baş yazar, yorumcu, eleştirmen kesilmiştir. Her konuda uzmanmış havaları ile yayıncılık yapanların bazıları ise, ne kadar bilgisiz, beceriksiz, acz içinde olduklarını göstermişlerdir... Bedava çalışmak isteyenler, sırf gazete sütünlarını kapmak veya TV ekranlarında boy göstermek hevesi ile yanıp tutuşanlar , gerçek gazeteciliğin içine de etmektedirler... Patronların umurlarında değil... yeter ki tek kuruş personel parası ödemeden yayınlarını sürdürebilsinler... Genç heveslilerin aralarından 1-2 adet başarılı ve sivrilen olmuştur. Cenk Diler de , bir askeri subay, albay emeklisi olmasına rağmen, gazeteci geçinen çoğunu cebinden çıkartmaktadır. Araştırmacı, gerçekti, tutarlı yayınları ile hep halkı bilgilendirmek için uğraşmaktadır. Birçok gazetecinin değinmeye cesaret edemediği konuları incelemesi, yorum yapması, eleştirmesi, gerçekciliği ve ciddiyeti onu aranan bir gazeteci yapmıştır. Çoğu gazeteciyi onu örnek alması için teşvik etmek isterim. Yaklaşık yarım asırdır bu meslekteyim. Hiç durmadım. Sordum, araştırdım, öğrendim, hala öğrenmeye uğraşmaktayım..Nice seminerlere, konferanslara, kurslara katıldım. Burslu olarak birçok ülkede üst düzey gazetecilik eğitimi aldım. Bir üniversitede altı yıl, gazetecilik-yayıncılık dersleri verdim, halkla ilişkiler müdürlüğü yaptım. Bu yaşımda dahi öğrenmek azmi ile yanıp tutuşmaktayım... Diyeceğim odur ki, öyle bir okuldan basın yayın mezunu olup da ben oldum, tamam, gazeteciyim, eleştirmenim, yorumcuyum havalarına girmek yanlıştır... Gazetecilik, geniş bilgi, uğraş, fedakarlık, araştırmacı, öğrenmek-yine öğrenmek- ruhu ister. Yıllarımı verdiğim bu meslekte, yerel gazetelerden aldığım ödenekler ile ailemi geçindirmekte çok zorlandım. REUTERS muhabiri olunca, LAÜ de öğretmen olunca, cebim para gördü. Gazeteciliğe yeni yeni heveslenenlere, “ bu işte, karın doyurabilecek, aile geçindirebilecek, kira ödeyebilecek, evlat okutacak, evlendirecek parasal olanak yoktur ve olacak da değildir. Ülkemizde en iyi ödeneği Asil Nadirin gazete-tv sinde buldum. Çalıştığım diğer, Halkın Sesi, Bozkurt, Kıbrıs Postası, Günaydın Kıbrıs, Diyalog, yeni Düzen, Afrika, Star Kıbrıs, Genç TV, Ada tv ve diğer yayın organlarında hiçbir zaman tatminkar bir maaş almadım. Devletin Enformasyon Dairesinde hatırı sayılır maaşım vardı... Allaha şükürler olsun, iki evlat yetiştirdim, okuttum, evlendirdim, yıllarca hasta eşime şifalar arayıp durdum. Çok maddi sıkıntılar yaşadım... Ancak, çıkar karşılığı için ne gazetelerde ne de radyo-TV’lerde vazifemi istismar etmedim, satılmadım, karakterimden, dürüstlüğümden, gerçekçiliğimden ödün vermedim. Hep kenarlara itildim, kakıldım... Veeeeee darp edildim, tehditler aldım... Her şeye rağmen, Şanımla, şöhretimle bu günlere geldim. Allahıma sonsuz şükürler olsun ki, başka satılmış gazeteciler gibi dillere düşmedim.. Genç gazetecilere de tavsiyem, “gerekirse kaleminizi, ekranınızı, mikrofonunuzu, kameranızı kırınız atınız, ama ona buna satmayınız, SATILMAYINIZ. Not: Dünkü canlı yayına katılıp katkı koyan, destekleyen herkese candan teşekkürlerimi ve saygılarımı arz ederim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.