FIRTINA ÖNCESİ..
Arif Alasya
29 Haziran 2018 Cuma 09:00
Liderlerin ikili yemek partisinden sonra malum Türkiye’deki seçimler nedeniyle dolaba konan Kıbrıs konusunun dolaptan çıkartılıp ısınmaya başlayacağı bir döneme giriyoruz.
KKTC^deki yerel seçimlerin bu sürece en küçük bir dahli yoktur.Zaten Hükumet protokolüde de ortaklar Kıbrıs konusunda birbirlerini özgür bırakmışlardır.
KKTC’deki tablo siyasi partiler bazında zaten nettir.
UBP ve DP ‘’Çözümsüzlük çözümdür’’ politikalarını terk etmemişlrdir.Ne zaman görüşmeler ve çözüm süreci başlayacak olsa hemen bülbüller çetesi devreye girerek gerekli salvo atışlarını yapmaya başlarlar.
YDP ise tamamen çözüme karşı olduğu kadar Türkiye ile entekrasyonu savunan bir parti konumundadır.
CTP,TDP,TKP-YG,YKP,BKP ,KSP ve SOL parti ise çözüm yanlısı olarak duruşlarını korumaktalardır.Bu partiler ise görüşmeler ve çözüm süreci başladığı zaman kendi insiyatiflerini sivil toplum örgütlerine devretmekte ve eylemleri onlara bırakmakta kendileri de destekçi konumuna geçmektedirler.Bu çözüö isteyen partilerin tümünün bir araya gelerek sürece birlikte katkı koyduklarını daha yaşamadık.
En belirsiz durumda olan HP’dir.Ne parti programında ne de Hükumet programında net bir duruşu yoktur.Çözümden yana olguğunu söyleyerek yapılan görüşmelerin her safhasında görüşme masasındaki tehlikeleri içeren uzun uzun yazılmış tavsiyeler yaınlamaktadır.Ancak ansızın çözümü farklı uygulamalar üzerinden söylem haline getirmektedir.Örneğin Kapalı Maraş bölgesinin açılmasının farklı şartlara tabi olduğunu bile bile ‘’Türk kontrolünde açılmasını’’önermektedir.Ben bu güne kadar yıllarca görüşme masasında bulunuş bir parti başkanından daha net açıklamalar beklerdim.Konuya hakimin düşüncesiyle sadece yavsiyede bulunma yolunu seçmemelidir.Ayni ilmi yapmış hocaların da farklı düşünceye sahip olabileceğini frmasyon olarak bilmesi gerekir.
Türkiye’deki seçimler sonrası Rum basınına sızmış ve Anastasiyadis’e atfedilen söylemler entersandır.
Ana başlıklar olarak.;
Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerine katılmakta kararlı olduklarını ancak “sürdürülebilir ve işlevsel” olmayacak bir çözümü de kabul etmeyecekler.
Türkiye’nin aynı talepleri devam ederse Kıbrıs Rum siyasi liderliğinin ne yapması gerektiğini düşünmesi gerekir.
Sorun Ankara’nın Kıbrıs binasının tamamını kontrolüne alma stratejisidir.
Politis “Başkan, Türkiye’nin nüfuzu altında oldukları sürece Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmiyor”
Fileleftheros, Anastasiadis‘İki Devletten Söz Etmedim, Etmiyorum’…
Bütün bu açıklamalar bize İsviçre’de kalınan noktayı tam olarak özetliyor.
Guterres belgesi deyin,tesbitleri deyin adına ne derseniz deyin 11 Şubat belgesine dayanan görüşme sürescinin geldiği noktayı Anastasiyadis net olarak ortaya koymuştur.
Sorun Türk tarafı bunu bile bile Cumhurbaşkanı Aıncı’nın dışında Türk tarafından herhangi bir hamle gelmemiştir.
Hatta ve hatta tartışılması gereken garantiler ve toprak konuları hep tartışmadan uzak tutulmuştur.
Türk tarafının bu duruşu maalesef Rum tarafının elini güçlendirmektedir.Gayet rahat biz masade her şeyi görüşmeye hazırız diyerek kendilerini da haklı gösterecek konuların altını çizebilmektedirler.
Seçimler bitti.Şimdi Türk tarafı özellikle Garantiler ve Toprk konusunda söz sahibi olab Türkiye eğer süreç başlayacaksa net tavrını ortaya koymalıdır.
Anastasiyadis net bir tesbitte bulundu. ‘’Sorun Ankara’nın Kıbrıs binasının tamamını kontrolüne alma stratejisidir’’
Ona bunun yanlış bir saptama olduğunu gösterecek adımların atılması zamanıdır.
Gelinen noktada görünen siyasi partilerimiz bu meseleyi Akıncı’ya ihale etmişler,o da tüm gayreti ile Türkiye’yi çözüm konusunda adımlar atmaya zorlamaktadır.
İşte bu nedenlerle Kıbrıs konusunda fırtına öncesi bir sessizlik Türk tarafında sürmektedir.Rum tarafı ise bu sessizliğe çomak sokan taraf durumundadır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.