EYLÜL SONU
Hatice İNTAÇ
29 Eylül 2017 Cuma 09:14
“Günler kısaldı, Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen Sonbaharları
Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa….”
Eylül ayı nedense bana hep Ahmet Haşim’in “Eylül Sonu” şiirini ve bu dizeleri hatırlatır. Şairin de dediği gibi bu ayda günler kısalmaya geceler uzamaya başlar ve bu değişiklik Sonbahar ilerleyip kışa ulaşınca daha da belirgin hale gelir. Yazınparlak güneşi yavaş yavaş solarken, bir fener gibi geceleri aydınlatan yıldızlar da artık gökyüzünde görünmez olur.
Doğa her ne kadar son zamanlarda olumsuz bir takım değişiklikler geçirse de mevsimler hep ayni düzende devam ediyor ve zamanlarını hiç aksatmıyorlar. Ne yazık ki biz insanlar bu düzene daima müdahale ederek onun dengesini bozmaktan kaçınmıyoruz. Yıllarca çalışmalar yapılıp düzenlenmiş saat ayarlarını bile hiçbir mantıklı açıklaması olmamasına rağmen kendi yaşam düzenlerimizi bozacak kadar ileri gidip değiştiriyor ve hayatımızı zorlaştırıyoruz. Hele çocuklarımızın hayatını tamamen işkenceye çeviriyoruz. Okul çağındaki çocuklara ve onları okullarına bırakan velilerine zorluk yaşatıyoruz. Biz mi?.. Haşa!... Başımızdaki taklitçiler, evet efendimciler, şükrancılar, papağanlar. Kendi başlarına iş yapmaktan aciz, basiretsiz bir zümre yapıyor bunları. Nedense her konuda hayatlarımızı bir keşmekeşe çevirmekten, toplumda yarattıkları mutsuzluklara adeta zevk alırcasına yenilerini eklemekten çekinmiyorlar. İktidar olduklarını bu empozelerle ispatlamaya çalışıyorlar. Herhalde bu uygulamalarla egolarını ve narsis duygularını tatmin ediyorlar. Sabahın kör karanlığında küçük çocuklar zorla uyandırılacak, gün doğmadan yollara düşülecek ve o çocuklar sıralarının başında uyanmaya çalışıp ders öğrenecek, onları okullarına bırakacak veliler de kendi işlerine yetişecek.. Telâşla başlayan günden ne kadar hayır geleceğini, bu aklın neye hizmet ederek bu karara varıldığını anlamak zor. Hangi gerekçe bu uygulamayı haklı çıkarabilir ki?. Neyse ki bugün bir son dakika haberi ile Türkiye’de ileri saat uygulamasının yürütmeden kaldırıldığı haberini aldık. Oradaki reis buna karar verdiğine göre bizim papağanlar da ayni uygulamaya gidecekler. O zaman da ayrı devlet olduğumuzu ve emir eri olmadıklarını savunabilecekler mi?
*****
Huzur kaçıran uygulamalar bir yana kavurucu yazın bitmesi bile yüzümüzü biraz güldürdü. Sonbahar nihayet yüzünü gösterdi. Sıcağıyla bıktıran uzun bir yazdan sonra havalar serinlemeye başladı. Yılın en güzel dönemleri olan baharlar adada kısa süreli olsa da en çok beklenen ve özlenen mevsimlerdir her zaman. Doğa mevsimlere ve iklimlere göre adeta kılık değiştiriyor. Sonbahar da doğanın çıplaklık hali, nü olma zamanı. Ağaçlar daha şimdiden yapraklarını dökmeye başladılar bile. Mevsim ilerledikçe, hele rüzgârlar şiddetlendikçe daha da soyunacaklar. Kısa süre sonra bazı kuş cinsleri de sıcak ülkelere doğru yolculuklarına başlayacaklar. Onların kafileler halinde gökyüzünde süzülüşünü izlemek ayrı bir güzellik. Her canlı, doğanın kurallarına uymak ve tedbirini almak zorunda… Yıl içinde dünyanın güneşe karşı aldığı pozisyonlarla ilgili olarak değişen iklimler doğanın görüntüsünü olduğu kadar insanın da dış görünüşünü etkiler. Artık yazlık giysilerin dolaplara kaldırılıp mevsimliklerin ortaya çıkarılma zamanı.
Mevsimler insanların sadece dış görünüşlerini ve kılık kıyafetlerini değiştirmekle kalmaz. Çünkü insan, bedeni kadar bir de ruha sahiptir. Her mevsim değişikliği onun ruh hallerini de etkiler. İlkbahar ve yazda coşkulu, dışa dönüklük daha yoğunken sonbahar ve kışta çoğunlukla bir dinginlik, durgunluk duygusuyaşanır.Dingin bir hüzün ve hatırlayış mevsimidir Sonbahar. Ağaçların sarı-kızıl yapraklarının döküldüğü bu mevsim, geçmişte kalan zamanları hatırlatır. Ömrümüzden eksilen yıllar da bizim yaprak dökümümüz değil midir aslında?.. Acı, tatlı geçen günlerimiz uzun metrajlı bir film gibi canlanır önümüzde. Eski albümlerdeki sararmış fotoğraflara dalıp gideriz. Her birinde ayrı bir hatıra!..
Bazen kendimizle başbaşa kalmak isteriz bu mevsimde. Daha çok hatırlamak ve belki de daha çok hüzünlenmek için. Sevinç gibi mutluluk gibi olmasa da o güzel bir duygu aslında. Hüznü tanımayan mutluluğu da sevinci de bilemez. Esasen bütün duygular insana özgü. İnsanı diğer varlıklarından ayıran özelliği de zaten aklı kadar duyguları da değil midir? Duyguları yaratmak da bir bakıma elimizde. Duygusuzluksa en büyük yoksunluk. Kendimizi ve duygularımızı keşfetme zamanıdır aslında Sonbahar. Uçarı bir yazdan sonra ıssızlaşan tabiat ve yoğunlaşan duygularımızdan kaynaklanan bir ilham ve üretme zamanıdır. Şiirlerin, şarkıların, romanların yaratılma zamanıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.