BERLİN Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Alman Frankfurter Allgemeine gazetesine verdiği mülakatta, Avrupalıların "Suriye’nin yanında durduklarını söyleyemeyeceğini" ifade ederek, özellikle İngiltere ve Fransa’nın hasmane tutum sergilediğini öne sürdü.   Almanya’nın teröristlere silah sevkiyatı hakkında "rasyonel" sorular soran bir ülke olduğunu belirterek Avrupalıların Suriye’ye silah sevketmesine devam etmesi halinde Suriye’de yıkımın daha fazla olacağını, bunun bedelini de Suriye halkının ödeyeceğini kaydetti. Terörizmin kaos demek olduğunu ve kaosun fakirliğe götürdüğünü belirten Esed, bu fakirliğin de Avrupa’nın ciddi bir pazar kaybetmesi anlamına geldiğini iddia etti. "Teröristler"in doğrudan Avrupa’ya geçerek orada aşırı ideoloji ve savaş eğitimi donatıldıktan sonra geri döneceklerini savunan Esed, Avrupa’nın hoşuna gitmese bile Suriye ile birlikte işbirliği yapmaktan başka bir alternatifi olmadığını öne sürdü.   Esed, Hizbullah’ın Suriye’de hiçbir kuruluşu olmadığını ifade ederek örgütün Lübnan sınırındaki temizlik harekatında Suriye ordusuna yardım ettiğini ancak bunların da sadece yüz dolayında olduğunu bildirdi. ABD’nin Suriye’nin kimyasal silah kullandığını açıklamasına da değinen Esed, kimyasal silahların çok sayıda insanı etkisiz hale getirmek amacıyla yapıldıklarını ancak "yüzlerce insanın kimyasal silahtan öldü" demenin mantıksız olduğunu aktardı. Beşar Esed ayrıca, silahlı olmayan terörizmi desteklemeyen tüm muhalefet ile masaya oturmaya hazır olduklarını da belirtti. Cenevre Konferansı’nın diyalog açısından çok önemli bir durak olacağını ifade eden ve yılbaşında siyasi çözüm istediklerini açıkladıklarını hatırlatan Esed, Cenevre Konferansı’nın başarısız olmasını isteyen ülkeler olduğunu, bu nedenle Suriye’ye silah girişinin engellenmesi gerektiğini ifade etti. Esed, ülkedeki savaşın ne zaman biteceği yönündeki soruya ise ilk günlerden bu yana krizin uzun zaman alabileceğini söylediğini hatırlattı.  Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın Suriye’nin içişlerine karıştığını iddia eden Esed, bu durumu egemenliklerine müdahale olarak algıladıklarını ifade etti.