26 Nisan 2024
  • Lefkoşa21°C
  • Mağusa23°C
  • Girne22°C
  • Güzelyurt22°C
  • İskele23°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

ERKUT YILMABAŞAR YAZDI:“HAMASET YARIŞI VE KIBRIS SORUNU”

Erkut Yılmabaşar yazdı:“Hamaset Yarışı ve Kıbrıs Sorunu”

Erkut Yılmabaşar yazdı:“Hamaset Yarışı ve Kıbrıs Sorunu”

25 Ocak 2021 Pazartesi 10:19

Hamaset yarışı ve Kıbrıs Sorunu

UBP-HP Hükümet Programı’nda Kıbrıs konusunda yeni model vurgusu yapılmış ama aylar boyunca bir tek adım atılmamıştı.  27 Mayıs 2019'da Meclis'te okunan UBP-HP hükümet programda "AB İÇİNDE 2 DEVLET" formülü ortaya atılmış ancak 18 aya yakın süren UBP-HP hükümeti dönemince bu hedef için ne BM'ye ne de AB'ye tek bir müracaat yapılmamıştı.

14 Aralık 2020'de Meclis'te okunan UBP-DP-YDP hükümeti programında ise "2 DEVLETİN EGEMEN EŞİTLİK" formülünü ortaya atılmıştır. UBP-HP hükümetinde olduğu gibi UBP-DP-YDP hükümeti de bu konuda bir adım atması beklenmemelidir.

Zira bizzati “Türk Dış Politikası” buna izin vermeyecektir...  Şimdi bu ortaya atılan tezler sadece Berlin'de Akıncı-Anastasiadis gayri resmi görüşmesinde teyit edilen on yıllar boyunca tarafların üzerinde uzlaşarak oluşturulan BM parametrelerinden  ve de Guterres Çerçevesinden en azından bir müddet uzaklaşmak olduğu anlaşılmaktadır.

Türk dış politikasını Doğu Akdeniz’deki bulunan gaz, Kıbrıs adasının jeopolitik durumu noktasında Kıbrıs’ın bir bütün olarak garantörü olarak bundan vazgeçmesi düşünülemez. Yapılan sadece biraz manevra ve zaman kazanma stratejisinden başkası değildir.

Bir Türk tezi olan Kıbrıs’ta iki kurucu devlete, siyasal eşit toplumlara dayalı tek egemenliği tek uluslarası kimliği olan bir Federasyon tezinden zaman zaman vazgeçilmeye çalışılsa da sonuçta BM çerçevesinde devam eden müzakerelerde taraflar hep federasyon tezini görüşmüştür.

Türk tarafı merkezi yetkileri azaltılmış kanatları güçlü bir federasyon modeli üzerinde yoğunlaşırken Rumlar ise merkezi güçlü bir federasyon üzerinde yoğunlaşmıştır.

Kim ne söylerse söylesin veya açıklasın ABD’de değişen yönetim ve onun Ortadoğu ve Kıbrıs politikasında izleyeceği farklı metotlar olacaktır.  Türkiye batı bloğu içerinde yeniden siyasal müttefiklik açısında rotayı AB’ye çevirecektir.

Avrupa’yı, Doğu Akdeniz’i Ortadoğu coğrafyasını ve buralarda bir çok toplumun toprak ve bağımsızlık taleplerini görmezden gelerek bu taleplerin Türkiye, İsrail, Rusya  gibi devletlerin AB gibi yapılar tarafından kabul edilmeyeceğini bile bile yapılan bu söylemler hamaset yarışından başka bir şey değildir.

Zaman zaman bazı kesimler tarafından  Kosova modeli ile KKTC’nin tanınabileceğinden bahsedilmektedir.  Bir zamanlar da TAYVAN modelinden bahsedilmekte idi. Oysa Kosova BM’ye kayıtlı bir ülke değildir. Bir çok üke tarafından tanınmasına rağmen BM’ye kaydı yapılmamıştır. Kosava’nın  statüsü belirlenirken bir çok ülke bu statünün  Kıbrıs ve de KKTC ile bağdaşmadığını da not etmişler ve bu statünün KKTC ile “bağdaştırılamayacağını” da hem BM hem de Uluslararası Adalet Divanı kayıtlarına geçirmişlerdir.

Örneğin bütün Kıbrıs’ın da üç garantöründen biri olan Birleşik Kırallık Uluslararası Adalet Divanı’na aşağıdaki görüşleri vermiştir.

--- “Kosova‟nın bağımsızlığı Kıbrıs‟ta veya Kanada‟da, Fas‟ta veya Meksika‟da, Somali‟de veya İspanya‟da, Türkiye‟de veya Tanzanya‟da veya başka bir yerde ayrılıkçı hareketler veya self-determination talepleri için model olarak kullanılamaz.”9

---  “Genellikle uluslararası hukuk bir Devletin bir bölümünün bir iç süreç sonucunda ayrılmasını yasaklamamaktadır. ( Dip notu olarak: Bazı belirli hallerde bir Devletin bölünmesini önleyen özel garantiler ihdas edilebilir. Örneğin, Kıbrıs hakkındaki Garanti Antlaşması).10

--- “….Bir Devletten ayrılmanın (separation or secession) uluslararası hukuk bakımından yasadışılık arzettiği durumlar olabilir….(Bu durumlar) dış tecavüz veya müdahale veya insan haklarının yaygın biçimde ihlâli sonucunda ortaya çıkmış olabilir…. BM Güvenlik Konseyi‟nin ve Genel Kurulu‟nun uygulaması, uluslararası hukuk bakımından yasadışılık gösteren toprak durumlarında Devletlere tanımama çağrısında bulunma şeklinde olagelmiştir

.... Bu tutum kendisini aşağıdaki örneklerde göstermiştir: Katanga…., Güney Rodezya…., Güney Afrika Bantustanı…., Namibia…., Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti…. Kuveyt.” …. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kıbrıs‟taki çatışmalardan ve 1974‟de Türkiye tarafından gerçekleştirilen istilâdan sonra ortaya çıkmıştır. 1983‟de Güvenlik Konseyi KKTC‟nin „hukuken geçersiz‟ olduğunu ilân etmiş ve Devletlere „Kıbrıs Cumhuriyeti‟nden başka bir Kıbrıs Devleti‟ni tanımama‟ çağrısında bulunmuştur.”11

--- “İstikrar uluslararası sistem için önemlidir ve dünyanın diğer bölgelerindeki Devletlerin, Balkanlardaki olayların ve Kosova‟nın Bağımsızlık Bildirisi‟nin kendileri için istikrarsızlık riski yaratmadığı hususunda sarih bir anlayışa sahip olmaları gereklidir. Kosova‟daki durumun başka yerlerdeki gelişmeler bakımından bir emsal oluşturmadığına dair görüşümüz açıktır. Kosova‟nın bağımsızlığı kapıyı Devletlerin parçalanması için açmamaktadır….”12

--- “Kuzey Kıbrıs örneğinde....Güvenlik Konseyi, Kıbrıs‟ın kuzeyinde bir Devlet kurma teşebbüsünün Kıbrıs Cumhuriyeti‟ni kuran 1960 Antlaşmasına ve 1960 Garanti Antlaşmasına aykırı olduğu sonucuna açıkça varmıştır. Güvenlik Konseyi, ayrıca, bütün Devletlere Kıbrıs Cumhuriyeti‟nden başka herhangi bir Devlet‟i tanımamaları yolunda açıkça çağrıda bulunmuştur. Güvenlik Konseyi, iki kararında, kuzey Kıbrıs‟ın tanınmaması çağrısını yapmıştır. Bu çağrıya uluslararası toplum sadakatle uymuştur. Kosova‟nın Bağımsızlık Bildirisi‟nin yasal olduğunu teyit eden bir mütalâanın Kıbrıs bağlamında emsal yaratan bir 4

etkisi olmayacaktır....Kosova‟nın Bağımsızlık Bildirisi herhangi bir Antlaşmaya aykırı değildir. Güvenlik Konseyi uluslararası topluma Kosova‟yı tanımama çağrısı yapmamıştır.”13

 

AB’nin iki ana kurucusundan biri olan Almanya’nın verdiği görüşlerde de benzer paralelikler bulunmaktadır.

--- “Almanya Kosova‟nın gerçekten özel bir durum olduğu görüşünü muhafaza etmektedir. Bununla beraber, bu (görüşümüz) Kosova‟daki durumun „hukukun dışında‟ olduğu veya Kosova için „özel bir hukuk‟ bulunduğu anlamına gelmemektedir…Diğer Devletlerin de aynı şekilde vurguladıkları gibi, „bu durum ile başka yerlerde bazı grupların veya diğerlerinin bağımsızlık iddialarında bulundukları şartlar arasında paralellik veya benzerlik yoktur. Kosova‟yı çevreleyen olaylar bir emsal oluşturmamaktadır. Bu görüş, Kosova‟nın bağımsızlığını tanımış olanlar dahil olmak üzere, Avrupa Birliği‟nin bütün üye Devletleri tarafından paylaşılmaktadır.”19

Bir diğer AB ülesi olan Fransa’da benzer görüşler vermişlerdir.

--- “…Var olan bir Devlet‟in toprağında bağımsızlık ilânı ve yeni bir „Devletin‟ kurulması, BM Yasası‟na aykırı olan tehdit veya kuvvet kullanımı veya uluslararası hukukun ihlâli sonucunda meydana gelebilir. Tabiatıyla bu durum, istisnasız olarak bütün tarafların yapılan ihlâlleri ve bu ihlâllerin sonucu olan durumu tanımaktan kaçınmalarını gerektirir. Örneğin, Güney Afrika tarafından „Bantustanların‟ ve ayrıca „Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‟nin‟ bağımsızlıklarının ilân edilmesi, bu hareketler apartheid‟ı ve kuvvet kullanımını yasaklayan uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırı oldukları için uluslararası toplumdan hasımca tepki görmüşlerdir.”23

 

Türkiye ise Kosova konunda Uluslararası Adalet Divanına’a görüş bildirmemiştir.

UAD‟ın Statüsü‟ne göre BM üyesi Devletler ve BM sistemine dahil kuruluşlar UAD‟ın kendisinden talep edilen istişarî görüşü oluşturmak amacıyla yapacağı oturumlara katılabilmekte ve inceleme konusu hakkında yazılı ve/veya sözlü görüş açıklayabilmektedir.

BM Güvenlik Konseyi, 1244 sayılı Kosova kararını kabul etmesinden sadece 19 gün sonra 29 Haziran 1999 tarihinde kabul ettiği 1251 sayılı kararda „Kıbrıs sorununun çözümü, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü korunan, tek egemenliğe ve tek hukukî kişiliğe sahip bulunan, içinde tek vatandaşlığın olduğu bir Kıbrıs Devleti‟ni temel almalıdır‟ şeklindeki paremetlerini yeniden kayıt altına almış ve teyit etmiştir.

 

Kaynak: https://www.icj-cij.org/docket/files/141/15734.pdf

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA