ERKEN SEÇİM...
Arif Alasya
15 Şubat 2017 Çarşamba 08:44
Son günlerde artan bir sesle erken seçim çağrısı yapılıyor. Hükümet ortakları bazen yaparız diye söylemlerde bulunurken, sonra da seçime gerek yok demektedirler. Bence bu ülkede hiçbir zaman seçim falan yapmayalım. Nasılsa her seçim sonrası bir önceki seçilenleri aratır halde kısır bir döngü içinde yaşıyoruz. Arada nemalananlar sadece biraz daha artıyor.
Hem öncesinde hem de sonrasında seçilmiş her hangi bir siyasi partinin KKTC’nin mukadderatını değiştirecek olumlu işler yaptığı duyulmuş görülmüş müdür?
Hepsinin ortak bir vaatleri vardır.
1- Bizi bu hale koyanlardan hesap soracağız. Tüm yolsuzlukların üzerine gideceğiz
2- Ekonomiyi büyütüp refahı tabana yayacağız.
Kırk bir yıldan fazladır bu masallarla uyutulan bir toplumuz.
Her seçim sonrası kimler gelirse gelsin hep duvara toslarız. Hiçbir sorun çözülmez hiçbir hesap sorulmaz ve hiçbir zaman Ekonomi büyütülüp refah tabana yayılmaz.
Tam tersi sorunlar çözülmez artırılır, Ekonomi büyütülüp refah tabana yayılmaz ve de hesap sorulmaz.
Bu dönem meclis Sayıştay komitesine bir dosya havale edildi. Kahkahalarla güldüm 2006 yılına ait Esentepe Belediyesi dosyası. Bütün bütçesi yolsuzluk olsa ne yazar üstelik On yıllık bir rapor. Belediye nüfusu o yıllarda 1500 kişiyi aşmıyor bütçesi da sınırlı. Yüzden fazla ciddi Sayıştay ve Ombustman dosyası raflarda dururken bu dosyayı komisyona havale etmek tam anlamıyla aymazlık ve halkla alay etmektir.
Siyasi partilerimizden cevaplamalarını isteyeceğim sorular vardır.
UBP,CTP,DP,TDP ve TKP bu güne kadar Hükümet dönemlerinde Kaç kişiyi
Müsteşar, Müdür, Basın danışmanı, Bakanlıklara bağlı kurum ve kuruluşlara müdür, yönetim kurulu üyesi atamışlardır. Kaç kişiyi Amme hizmeti Komisyonuna atayıp çift emeklilik yaratmışlardır. Bütün bu atamalardan doğan emekli ve henüz emeklilik yaşı gelmemiş müşavirlerin sayısı kaçtır. Bütün bunlara ödenen paralar ile partizanlıktan başka ne elde edilmiştir.
Böylesi bir ayrıcalıklı kesim yaratılarak nemalandırılan kitlenin karşısında o Ekonomiyi büyütüp refahı tabana yayacağız dedikleri halka ne yapmışlardır.
Hayat pahalılığı ödeneğini küçültmek için yarışmışlardır. Asgari ücreti açlık sınırının altına çekmişlerdir. Memurları göç yasası ile ikiye bölmüşler ve çalışanın haklarını gasp etmişlerdir. Her yılbaşı verecekleri üç beş kuruş maaş artışına karşılık yaptıkları okkalı zamlarla fazlasını geri almışlardır.
Bu güne kadar halk adına yararlı hiçbir af yaşanmazken temsilcisi oldukları kesime Antrepo affı, KDV affı. Kaçak işçi affı gibi daha birçok sıralayacağımız aflar getirmişlerdir. Buna karşılık bakıma ihtiyacı olan yaşlı nene ve dedelerimize işveren konumuna sokup onlardan sağladıkları İhtiyat sandığı ve Sosyal sigorta yatırımları ile işverenleri finanse etmektedirler.
Bence artık bir gerçeği kabul ederek yeni bir akıl oluşturmak zamanı gelmiştir. AİHM kararlarına göre KKTC Türkiye’nin bir alt yönetimidir ve buna kimsesinin itirazı yoktur. Hükümetler Kalkınma paketlerine bağlı olarak belli makamlardan onay alarak icraat yapmakta ve karşılığında para almaktadır. Çözüm sürecinde de görüldüğü gibi ana başlıklar olan Toprak ve Garantilerde son söz Türkiye’nin olacaktır
O zaman çözümle seçimle birbirimizi bölüp parçalamayalım. Zahiri olarak verdiğimiz yönetim yetkisini aslı olarak teslim edelim onlar da kurtulsun bu eziyetten biz de kurtulalım.
Aksini arzu ederseniz de nasıl yapabileceğimizi tartışalım.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.