ENGELLER VE FIRSATLAR
Oshan SABIRLI
12 Ağustos 2015 Çarşamba 10:40
Engelleri aşmak adına ülkede ilk kez bu yıl ciddi bir atağın olduğunu görüyoruz. Üstelik engelliler ile ilgili yerel yönetimlerin önemli girişimleri var. Siyasetin toplum üstündeki önemli etkisi, sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları, sponsor firmaların desteği ile engellerin kalkması adına yeni bilgilendirme çalışmaları da yapılıyor. Açıkçası sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşen bir sorun bilinçsizlik. Zayıf bir sivil toplum, zayıf bir toplum anlamına geliyor. Engelli derneklerinin hep kızdığı, bize acımayın dediği, ancak kendi kendilerini hor gördüğü, sokağa çıkmadığı, sokağa çıkmasa bile sosyal medyayı kullanmadığı bir ülkedeyiz. Açıkçası son zamanlarda engellilerin yeterince aktif olamamasının suçlusu yine bu engelli bireylerin suskunluğundan, pasifliğinden de kaynaklanıyor. Hafta sonunda okuduğum bir yazı engellerin ne şekilde dezavantajdan avantaja dönebileceğini bana anımsattı. Bu hikayenin herkese yol gösterebileceğini düşünüyorum. *** Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş. Usta ertesi günden itibaren tam on yıl boyunca çocuğa tek bir hareket öğretmiş ve her gün bu hareketi çalışmasını istemiş. Çocuk zaman zaman hocasının yanına gitmiş. “Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz” diye sormuş. Hocanın cevabı: “Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz” olmuş. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10’uncu yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip “Hazır ol” demiş “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın.” Delikanlı şaşırmış. Hem sol kolu yok hem de judoda bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. İkinci, üçüncü maç, çeyrek final, yarı final derken final maçına çıkmış. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış. Rakibini yenmiş ve şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş ve; “Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım” diye sormuş. Hocası da: “Bak oğlum, 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir” demiş. "Bazen farkına varmasak da eksik gördüğümüz taraflarımız aynı zamanda en güçlü taraflarımız olabilir. Ama yeter ki bu eksiklik zihinlerde olmasın!"
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.