27 Kasım 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa14°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara2°C

EN AĞIR VEDA…

Oshan SABIRLI

16 Mart 2015 Pazartesi 08:05

Artık çok daha fazla insan olduğumu, Hayır düzeltiyorum, insanlığımın bir anlamı olmadığı, çok daha fazla sulu gözlü olduğumu, gizliden gizliye ağladığımı fark ediyorum. Hüseyin ile öyle çok uzun diyaloglarım olmadı. Açıkçası benden yaşça küçüktü, Bir çok kez ayni ortamda bulunduk, sohbet ettik. Kardeşi Özge ile bir dönem çok daha yakın odluğumu düşünüyorum şimdilerde. Dostları ile bağlılığına, yakınlığına, enerjisine hep hayran kalmıştım. Aradan uzun zaman geçti ve aniden rahatsızlığının haberi ile buluştuk. İçimize ateş düştü. Bir noktadan sonra, gençlerin rahatsızlığını duydukça çok daha fazla canımız yanıyor. Hele ayni yollardan geçtiğimiz, ayni şeyleri paylaştığımızı fark edince, Ateşin düştüğü yerlere, o hayatlara çok uzak olmadığımızı anlayınca, daha çok zorlanıyoruz. İşte böyle zamanlardan birini daha yaşadım dün. Ölümlere karşı, çok daha çaresiz kaldığımı fark ettim. Dün, Hüseyin’in ölüm haberi geldiğinde Detay Medya Grubu’nda ofisimde bilgisayar başındaydım. İçim yandı. Birçok ortak dostumuz olduğunu düşündüm. Günlerdir kampanyalar yapılıyordu ve bizde karınca kararınca bu etkinliklere destek olmaya çalışıyorduk. Maalesef olmadı. Yetişemedik, daha fazla direnemedi. Üniversite yıllarım aklıma geldi. Hüseyin’in dans edişlerini, deli dolu arkadaş ortamını düşündüm. Sonra bir bir yitirdiğim arkadaşlarım aklıma geldi. Arzu’nun yemyeşil gözlerini ve ölümünden yaklaşık 1-2 saat önceki konuşmamızı. Polat’ın kansere daha fazla direnemediğinin haberinin gelişini, Kaan’ın şarkı söylemesini, Birşen’in gülüşü ve hastane yatağındaki hallerini, Banu ile kan vermek için gittiğimiz kan bankası önündeki utangaçlığını… Kimisi kanser, kimisi trafik kazası veya farklı nedenlerden dolayı yaşanan ölümlerdi. Tüm gençti, Tümünün yaşam süresi dolmamıştı aslında. Tümünde daha da taşlaşan yüreğim ve onlarca zamansız gidiş. Şehitcan’ın yoğun bakımı, Aysu’nun imtihanı, Celal’in arabasının bariyerlere çarpası, Seçkin’in hastalığı ve daha onlarcasının şansı aklıma geldi. Azrail’e karşı direndiler, şanslıydılar ve buradalar. Geçtiğimiz haftalarda arka arkaya seyrettiğim Kuzey Kıbrıs Turkcell Tekerlekli Basketbol takımının maçlarını düşündüm bu kez. Tüm yaşanmışlıklara, tüm acılara bir sünger çekmem gibiydi bu deli dolu ekip. Kendimle iç hesaplaşmamdı. Engelliler konusundaki hassasiyetim, onların yaşam enerjisindeki detokstan başka bir şey değil. Şimdi melekler diyarında olanlara selam göndermekten başka bir şey elden gelmiyor. Yaslı ailelerine baş sağlığı, bir Fatiha ve soğuk çukura atılan birkaç kürek toprak ile hayatın anlamı veya anlamsızlığı ortaya çıkıyor. Yeni bir haftaya başladık. Havanın sıcak veya soğuk olmasından şikayet etmeyin. Yaşamın insana verilmiş en güzel armağan olduğu gerçeği ile yüzleşin …

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.