DÜNYA BARIŞ GÜNÜ İMİŞ
Özcan ÖZCANHAN
02 Eylül 2015 Çarşamba 09:30
Tartışma konusudur. Dünya Barış Günü, 1 Eylül müdür değilmidir? Kim ilan etmiştir. Uluslar Arası Barış Günü nedir, kim ilan etmiştir, neden? İnternete giriniz, değişik yorumlar ve eleştirilerle karşılaşırsınız. Senede bir günü Dünya-veya uluslararası-Barış günü ilan etmekle gerçekten o tarihlerde bütün dünyamızda barış, hoşgörü, uzlaşma, paylaşma, karşılıklı sevgi saygı, insanlara yardım ve yardımlaşma günü mü yaşamaktadır? Yoksa, silah tacirlerinin, süper silah sanayileri olan zenginlerin, emperyalist güçlerin, devletlerin, ülkelerin, milletlerin bir uydurmacası, insanlığı aldatmacası mıdır? Aldatmacadan başka birşey değildir, bana göre. Bakınız, yakınımız Orta Doğuya. Gazzeye, Filistine, göçmen kamplarına, milyonlarca insanın korku, endişe ve sefalet içinde yaşayışlarına. İsrail ve Yahudiler komşuları ile, Arap dünyası ile birlikte gerçek barış ve huzur içinde yaaşayabiliyor mu, kendisi Müslüman veya Hristiyan Araplara o ortamı hazırlıyor mu? Evet demek çok zor. Ne İsaril ve Yahudiler ne de Araplar barış ve huzuru bir türlü bulmadı, bulamadı. Öldüren öldürene. İspanyada, Endonezyada, Sudan da, Etopyada, Afganistanda, Irakta, Afrikada vs birçok ülkede, çıkar ve iktidar uğruna insanların canlarına kıyılmıyor mu, aç bilaç, evsiz barksız kalmalarına neden olunmuyor mu? Ve çırpınan, canını kanını kaybeden bu insanların durumlarını yaratan asıl süper silah sanayisi olan milletler, devletler değil midir? Birleşmiş Milletler örgütü ve üyesi bulunan ülkeler bir karar üretmiş, 1 eylül veya 21 eylül dünya Barış Günü, veya uluslar arası barış günüdür demiş, ilan etmiş.. Öyle ilan etmiş de ne olmuş ,yani? O günlerde, bütün dünyamızda silahlar susmuş, çatışmalar, insanların birbirlerini katletmeleri, aç susuz bırakmaları durmuş mu, evlerinin barklarının yıkılıp harap edilmesine son mu verilmiş? İnsanlık nice sınavlardan geçti, nice imparatorluklar, diktatörlükler, saltanaatlar, medeniyetler gördü, değil mi? Gelişti, çağ ,hatta çağlar atladı. Ama, etkin, uygulanır, yaşanabilir gerçek barışı buldu mu? Hayır. Olsa olsa, bazı savaşlar, çatışmalar, toprak, ülke işgalleri, doğal kaynaklara saldırılar durmuştur, ara verilmiştir. Ayni anda, başka diyarlarda, ülkelerde, ülkeler, milletler arası yeni kavgalar başlatılmıştır. Kan dökülmeli, canlara kıyılmalı, insanlar birbirlerine üstünlük sağlamak için kavga etmeli ki silah ve can tacirleri bu dökülen kandan beslenebilsinler. İşte öyle bir dünya, öylesine bir çıkar alemi yarattılar. Utanmadan Dünya Barış Gününden de söz ediyorlar, edebiliyorlar. Resmen insanları ve aptalları uyutuyorlar. Ayni güçler, birçok ülkede-Türkiye dahil- terör örgütleri kurdurtup, insanları birbirlerinin üzerine saldırtarak, öldürterek, çarklarını döndürmüyorlar mı? Hala anlamış değilim. Dünyamızın birçok bölgesinde insanlar açlıkla, yoksullukla, doğal afetlerle- sel, taşkın, toprak kaymaları, depremler, yangınlar- la mücadele ederken, yaşamak, varolmak için direnirken yardım elini cömertce uzatan çok azı bulunuyor. Ama, öldürtmek, aç, bilaç bırakmak, yaşatmamak için birçoğu değişik nedenler, araç-gereç icat ediyor. Küçücük ülkemize de bir göz atınız. Kıbrıs adasında hiç gerçek barış ve huzur yaşandı mı? Kaç kez bu adacığın ırzına geçildi, yönetenleri, yöneticileri, işgalcileri gelip geçti. Ama, geçerken iz , ölüm, yıkıntı bıraktı. Lüzünyanlar mı, Suriyeliler mi, Araplar mı, Cenevizliler mi, Venedikliler mi, ASLAN Yürekli Riçardlar mı, şarap müptelaları mı Kıbrısta ve çevresinde yaşayanların barış ve huzur içinde yaşamalarını, gelişmelerini, güven ve refah içinde olmalarını sağladı mı? Ada Rumları, Yunanlılar, İngilizler binbir entrikalar, Bizans oyunları ve komplolarla , ada insanlarını birbirlerine düşürtmediler mi, birbirlerinin boğazlarına saldırtmadılar mı, kan döktürüp can kaybına, yıkıma neden olmadılar mı? Bütün o oyunları bozmak, kan dökümünü, canlara kıyılmasını durdurmak için adaya çıkan Türk silahlı kuvvetleri de, kendilerine ateş açılınca, savaşmadı mı, kan dökmedi mi, ölmedi, öldürmedi mi? Yeter. Daha fazla yazmayacağım. Çünkü süper milliyetciler, bizlerden çok daha Türk olduklarını sananlar, yanlış anlayacaklar, mesnetsiz yorumlar ve suçlamalar yapacaklar. Hoş, aldırmayız, ama, herkesi yanlış yönlere çekmelerine fırsat vermemek için yazıyı daha fazla uzatmadan kesiyorum. Ben, ne Dünya Barış günü ne de Uluslar Arası Barış günü diye birşeye inanmıyorum, kutlanmasına da karşıyım. Hele hele bu tarihlerde politikacıların barıştan, dostlukltan, güvenden , refahtan, hoşgörüden söz eden nutuklarına, demeçlerine hiç de gerek yoktur inancındayım. Kendi içimizde bile barış yoktur. Dünyamızda derseniz hiç yoktur. Bir yerlerde insanlar mutlaka savaşmakta, ölmekte, öldürmekte, öldürtmekte, anaları, öksüzleri, sakatları ağlatmaktadır, acılara neden olmaktadır. Birileri de bu durumları , sattıkları silahları ile, kışkırtmakta, alevlendirmektedir. Dünya ve miyonlarca insan yanarken, can verirken, yıkıntılar altında kalırken Dünya Barış Gününden bahsetmek insanları uyutmaya, narkozlamaya yöneliktir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.