28 Mart 2024
  • Lefkoşa26°C
  • Mağusa24°C
  • Girne23°C
  • Güzelyurt26°C
  • İskele24°C
  • İstanbul19°C
  • Ankara21°C

DP-UG'DE İSTİFA DEPREMİ!

DP-UG'de İstifa depremi!

08 Nisan 2014 Salı 15:21

 DP-UG’li Hakan Oran, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarlığından istifa ederken,CTP’li Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası’nın 3 yönetim kurulu üyesi de istifa gerekçelerini açıkladı…

Hakan Oran, yaklaşık 4 ay müsteşarlığını yaptığı Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’ndan istifa etmesinin detaylarını gazetemize anlattı. Oran, icraat bekleyen çevre sorunlarıyla ilgili uzlaşmazlık yaşadığı Bakan Bakırcı’yı eleştirerek; “makamın çevre vizyonu yok” dedi.

 

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarlığından istifa ederek 1 Nisan’da görevini iade eden Hakan Oran, müsteşarlık görevinden istifa etti. Oran, yaklaşık 4 ay müsteşarlığını yaptığı bakanlıktan istifa etmesinin nedenlerini gazetemize açıkladı.

Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı ile uzlaşmazlık yaşadıklarını anlatan Oran, başlıca çevre sorunları ve nasıl çözümlenmesi gerektiklerine dair projeler sunduğunu, buna karşın, ilgili bakanlığın çevre sorunlarına yönelik icraat yapmadığını kaydederek; “makamın çevre vizyonu yok” dedi.

Oran, ülkenin en büyük çevre sorunlarından; CMC, taş ocakları, Aksa ve Teknecik konusunda herhangi bir çalışma yapılmamasının, istifa nedenlerinin başında geldiğini belirtti.

“54 taş ocağının yarısı kapatmalı!”

Bakanlığın gündemine getirdiği konular arasında; ülkede bulunan toplam 54 taş ocağının rehabilite edilmesi ve mevcut taş ocaklarının yarısının ihtiyaç fazlası olduğundan kapatılması gerektiğini belirten Oran, “farklı yöntemlerle farklı kişilere taş ocağı izni verildi” dedi.

Oran, taş ocakları ile zamanında sağlam ve etkili sözleşmeler yapılmamasının, şimdilerde ilgili bakanlık tarafından kapatılamamasının nedenleri arasında olduğunu açıkladı.

“Ülkenin elektriksiz kalmasından korkuluyorsa…”

Ülkenin en büyük çevre sorunlarının başında gelen Aksaya ve Teknecik’e filtre takılması şart olduğunun bilinmesine karşın, ilgili bakanlığın bu konuda da herhangi bir adım atmadığını işaret eden Oran, “ülke elektriksiz kalacak diye korkuluyorsa, yasa değiştirilecek” dedi.

 

‘Kirlet kirletebildiğin kadar da bana para akıt!’

Kıb-Tek’in Aksa ile yaptığı sözleşmeyi de içler acısı diye niteleyen Hakan Oran, “sözleşmeye göre; havayı kirletmesine izin verilip karşılığında para tahsil ediliyor. Kirlet kirletebildiğin kadar da bana para akıt’ felsefesi var” dedi.

“Şirket taahhüde uymuyor, bakan duyarsız kalıyor”

CMC bölgesinin de temizlenmesi gerektiği gerçeğine karşın, bu çevre sorununun da ötelendiğine dikkati çeken Oran, temizlenip doğaya kazandırılması beklenen bölgenin Serbest Liman olarak hayata geçmesi gerektiğini, buna karşın CMC ile ilgili herhangi bir adım atılmadığını söyledi.

“CMC İspi’ye kiralanmıştı. İspi, 2003 yılında DOBA ile ortaklık kurdu. Sözleşme tadil edildi. Bugüne kadar da gözle görülür bir gelişme olmadı. Hâlbuki şirketin bölgeyi temizleyeceğine dair sözleşmesi var” diyen Hakan Oran, taahhüdünü yerine getirmeyen şirkete, bunun hesabının sorulmadığına dikkati çekti ve şöyle konuştu:

“Ziyaretlerle iş bitmiyor. Yasanın öngördüklerini yapması gerekir. Ben basın açıklaması yaptığımda mı icraat yapılacak. Bakan siyasi beklenti içerisine girmemeli, işi bilmiyorsa bilenlerle yürütmelidir.”

“Bakırcı ile görüş ayrılıklarımız var”

Hakan Oran, yaptığı yazılı açıklamada ise, “Büyük bir şevk ve inançla başladığım müsteşarlık görevinde geçen zamanda, Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı ile aramızda çıkan görüş ayrılıkları nedeniyle halka, benden beklenen hizmeti veremeyeceğim ve bu görevi daha fazla sürdürmenin doğru olmayacağı kanaatine vardım” dedi.

Oran, halkın daha fazla zamanını çalmamak, söz konusu makamda hizmet edebileceklere yer açmak adına 1 Nisan tarihinden itibaren görevini iade ettiğini duyurdu.

“Halka hizmetin yerine getirilemeyeceği durumlarda”

Hakan Oran açıklamasında şunları belirtti:

“Kamu makamları halka hizmet makamlarıdır. Halka hizmet etmekle ilgili şartlar ve/veya olanaklar ortadan kalktığında ve halkın beklentilerine uygun hizmetin yerine getirilemeyeceği durumlarda artık bulunduğunuz makamı işgal etmemek ve bu hizmeti yerine getirebilecek olanlara devretmekle mükellefsiniz.

“Maaş alarak günü geçirmek, değerlerime uygun değil”

Bu şartlar ortaya çıktığında buna direnmek sadece maaş alarak günü geçirmek ve makamın gücünden istifade etmeye çalışmak bu topluma ve devlete yapabileceğiniz en büyük kötülük anlamına gelecektir ki buda benim bugüne kadar savunduğum tüm değerlere uygun bir durum değildir.”

Hakan Oran, topluma hizmete, toplumun beklentilerine uygun hizmet ortaya koyabileceği yerlerde devam edeceğini kaydederek, sivil toplum örgütlerinden gelen biri olarak son 15 yıllık sürede çevreyle ilgili deneyimlerini ve çözüm yollarını ilgili makam ve kişilere aktardığını belirtti.

“Siyasete güven yeniden tesis edilmeli”

Oran, sorunların çözümünde kamu menfaatine ve yasaların yön göstericiliğine öncelik verilerek, siyasi beklenti içine girilmeden ve sorunlar toplumdan saklanmadan, sivil toplumun uyarıları dikkate alınarak hareket edilmesi gereğine işaret etti.

Bunun aynı zamanda siyasete ve siyasetçilere kaybedilen güveni yeniden tesis edeceğini belirten Hakan Oran, taş ocakları, AKSA, CMC ve çözüm bekleyen diğer birçok çevre sorununun çözümünde de bu düşünceyle hareket edilmesi umudunu ifade etti.

Müsteşarlık görevini iade ettiğini açıklayan Oran, toplumsal hizmet olarak kabul ettiği bu görevde geçen kısa sürede tanıma ve çalışma fırsatı bulduğu, kendisinden desteklerini esirgemeyen arkadaşlarına da teşekkür etti.

 “Yorgancıoğlu ve Şirketler Mukayyidi de sendikayı ikna edemedi”

Öte yandan, Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası’nın istifa eden 3 yönetim kurulu üyesi de, istifa gerekçelerini açıkladı.

Zeki Erkut, Taner Ekdal ile Özker İldeniz, yaptıkları yazılı ortak açıklamada, Ekim ayında göreve geldikleri Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Yönetim Kurulu üyeliklerinden; bankaya ve çalışanlarına ihanet niteliği taşıdığını iddia ettikleri sendika taleplerine boyun eğmemek için istifa ettiklerini açıkladılar.

3 eski yönetim kurulu üyesi, istifalarının ardından haksız, maksatlı ve gerçeklerle bağdaşmayan açıklamalar ve yorumlar yapıldığını belirterek, bu gelişmeler karşısında banka çalışanları ile kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacının doğduğunu ifade ettiler.

Açıklamada, yönetim kurulunun göreve geldiği günden itibaren kurumsallaşmayı hedef alan radikal denebilecek adımlar atmaya başladığı ifade edilerek, atılan her adımda sendikanın “benden icazet almadan hiçbir şey yapamazsınız” sözleriyle karşılaşıldığı belirtildi.

Açıklamada, ilgili sendika ile  süreçte yaşanan sıkıntılar detaylı olarak aktarılırken, politikacıların da bankanın iç içişlerine müdahale girişimlerinden bahsedildi.

Uzlaşmazlığı giderme yönünde Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ile Şirketler Mukayyidi’nin çabalarının da sendikayı ikna etmeye yetmediği kaydedilen açıklamada,  sendikanın süresiz grev tehdidi ile Başbakanlıktaki toplantıyı terk ettiği belirtildi.

Açıklamada özetle;  “Sendikanın banka ve iştiraklerde çalışanları sokağa dökme kararı alması üzerine, sendikadan icazet alacak ya da sendikanın taleplerine boyun eğmeyi erdemden sayacak yeni bir yönetimin oluşturulmasına olanak sağlamak üzere istifa kararımızı hayata geçirdik. Biz, bankamız ile çalışanlarımıza ihanet niteliği taşıyan sendika taleplerine boyun eğmektense istifa etmeyi doğru ve onurlu bir eylem olarak gördük.  Bir güven müessesesi olan bankalarda ‘haktır’ diye ulu orta grev yapmanın ağır sorumluluğunu ne kendimize ne de bankamıza yüklemek istedik” ifadeleri yer aldı.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA