24 Aralık 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa7°C
  • Girne12°C
  • Güzelyurt8°C
  • İskele7°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara2°C

DOLUDİZGİN, DENİZ DENİZ, UMUT UMUT VE İNSANCA YAŞAMAK:  FİLİZ NALDÖVEN 

Uzm.Çağın ZORT (M.A)

16 Haziran 2015 Salı 09:29

Çok şey hatırladım kıyıma dair. Aradım. Kahraman bulamadım.”, “İsyan bitti diye umulan bir yanardağ  değilim ben”, “boşluğun hasadı kalemledir”, “Hatıra çekiyor dilimi içine/ İşte her şey açıkta ve aç…/ Akıl üzülür anlatamaz bunu düşünce…”,  “Dönüştüğüm şey öylece bakakalmak, bakakalmak içteki göle.”,  “Kilit vur, kilit vur çocukluğun kerpiç evine.”, “Çünkü dönemem artık eve…/Sanki koptu ardımdaki yol savruldu başka yere…” Şair-yazar Naldöven; 1953 yılında Limasol’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Limasol’da tamamladı. Ardından İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı ve emekliye ayrıldı. İlk şiirleri Leymasun’da yayınlanan Kaynak dergisinde görüldü. Ayrıca şiirleri Varlık, Türk Bankası Kültür Sanat, Yasemin adlı dergiler ve çeşitli gazetelerde yayınlandı. Naldöven “ Köşede Durmak” adlı oyunu ile 1984’te Lefkoşa Belediyesi’nin oyun yazma yarışmasında ikincilik kazandı. Oyun 1985 yılında sahnelendi. Filiz Naldöven; liselerde okutulan Kıbrıs Türk Edebiyatı kitaplarında, 74 Sonrası Kıbrıs Türk şiirinde önemli yer tutanlardan biri olarak gösterilir. Genel olarak bu dönem şairleri şiiri politik/ ideolojik anlayışın kısır döngüsünden kurtarırlar. Bu anlayışa dikkat çeken iki kadın şair: Feriha Altıok ile Filiz Naldöven’dir. Naldöven, düşünsel derinliği olan imge yoğunluklu bir şiir geliştirir. Ona göre şiir “çok ağır duygular, duyarlılıklar, ağır düşler ve düşünceler sonucunda ortaya çıkar”.   Eserleri: Köşede Durmak (oyun, 1984) Sevgiden Doğma (şiir,1987) Magma Mavera (şiir,1994) Aşk Beni Yıka (şiir, 1999) Hafızalı Doku (şiir, 2013)   Şiirlerinden Örnekler: KİMSİN SEN? Suçlu kan sonsuz bakire Kirinden arınamamış Macbeth! Uçurumdan sıyrılır kan Gömlek değiştirir Manastırın kalın gölgelerinde… Çanlar sırları çalıyor! Şiiri doğurtuyor ebe…    MAVİ ZOR ALACA Çıkar dedim içteki zıbını çıplan. Efkarı şiirle bozduğum akşamüzeri. Nasıl geçilir o mavi zor alaca. Bilirim girilecek geceye delik deşik apaçık. Ne giysen tarazlanır ne örttüysen ayrılık. Ruhuma okuttuğum hasret yazılı sudur. Köşede oturur yaşlı kadın anlatır: hiç dönmedi gitti gideli şarap tütmedi koynum sabahları velhasıl..Yasemin serptim yastığına ve akıttım çarşafa güldamlası. Kimse aldırmaz buna yaralanmaz abası. İncinmez teni öpmekten ful kokulu ağızı. Saklı tutsak yarayı neye yarar. Aniden ve hınçlıdır kanama söz incitir geçmiş sandığımız zamanı. Çürür ortaklaşa okşayan el hatırayı. Beklerim gölgemdeki çocukla bir çıngı uzatsın yüzünü aşk. Selvilerin altında - Hrisanti’nin - yaz günü serin. Serpme attım öten kuşu koydum beklerim. Aşağıda çingeneler sevişir şarkı söyler dövüşür. Hünk vurur ağlar Cemal nene süpürür barakayı. Göç etmem hiçbiryere, sen burada bu toprağın altında, ah oğlum ah oğlum... Ahhh !.. Uyumaz gene göynümün gözü ağrır yarası.     U Z A K T A Y I M İşte önceden sonraya kaldı her şey ertelendi. Aradayım dereye düşüyor bütün yazılar ıslak. Kış da değil tamamıyle. İki yanda aşk çölleri çölleri.. Şimdi ne rakkase dönüşü uçuşan eteklerim ne bacaklarımdaki ter. Yine yürüyorum oradayım taa sonsuz yangınlığında aşkın... Uzaktayım. Herşeydi o yaşananlar. Uzaktayım... Sayamam hatırayı dökecek yerim de yok.. Böylece yurtsuzdur aşk, sokaktadır. Çok soğuk çıkamam evden şimdi. Yaşlandım mı, hayır yaşlanmadım. Söz vermiyor baktığım ayna gelecek diye o aşk. Bekle sen dedim bekle,nasılsa alıştın...Nasırını kazı önce deş iltihabı. Geçemezsin bu suyu böyle çıplak ardışık..Teninde sevişir şiir vebali asılıdır günahın. Hiç kalır yanında yosmalar bu divane vakarın. Ya ölürsem tam ortasında suyun. Af dilemedim henüz ihanetim için ne de affettim kendimi... Bir daha açıp okumalıyım mektupları. Söz vermiyor baktığım ayna temize çıkaracağına beni. En delisiyim, şaibelisi aşk kabilesinin... Yıldızların altında oturursak belki...Sabaha karşı olursa yüzüm dip karanlık, iki masum zanlıyken gözlerim... Biri uzatmalı elini...Söylemiyor baktığım ayna ne çölden ne yangından vazgeçeceğimi...   YAŞAMAK   Yaşamak, Doludizgin yaşamak Dudaklarım unuttuğum yerden gelmeli Düşüncelerim dörtnala…   Yaşamak, Deniz deniz yaşamak Ellerim Afrika sıcağında bulut Avuçlarımda tamtamlar en güçlüsünden.   Yaşamak umut umut yaşamak Başım kutuplarda taşlaşmış Düşüncelerim dörtnala Ellerim buzullarca akşamsız…   Yaşamak, yanardağca yaşamak Yüreğim güneşte, kanım kıpkızıl Lavlar tünel açmakta gözbebeklerimde… Yaşamak! Heyyy! İnsanca yaşamak..   KAYNAKÇA Atun, Suna. Kıbrıs Türk Edebiyatı. SAMTAY VAKFI Yayınları:36. Lefkoşa, 2009. Kıbrıs Türk Edebiyatı.KKTC Eğitim Bakanlığı Yayınları. Kasım, 1989. Serdar, Gülgün. Şairlerimiz Şiirlerimiz. Lefkoşa, 2000. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi. Cilt 9. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1997. http://filiznaldoven.blogspot.com/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.