27 Kasım 2024
  • Lefkoşa8°C
  • Mağusa11°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt5°C
  • İskele11°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara-3°C

DİN VE BARIŞ (1)

Oshan SABIRLI

09 Ekim 2015 Cuma 10:40

Savaşın tarihi insanlığın tarihi ile doğru orantılıdır. İnsanlığın komün şeklinde yaşamaya başladığı tarih öncesi çağlardan bu yana insan insanla çatışmaya devam ediyor. Şu sıralar hemen yanı başımızda Akdeniz’in diğer yakasında petrol alevi ile yanan çocukların, kadınların kanı biraz da bizim elimizde var. Çok uzağa gitmeye gerek yok daha 40 yıl önce bu topraklardaki bir çok kişinin akıbetinde bile sis perdesi, toplu mezarlar ve kan var. Dedik ya tarih kadar eski insanlığın savaş gerçeği. Kimisi toprak, kimisi hakimiyet kimisi ise hırs yüzünden başlamış. İnsanoğlunun egosunun yüksekliği, ilhak zihniyeti hep olmuş tarih süresince. Matrix filminden bir repliği hiç unutamam. Ajan Smith filmde Neo’ya şu şekilde seslenir; “Sizinle, bir süredir kafamı meşgul eden bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Bu düşünce aklıma sizin türünüzü sınıflandırmaya çalışırken geldi ve anladım ki sizler aslında memeliler sınıfına dahil değilsiniz. Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. Bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüsler. İnsanlar hastalıktır. Bu gezegenin kanserleri. Sizler vebasınız. Ve bizler de bunların ilacıyız.” Düşününce Ajan Smith’e hak vermemek elde değil. İşte bu düşünceler geçtiğimiz akşam ara bölgede katıldığım bir etkinlikte yeniden aklıma geldi. Birleşmiş Milletler İnanç ve Din Özgürlüğü Özel Raportörü Heiner Bielefeldt birkaç gündür adada bulunuyor. Raportörün temasları çerçevesinde Kıbrıs’ta bulunan dini liderler ve din insanları ile bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Bu çerçevede dinin toplumları ayrıştırıcılığı yerine birleştiriciliği üzerinden çalışmalar yapıldı. Kıbrıs’ın kuzeyinden ve güneyinden çok sayıda kişinin katıldığı bu etkinlikte, Müslümanı, Hristiyanı, Ermenisi, Maroniti hatta Budisti de bir aradaydı. Üstelik adadaki dini temsilcileri ile birlikte barış içinde çalışmanın önemine dikkat çekildi. Kıbrıs’ta Müslümanlık hiçbir zaman ayrıştırıcı olmadı. Sanıyorum bunda Kıbrıs Türk insanı için dinin korkutucu değil kucaklayıcı olması ve bizim İslami değerleri Allah korkusu ile birleştirmemizde, laikliğin çok ciddi bir şekilde içselleştirilmesi yatıyor. Oysa Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olan Makarios’un bir din adamı oluşu, üstelikte Kıbrıs’ta en güçlü din adamı olmasının yanı sıra Kıbrıslı Rumların dine bizden çok daha güçlü bağlarla bağlanması din ve devlet ilişkilerindeki bağın çatışmayı yönlendirmesinde de etkili oldu. (DEVAMI YARIN….)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.