DİKKAT!... HER YERDE BOMBA OLABİLİR
Hatice İNTAÇ
16 Eylül 2016 Cuma 17:47
Başlık biraz tuhaf oldu, yüreğinizi ağzınıza getirdi biliyorum. Yok yok!.. Endişe etmeyin, gerçek anlamda bomba değil bu. Merakınızı iki satırla gidermek isterdim ama bu bomba hikâyesini öyle iki satırla anlatamam ki.. Adı üstünde hikâye!.. Hikâyeler de iki satırdan uzun olurlar. En önemlisi de hikâyeler genelde gerçek olan şeyleri anlatırlar. Karışık bir konu bu… Nasıl desem?.. Trajik mi, komik mi; en doğrusu galiba trajikomik demek… İyisi mi okuyunca doğrusunu siz bulun. Bu mağdur, hatta kurban edilmiş bir cihazın öyküsüdür.
İki ay kadar önceydi. Müzik çalar, sinema sistemi Philips marka cihazım her zamanki gibi akıllı uslu yerli yerinde oturuyordu. Bir gün canım videodan bir film izlemek istedi ama her zaman komutlarıma riayet eden cihaz inatla koyduğum dvd yi göstermiyordu. Belli ki bir arızası vardı. Olur ya!.. İnsanlar durduk yerde hasta olurken o niye olmasın ki? Aldım ve onu kendi doktoruna, yani tamircisine götürdüm. Girne’de isim yapmış (T.. ) bir firmaya.Bir hafta kadar sonra tamir edildi diye aradılar. Aklımda kalmadı ama parça değiştirdiklerini söyleyerek bayağı yüksek bir rakam da istediler. Birkaç kez kullandım cihazı ama kısa bir süre sonra yine ayni arızayı yaptı. Aldım ayni yere götürdüm ve çok az kullandığım halde neden yine bozulduğunu sordum. Aldığım cevap beni şaşırtmadı desem yalan olur. Efendim, cihazlar bir süre kullanılmazlarsa bozulurlarmış. Yani bu ne demekti; ihtiyacımız olmasa bile cihazlarımızı sık sık kullanacağız ki durdukları yerde bozulmasınlar. Meselâ kışın yaktığımız sobaları yazın da çalıştırmamız gerekir veya vantilatörleri kışın da çalıştıracağız ki bozulmasınlar. Oradakilerin bana tavsiyesi buydu. Ben de size tavsiye edersem kızmayın sakın. Ben de işi erbabından duydum. Kendim uydurmadım yani!.. Herhalde suçlu bendim cihazı sık sık çalıştırmamıştım. Aslında onların maksadı yeniden para almaktı. Olsun!.. Cihaz onarılsın da para mesele değil diye düşündüm, onların o saçma savunmasını da sineye çektim ama İş onunla da bitmedi.
Aradan günler hatta haftalar geçti. Beni arayacaklarını söyledikleri halde o mühim firmadan hiç ses çıkmadı. Ben aradım. Parça henüz bulunmadı birkaç gün sonra haber veririz dediler. Yine aramadılar. Utana sıkıla ben aradım. Ben malımı sormak için ararken utanıyorum da onlar sözlerinde durmadıkları için utanmıyorlar hiç. Bu sefer de parçayı bekliyoruz teraneleriyle beni oyalamaya başladılar. Diyorum ki parça bulunamıyorsa gelip alayım çünkü cihazın sadece o kısmı bozuk. Radyosu ve sinema sisteminde bir şey yok. Bana lâzım.
Birkaç gün sonra parçayı bulamadık cihazınızı alabilirsiniz diyorlar. Gidip alıyorum. Eve geliyorum, bağlantılarını yapıyorum. O ne?.. Bütün sistemler gitmiş, değil radyo, sinema sistemi cihazda tık yok. Işığı bile yanmıyor. Hadi buyur buradan yak. Firmayı yeniden arayıp anlatıyorum. Geri getirin diyorlar. Getiriyorum. Sırf cihaz bozuldu diye değil, sinirimden, sorumsuzluklarını hazmedemediğimden, insanları enayi yerine koyup artık işe yaramaz hale getirdikleri cihazları her şey tamam diye niye teslim ettiklerini sormak için gidiyorum ama sormama fırsat bulamadan pişkin ve sorumsuz tavırlarla karşılaşıyorum bu sefer de. Yetkili bir çalışan yarın tamir edip sizi arayacağız diyor.
Günler geçiyor yine ses seda yok. Unut artık cihazı mihazı diyorum kendi kendime ama tesadüf (veya aksilik mi desem) bu ya, geçen gün Girne merkezine giden ana yol kapatılmış, mecburi istikamet verilmişti. Bir de baktım o malûm yerin önünden geçiyorum. İçimdeki ses dürttü yine. Durup sormak istedim bizim garibanın akıbetini. İyi ki sormuşum çünkü aldığım bilgiyle hiçbir yalanın sonsuza dek gizli kalamayacağını bir kez daha anladım.
Kapıdan girişimi gören yetkili şahsın beni görünce bozulduğunu hissettim. Günlerce arayacağım dediği halde aramayan biri olarak zaten bozulması da gerekirdi. Cihazın hazır olup olmadığını sorduğumda aldığım cevap çok şaşırtıcıydı. Yetkili şahıs benim ısrarlı arayışımla artık yalanını sürdüremeyeceğini anlamış olacak ki baklayı ağzında çıkardı. Cihazın arızalı olan kısmını onarmaya çalışırken içerde bir patlama olduğunu diğer sistemleri de yaktığını ve bu arada yanan parçaların seri numarası okunmaz hale geldiği için parçaları bulamadıklarını söyledi. Yani bu beyefendiler (!..) işe yaramaz hale getirdiklerini bile bile cihazı onarıldı diye bana yutturmuşlardı. O zaman söylenmesi gerekeni söylememişler, işin içinden çıkamayınca da kendi kendilerini ele vermiş, yalanlarını yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardı.
Patlama sözü bana son zamanların en güncel konusu olan canlı bombaları hatırlattı nedense. Cihazın içinde patlama oldu demişti ya o bey; belki ondandı. Belki de doğruydu söylediği ama neden bana bozuk cihazı verirken değil de şimdi söylüyordu? Yoksa bomba olayları onlara da mı ilham vermişti ki becerip onaramadıkları cihazlar için böyle bahaneler buluyorlardı. Onlar suçsuzdu. Ne yapsınlardı?. Cihazın içine teröristler yuvalanmıştı. Bombayı patlattılar ve bir hayata son verdiler. Hatalarını telâfi etmek akıllarından bile geçmiyor bu arada. Siz sağlam cihazınızı verin onlar bozsunlar ve hiçbir sorumluluk da almasınlar. Bu nasıl bir zihniyet? Yine de şaşmamak lâzım. Memleketin çivisi çıkmış, Bozulmayan yanı kalmamış. Bu durum esnafa da sirayet etmişse suç onların mı?.. İnsanların parasını alıp onları kandırdıkları için sevinebilen bu tip insanlar ne yazık ki namuslu esnafa da ket vuruyorlar.
Patlamayla hayatını kaybeden günahsız cihaz şehit mi sayılır şimdi yoksa b.k yoluna mı gitti?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.