22 Kasım 2024
  • Lefkoşa17°C
  • Mağusa18°C
  • Girne18°C
  • Güzelyurt16°C
  • İskele18°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara14°C

DENKTAŞ: MÜDAHALE VE TEPKİLER SERTLEŞİYOR

Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Serdar Denktaş, seçimde kazanma şansının yükselmesiyle çok daha sert müdahalelere ve tepkiler gelmeye başladığını ifade ederek, halka sandığa giderek iradesine sahip çıkmaya çağırdı.

Denktaş: Müdahale ve tepkiler sertleşiyor

05 Ekim 2020 Pazartesi 17:47

Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Serdar Denktaş, seçimde kazanma şansının
yükselmesiyle çok daha sert müdahalelere ve tepkiler gelmeye başladığını ifade
ederek, halka sandığa giderek iradesine sahip çıkmaya çağırdı.
Denktaş vatandaşa seslenerek: “Siz kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi
yaratmak ve Türkiyeden yardım almak ile geleceğinize besleme olarak geçirme
arasındaki farkı iyi bilirsiniz. Hangisini kabul edersiniz?” diye sordu.
Kanal T’de Günaydın Kıbrıs programına katılan Denktaş, seçimlere yönelik çok net
açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin değil burada bulunan bürokratların, aleyhine telkin ve tehditte
bulunduğunu söyleyen Denktaş, “İrademizi rahat bırakın. Sizin koltuğunuzu
koruyalım diye de biz irade değiştiremeyiz. Lütfen bu yanlıştan siz de kurtulun bizi de
yanlışa sürüklemeyin” ifadelerini kullandı.
Seçim çalışmalarına biraz geç başladım diye daha yorulmadım. Birçok vatandaş gibi
ben de baktım hangisine oy vereyim diye ancak bir türlü gönlüm rahat etmedi.
Kararsız kalan birçok vatandaş gibi ben de kararsızdım. Şimdi diyorum ki onlara:
orada devlet yönetimini bilen, Kıbrıs sorununa vakıf, 30 yıllık siyasi hayatında
partizanca bir yaklaşımda bulunmamış, doğruları ve yanlışlarıyla almış olduğum
görevi en iyi şekilde yürütmeye çalışmışım. Kapıların açılışı gibi, özel radyo-
televizyon yayınlarının başlaması gibi birçok yenilikte imzam var. Şimdiki gençler
bunun ne olduğunu anlayamaz çünkü düşünemezler, tahayyül edemezler. Tek sesli bir
hayatın çoğulcu demokrasiye geçişini sağlayabilmiş, denk bütçeyi yakalamış, kendi
geliri ile kendi ayakları üzerinde duran maliyeyi yürütmüş bir alternatif daha vardır.
İyi düşünün, önyargılardan kurtulun, birilerinin yaymaya çalıştığı gibi Serdar'a
vereceğiniz oy boşa gitmez. Çünkü Serdar, 2. tura kalacak olan, o sınırı zorlayan iki
üç adaydan bir tanesidir. Bütün bunları gösterebilmek, bu alternatifi sunabilmek
benim görevimdi ve artık o görevi yerine getirdik. Şimdi görev artık vatandaştadır.
“SAĞLIK DURUMUMDA SIKINTI YOK”
Sağlık durumumda sıkıntı yok. Vitamin ve kan inceltici kullanıyorum. Benim
yaşımdakilerin kullanması gereken ilaçlardır. Motor tutkum, dalış da devam eder
ancak son 2 haftadır gidemiyorum. Siyasi hayatımın dışında yaptıklarım bana insan
olduğumu hatırlatır. İnsan için hizmet yapan bir yerdesiniz, kendinizin de insan
olduğunu hatırlarsanız o zaman daha doğru işleri yaparsınız. Siyaset sadece düğün
sünnet gezme değildir. Seçim yarışında aynı adrenalin yoktur öyle olsa kilo verirdim,
bak kilo aldım, 30 yıldır siyaset içinde olduktan sonra insan alışıyor.
“ERSİN BEY KIBRIS SORUNUNA HAKİM OLANLARDAN DEĞİLDİR”
Ersin Bey Kıbrıs sorununa hakim olanlardan değildir. Kıbrıs sorunu ile ilgili beyanat
vermek başka bir şeydir, masada olanları bilmek konuşmak başka bir şeydir. Örtülü
ödenek cumhurbaşkanları için gereklidir, saçma sapan popülist yaklaşımlarla üstüne
gitmeyelim. Bir liderin altında bürokrat olarak görüşmeleri götürmek ile o işe liderlik
yapmak arasında bir fark vardır. Ben doğuşundan beri Kıbrıs sorununa liderlik yapan
birini izlemekteyim, gözlemekteyim, yakınında sorgulayabilmekteyim. İşin ayrıntısını

sorduğumda güvendiği için cevap alabilen birisiyim. Devlet yönetiminin ne olduğunu
bu 30 yılda en ince ayrıntısına kadar bilenlerdenim, bunu benim söylememe gerek
yok, halk zaten biliyor. Kıbrıs sorununa hakimiyet evet önemlidir. Diğer başkan
adayları da var ve Denktaş ismini kullanıyor. Evet ama burada orijinali var dolayısıyla
diyorum ki vatandaşa bakın... farkı siz kendiniz fark edeceksiniz. Benim anlatmama
gerek yok. Bir görüş var; yeni biri, bilgisi olmayan biri daha kolay yönetilir diye...
konu yönetilmek değildir. Konu yönetmektir, yönetebilmektir. Amaç karşınızda
oturan ile de birlikte çalıştıklarınızla da konuşarak anlaşabilmektir. Bu meziyetler de
bende vardır, diğerleriyle aramızdaki fark budur.
“TÜRKİYE'NİN BUGÜNKÜ SİYASİ İRADESİNİN MEMURLARI, BURADA
HER TÜRLÜ TELKİNİ VE TEHDİDİ YAPMAKTADIRLAR”

Tehdit Türkiye değildir. Türkiye bir devlettir, Türkiye bir halktır. Türkiye'nin
bugünkü siyasi iradesinin memurları, burada her türlü telkini ve tehdidi
yapmaktadırlar. Diyelimki bu tehdit Erdoğan'dan geldi. Bu yanlıştır, burası güdülecek
bir sürü değildir. Varoluş mücadelesi vermiş, ardından demokrasi mücadelesi vermiş
bir halk tarafından irade ortaya konur ve seçilir. Bu anlamda Türkiye elbette tercih
yapabilir. Ben falanca ile çalışmayı tercih ederim diyebilir. Ama o kadar, onun da
ötesinde fiilen sahaya inip çalışmak, aramızda dolaşarak telkinle olmayan yerde
tehditle oy yönü belirlemeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu yanlışı
söyleyemediğimiz gün bittik zaten ve bakıyorum diğer adaylara söylemekten inanın,
inanılmaz çekiniyorlar... Akıncı da söylemiyor, etrafında dolaşıyor. Ben bunu
söylüyorum diye buradaki o ekip basın yoluyla, Türkiye'deki bazı gazetelere bana
karşı karalama kampanyası yaptırıyorlar. Ankara ile birlikte yürümemiz gereken,
Türkiyenin kamuoyunun da desteği ile yürüttüğümüz bir Kıbrıs mücadelesi vardır.
Bu doğru demek değildir ki benim buradaki irademe bu şekilde müdahale etmeyi de
kabul edeceğiz... Ben veririm parayı istediğimi yapacaksanız olmaz.
“BİRİ İÇİN BUNU SEÇMEYİN BUNU SEÇİN GİBİ BİR DURUM VAR”
Bugün bana yapılan müdahaleden rahatsız olan sadece bensem, müdahale sadece bir
kişiye yapılıyor. Birilerine karşı değil daha fazla birine karşı, biri için bunu seçmeyin
bunu seçin gibi bir durum var. 1958’den beri bir sürü müdahale oldu, tercih edilen
işaret edildi, böylesi bir müdahale hiç ama hiç yaşanmadı. 30 yıldır siyasetin
içerisindeyim, şehit resimlerin önüne götürülen bir Denktaş oldu. Denktaş bu
memlekette götürülüp şehit resimlerinin bulunduğu odaya kilitlenerek, bu şehitleri
unutma denen kişidir.
“SANDIĞA GİDİN İRADENİZE SAHİP ÇIKIN”
Bugün bir sürü gencimiz var ‘hiçbir şey değişmez nasıl olsa Türkiye’nin söylediği
olur hep’ deyip oy kullanmaya gitmeyecek. Milliyetçi çocuklar bunlar. Bu mu
istediğimiz? Gelecekte hiç seçiminizin olmaması, demokrasi olayının ortadan
kalkması, bir vali ile idare edilmek, bu mu istediğimiz? Benim bu değil! Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ne çağrı yapıyorum: Bu nedenle seçime gitmek istemeyen genç
yaşlı herkesi eğer gidip iradenizi kullanmazsanız, sessiz kalmayı tercih ederseniz,
seçime gitmem nasıl olsa bir şey değişmez diyenlerdenseniz, bu düşüncenizi
değiştirin, gidin seçime 11 adayın içinde hangisini beğeniyorsanız verin oyunuzu. Bu
parti değildir bir liderlik seçimidir, önderlik seçimidir. Kavga etmeyelim evet ama
başımızı da eğmeyelim diyorsanız gidip oyunuzu kullanın. Seçime katılın bir kere
sözünüzü söyleyin ki sonrasında da söyleyecek sözünüz olsun. Aksi takdirde
beğenmediğiniz için oy kullanmaya gitmediğiniz sistem, daha da bozularak devam
edecek. Seçime katılın, oyunuzu kullanın referandumda evet deyindir. Bu müdahil
olmaya çalışanlara cevabım; gidin vatanınıza burayı bırakın, kendi vatanımızı bırakın,
biz burada kendi irademizin sonucunu ortaya çıkaralım.

“BİR ATANMIŞ BENİ İDARE EDEMEZ”
Ben bir seçilmişim, nüfusumuz az olabilir. Elbette atanmış olanların tavırlarına tepki
koymam gayet doğaldır. Çünkü bir atanmış beni idare edemez, atanmış bilgiyi getirir,
orada bırakır, görevi orada biter. Seçilmişlerin muhatabı diğer seçilmiştir. Bizim
memlekette bir alışkanlık haline geldi; biri gelir kim olduğunu da bilmezsin ben
filancı devleti temsil ederim der buyurun efendim denir. Ben onlardan değilim. Sayın
Erdoğanla bir sorunumuz varsa karşılıklı konuşuruz. Sayın Erdoğanın o kadar derdi
var. Sayın Erdoğan burası ile ilgili önemli bir şey söylemiştir. Kraldan fazla kralcılar
tut dediğini öldürmeye çalışırlar. Önemi ondan ziyade buradaki bürokratlar içindir,
çünkü başarılı olamazlarsa koltuk gidecek. Onların koltuğunu koruyalım diye de biz
irade değiştiremeyiz. Lütfen bu yanlıştan onlar da kurtulsun bizi de yanlışa
sürüklemesinler.
Kazanma şansım daha da yükseldikçe çok daha sert müdahaleler, tepkiler gelmeye
başladı. Durun bakalım demeye başladım. Dünyadaki her fertle de karşılıklı oturup
konuşabileceklerden biriyim. Bu anlamda özel bir yeteneğim var. 50 yıl tartışılmış
noktadan, yeni bir raya geçmek gerekir. Bu ray Güney'in bir kez ortaya attığı
desenterilize federasyondur. Hedefe koyarak, ucu açık değil ama ufku açık başlamak
gerekir. O mutabakatı sağladığınız andan itibaren Türkiye üzerinden bunun lobisini
yapmak, bunun diplomasisini geliştirmek elbette mümkündür. Arkadaşlar siz kendi
ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratmak ve Türkiye'den yardım almak ile
geleceğinize besleme olarak geçirme arasındaki farkı iyi bilirsiniz. Hangisini kabul
edersiniz?
“ALT YÖNETİM ALGISI VAR”
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yurt dışında fazla temas edememesinin ana nedeni, Rum
tarafının insan hakları mahkemelerinden aldıkları kararlardır. Rum tarafı, alt yönetimi
algısını güçlendirmiştir. Bizim kendi içimizde yanlışlarımızdan ve Türkiye'nin
buradaki ilişkilerinden dolayı bu algı daha da yükselmiştir. Güney, ‘muhatabımız
Türkiye;dir’ algısını kabul ettirmek üzeredir. Güney ile birlikte bütün dünyanın da,
muhatabının bizler olduğunu anlaması lazımdır. Muhatap olarak bizi kabul etmediği
müddetçe, kim ne isterse söylesin, kimle formül bulursa bulsun, bu ülkede sonuçta
yeni bir çatışma dönemi başlar. Barış içinde yaşamak istiyoruz, yeni savaşlar yeni
çatışmalar istemiyoruz. Bizleri atlayıp uzlaşsalar dahi buradaki halk bir müddet belki
alkışlar sonrası yine savaşır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    SON DAKİKA