DEMOKRAT PARTİ’YE SAVAŞ
Oshan SABIRLI
30 Ekim 2014 Perşembe 07:59
Ülke siyasetine göz attığımız zaman Demokrat Parti’nin (DP) ülke tarihi için çok önemli bir yere sahip olduğu su götürmez gerçek. Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) kopmalar ile kurulan sağdaki en önemli oluşum konumundaki bu parti, kurulduğu günden bu güne kadar gerek UBP ile gerekse CTP ile kurduğu koalisyon hükümetleri ile iktidar ortağı olmayı hep başardı. Farklı zamanlarda gücüne güç katarken, tartışmalarında hep merkezinde oldu. DP, 1992 yılında, Kıbrıs Türk siyasetine, UBP'ye muhtıra veren ardından ise partiden ihraç edilen 9 milletvekili tarafından kurulması ile “9’lar hareketi” olarak adını literatüre yazdırdı. Sosyal Demokrat Parti (SDP) ve Yeni Doğuş Partisi’nin (YDP) de bu partiye katılması sayesinde gücüne güç kattı. Sanıyorum DP, bir tek o yıllarda vatandaşlar için sağda en önemli alternatif parti olmayı başardı. Zaten o günkü başarısını bu günlerde yakalayamadığı da su götürmez gerçek. UBP’ye olan güvensizlik, vatandaşın DP'ye inancının, güveninin oluşmasını sağladı. 1993 erken genel seçimlerinde, 17 yıllık iktidar partisi UBP, yine ideolojik taraftarları tarafından alaşağı edildi. DP’nin bu başarısında, hiç kuşkusuz DP’ye Rauf Raif Denktaş’ın attığı açık desteği de göz ardı etmemek gerek. Yine 1993’e baktığımızda DP’nin %29,2 ve 17 milletvekiliyle hükümete girdiğini, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) de yükselişinin önünün açmış olduğunu görüyoruz. Tarihinde ilk kez hükümete girme başarısını ve sağ bir parti ile koalisyon kurma riskini gösteren CTP, 1993 yılında %24 oy oranı ve 13 vekil ile hükümete girdi. “CTP’nin ülke için çok büyük bir tehdit olduğu” iddiaları işte DP’nin de UBP’ye inat koalisyon kurması ile erozyona uğramış oldu. Zaman içerisinde DP, VATANDAŞLARDAN ZİYADE, VEKİLLER İÇİN alternatif olmayı başardı. Siyaset sahnesinde UBP’den önce DP’de olan birçok ismin, UBP’de en üst noktalara oturduğunu gördük. İsmi çok uzun süre UBP ile anılan DP’nin genel başkanlarından Salih Coşar, bugünkü UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Ünal Üstel gibi önde gelen isimlerin DP’den koptuğunu da hatırlamakta fayda var. Hatta Ahmet Kaşif gibi gelgitlerde olanlar da var. Parti hep gelgitleri yaşadı. Bu gelgitler ise bugün DP’nin kuyusunu kazan en önemli etken oldu. UBP’den en son kopanlar ile oluşturulan Ulusal Güçler kanadının hazımsızlığı zaman içerisinde büyük oranda halk desteğini kaybeden DP için yeni bir zincirleme reaksiyonu başlattı. Partinin kurulduğu günden bu yana, UBP’ye direnen partilileri ve partinin temel taşları olanları “UBP’den gelenler ile sorunumuz yok” şeklindeki açıklamalar tatmin etmedi. Çünkü işin renginin bambaşka olduğu biliniyordu. Son dönemde Serdar Denktaş’ın aktif siyaseti bırakmayı düşündüğü dedikoduları yapılıyor. Üstelik bir dönem DP’nin içinde aktif rol alanların yaptığı bu açıklamalar ve DP’ye karşı açılan savaş gün yüzünde. Yeni siyasi oluşumların da hedefinde DP’ye güç kaybettirmek var. DP-UG, UBP’den farkını ortaya koyamadıkça, bir dönem partiyi sırtlayan DP’lilere kulak vermedikçe ve Serdar Denktaş yeni bir uzlaşı için adım atmadıkça yeni gerginliklerin katlanarak geleceği gün gibi ortada. Bir dönem sağ siyaset için umut olan Serdar Denktaş bu gerçekleri bir an önce görmez ve eski dostlarına kulak vermezse hem kendisi hem de partisi için çok geç olacak.
[caption id="attachment_38397" align="alignleft" width="427"] Mülteicler yeniden Kıbrıs'ın güneyine gönderildi[/caption] GÜNE YANSIYAN Ülkemizde yeni bir mülteci dramı yaşanıyor. Mülteci diye tanımlanan bu kişiler ülkesinde ırk, din, sosyal konum, siyasal düşünce ya da ulusal kimliği nedeniyle baskı altında hissetmeleri nedeni ile göç etmişler. Kendi devletine olan güvenini kaybeden, kendi devletinin ona tarafsız davranmayacağını düşüncesi ile ülkesini terk edip, başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunan ve bu talebi o ülke tarafından 'kabul' edilen kişiler olarak tanımlanıyor mülteciler. Onlar ülkelerindeki karışıklıklardan kaçıp, Kıbrıs’ın güneyine sığınmışlar. Şansları yaver gitmedi ve umuda yolculukları Güney’den kuzeye kaçarak devam etti. Bir kez daha yaşadıkları esaret, Dışişleri Bakanlığımızın aldığı karar ile güneye iade edilmelerinden geçti. Yolculukları sürüyor. Hangi güvenli limanda kendilerine yeni bir hayat kurmayı başaracaklarını kim bilir?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.