DAHA BAŞLAMADAN AKINCI 1 – DİĞER ADAYLAR 0
Ediz TUNCEL
23 Ağustos 2019 Cuma 11:59
Cumhurbaşkanlığı seçim maratonunun yavaş yavaş başladığı süreçte Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görev süresinin son senesindeyiz...
Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanlığı görev süresini bir maç süresine uyarlarsak, maçın 75. dakikasını geçtik...
Görev süresinin ilk dört yılında özellikle Kıbrıs sorunu konusunda dikkate değer bir açılım gösteremeyen, insiyatif almaktan çekinen, genel olarak halkta ciddi bir hayal kırıklığı yaratan Sn. Akıncı olası rakiplerine karşı daha şimdiden 1-0 öne geçti...
Nasıl ve neden mi? Şu anda Kıbrıs Türkü nazarında çok ciddi bir güven erozyonuna uğrayan ve sıfırı tüketme noktasına gelen Kudret Özersay’ın hataları sayesinde ve yeni hükümetin de sorunlara radikal çözümler getirmek için ciddi bir performans sergileyememesi, ayrıca Akıncı’ya da eleştiri yapabilecek bol bol manevra alanları yaratması yüzünden...
Bugün oluşan şartlar göz önüne alındığında, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde adı geçen olası adayların hiçbiri tek başına CB Mustafa Akıncı için ciddi bir rakip değil.
Elbette seçim yaklaşınca bildik saflar yeniden oluşacak, artık ideolojilerinin lafazanlıktan bir milim öteye gidemedi aşikar olan sağ ve sol kesimler saflarını belirleyecek, al gülüm ver gülüm pazarlıkları sonucunda hangi adaya destek vereceklerini kararlaştıracaklar.
Görünen o ki, birinci turda ikiden fazla aday olabilir.
Biri, eğer sağlık sorunu filan gibi beklenmedik bir aksilik çıkmazsa, kesinlikle Mustafa Akıncı olacaktır.
Diğeri, sözde sağ kesimin adayı olacaktır ama henüz kim olacağı belirsizdir ve kim olursa olsun maça bir sıfır yenik başlayacaktır.
Sağ kesimin adayı kim olursa olsun, UBP ve HP tarafından desteklenecektir.
UBP’nin kemik oyları en az 35%’dir ve geriye gitmez, ancak ileriye gidebilir.
HP ise nerdeyse sıfırı tüketmiş durumdadır ve bugün bir genel seçim olsa, 2-3 vekil ancak çıkarabilir.
Dolayısıyla HP’nin destekleyeceği adaya HP’den gidecek destek devede kulak misalidir.
Aynı şey DP için de geçerlidir.
Dolayısıyla UBP-HP-DP ve YDP’yi de ikinci tur için hesaba katarsak, toplamda 51%’i bulmaları pek olası değil.
CTP’nin kemik oyları toplam oyun 20%sini zar zor geçer, bu da kendi adaylarını çıkarmalarına asla yetmez.
TDP ise tıpkı HP ve DP gibi sıfırı tüketme noktasındadır.
Sağ cenah ideolojik yönden ciddi şekilde zayıflamış ve ideolojinin yerini artık tamamen menfaat almış olsa da, günün sonunda oylarını Akıncı’ya karşı birleştirecektir.
Sol cenah ise, ideoloji yönünden inandırıcılığını tamamen yitirmiştir, oy potansiyelinin toplamı 30%u geçemez ve destekleyeceği adaya yarardan çok zarar verir noktasındadır.
Esas belirleyici olan, saplantılarla, ideolojilerle uğraşmayan, duruma göre kime destek vereceğini belirleyen, vicdanının sesini dinleyen ve oy oranı en az 30% olan seçmendir.
Bu seçmen kitlesi geçen seçimde ağırlığını Akıncı’dan yana kullandı.
Sonrasında ise bu seçmen kitlesinin büyük bir kısmı Akıncı’dan bekledikleri performansı göremeyince, Akıncı’ya köpür köpür köpürdü.
Ancak gelişen süreçte, sürekli olarak anormalliklerle karşılaşan ve anormalliklerin artık normalleştiğini gören, Kudret Özersay ve HP’sine de inancını hepten yitiren bu “bağımsız” seçmen kitlesi yine Akıncı’ya doğru ciddi şekilde meyillendi.
Dolayısıyla, eğer Mustafa Akıncı ikinci kez aday olursa, birinci turda çok ciddi bir seçmen desteğine sahip olacak.
Eğer sol kesim sadece Akıncı’yı desteklemeye karar verirse, seçim birinci turdan bile bitebilir.
Bu sonucu ters-yüz etmenin tek bir çaresi vardır, o da UBP-HP hükümetinin ülkede kısa süre içinde çok ciddi bir ekonomik refah, huzur ve adalet sağlanmasına yönelik inandırıcı adımlar atmasıdır.
Bunlar da sadece Türkiye’ye bel bağlayarak olmaz, olamaz.
Ülkedeki vergi sistemi acilen düzeltilmeli ve ülkedeki para akışı kontrol altına alınmalıdır.
Diğer taraftan ülkede çok ciddi bir asayiş sorunu vardır, eğitim, sağlık ve turizm sektörleri çok sıkıntılıdır, özellikle ülkeye ana ulaşımı sağlayan havayolu ulaşımı çok pahalıdır ve bu pahalılık hem turizmi, hem de öğrencisinin yüzde doksanı yurtdışından gelen üniversiteleri etkilemektedir.
Özellikle eğitim, sağlık ve ulaşım sektörlerinde yaşanan sorunlara acilen çareler üretilmelidir ki bu da ancak para yoluyla olur, para da ancak ülkedeki para akışı ciddi şekilde kontrol edilir ve adaletli bir vergi sistemiyle vergiler toplanırsa olur.
Bu da aslında ülkedeki rant çarklarının ve statükonun tekerine çomak sokmak demektir.
Bu ülkede rant çarklarını kontrol edenler aynı zamanda ülkedeki siyaseti de kontrol ederler.
Dolayısıyla siyasilerin statükonun tekerine çomak sokmaları demek, kendi rant çarklarına da takoz koymaları demektir.
HP yeni bir parti olarak bu çarklara takoz koyabileceği imajını yarattı, ama bunun da fos çıktığı, eskilerin dümen suyuna girdiği ve bir fark ortaya koyamadığı kısa süre sonra anlaşıldı.
Bir önceki CTP-DP-TDP-HP koalisyonu, icraat değil de sansasyonlarla, bahanelerle gün geçirdiği için tam anlamıyla bir hayal kırıklığı olmuştu, dolayısıyla halkın genelinde “iyi ki gittiler” düşüncesi hakim oldu.
Ancak UBP-HP hükümetinin kurulması da bu hayal kırıklığını düzeltmeye yetmedi, çünkü HP ve Kudret Özersay beklentilerin tam tersine bir duruş sergiledi.
UBP ve Başbakan Tatar ise temkinli bir sessizliğe büründü, dengeleri kollamaya ve bu süreci fazla zarar görmeden, biraz da Türkiye’nin yardımıyla atlatmaya odaklandı.
Dolayısıyla yeni hükümet de ülkenin sorunlarına çözüm üretecek kapasitede görülmemektedir ve halkın genelinde siyasilere karşı da çok belirgin bir bezginlik vardır.
İşte tam da bu noktada, körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz misali, hem yeni hükümetin tavırları hem de özellikle Kudret Özersay’ın tavırları, yaptıkları ve söylemleri kendisinin eksi hanesine yazılırken Mustafa Akıncı’nın artı hanesine yazıldı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine nerdeyse bir yıl olmasına rağmen çoğu insanın kafasında gelecek seçimde kime oy vereceğine dair şimdiden bir şekillenme oldu.
Bu sıradışı bir durumdur, lakin bizim memlekette herşey sıradışıdır, normal olan birşey yoktur.
Eğer Rum lider Anastasiadis ve Rum tarafı da önümüzdeki süreçte Kıbrıs sorununun çözümüne dair pozitif bir yaklaşım sergilerse ve bu süreçte Akıncı ile bir çözüme varma umudu doğarsa, Akıncı’nın önünü kimse alamaz, hiç uğraşmadan seçimi alır...
Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı seçim süreci daha başlamadan Akıncı 1-0 olası rakiplerinin önüne geçti bile.
Ha, ülke içindeki bu dengeler değişir mi, değişebilir ama bu saatten sonra çok zor değişir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.