CUMHURİYET MECLİSİ BİR İLKOKULA KONUK OLSUN
Derviş DOĞAN
02 Mart 2016 Çarşamba 08:05
Meclis TV'yi izleme olanağım hiç olmadı bugüne kadar.
Meclise gidip hiçbir oturumu da izlemedim.
Açıkçası ilgi de duymadım cumhuriyet meclisinde ne olup bittiğine dair.
Zaten birşey olduğu da yok.
Sorumsuzluktan başka.
Dolayısı ile bir kayıbım yok diye düşünüyorum.
Bilakis zamanımı da harcamamış oluyorum.
Hoş önceki gün yaşananlara baktığım zaman da meclise neden itibar etmediğim konusunda doğru bir düşünce içerisinde olduğumu bir kez daha anlıyorum.
Malum izlemişsinizdir sizlerde basına yansıyan bu görüntüleri.
Bir milletvekili kürsüye gelip konuşma yapmaya başlıyor.
İsmi hiç lazım değil.
Sonra konuyu gerksizce saptırıyor.
Konuştukça seviyeyi aşağıya çekiyor.
Ve mecliste bulunan ve mesleği doktor olan milletvekillerine çirkin yakıştırmalarda bulunuyor.
Ortalık bir anda karışıyor.
Bir doktor milletvekili karşılık veriyor.
Üslup yerlerde sürünüyor.
Seviyesizlik hat safhalara ulaşıyor.
Bağrış, çağrış.
Gürültü, patırdı da cabası.
Meclis başkan vekili oturuma ara veriyor.
Lakin ortam bir türlü yatışmıyor.
BRT canlı yayını kesiyor.
Bu kepazeliği daha fazla kamuoyuna göstermek istemiyor.
Lakin o anda bütün yaşananlar bir cep telefonu ile kaydediliyor.
Düzeysizlik gözler önüne seriliyor.
Daha sonra da gereksizce sözler sarfeden milletvekili sözlerini geri alıyor ve özür diliyor.
Anlayacağınız yine rezillik.
Yine terbiye sınırları aşan tavırlar.
Yine gevezelik.
Yine saygısızlık.
Böyle bir meclis topluma ne verebilir?
Hiçbirşey.
Edep, yok, adap yok.
Utanma yok,arlanma yok.
Sevgi yok, saygı hiç yok.
Ciddiyet yok.
Soumluluk alan yok.
Bağırıp çağırmakla haklı olduğunu zanneden insanların çoğunlukta olduğu bir meclis.
Nitelikten yoksun.
Üretmekten aciz.
Peki kim gönderdi bu insanları oraya?
Sizler, bizler gönderdik.
Hepimiz gönderdik.
Dolayısı ile cumhuriyet meclisinde yaşananlarda bizlerin de payı var.
Seçtik gönderdik.
İrade ortaya koyduk.
Şimdi bu nasıl meclis demeye hakkımız var mı?
Yok.
En azından bir sonraki seçime kadar.
Lakin yine de yurttaş olarak bir önerim olacak.
Kime?
Meclis Başkanlığına.
Sayın Sibel Siber'e..
Bu mecliste belli ki sıkıntılar var.
Nedir bu sıkıntılar?
Bir kere herşeyden önce hoşgörü yok.
Karşılklı sevgi saygı yok.
Nezaket yok.
Kural var, uygulayan yok.
Hergün itibar kaybediyor bu yapı.
Bu nasıl toparlanır?
Nasıl sevgiye, saygıya, hoşgörüye dayalı toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilen üretgen bir meclis olur?
Bunu Sayın Siber de düşünsün,
Orada bulunan milletvekilleri de!
lakin naçizane önerim şu; hani 23 Nisan gibi özel günlerde çocuklar cumhurbaşkanlığını, başbakanlığı, meclisi falan ziyaret ederler ya, hani şu makam koltuklarına onları oturturlar.
Günün anlam ve önemine vurgu yaparlar.
İşte bu defa özel gün falan da beklenmesin ve tam tersi yapılsın.
Meclis Başkanı bu işi organize etsin, 49 milletvekilini de yanına alsın bir ilkokula misafir olsunlar.
Çocukların sıralarına otursunlar, oradaki düzeyi görsünler, sevgiyi saygıyı görsünler, birbirlerine nasıl hitap ettiklerini görsünler.
Hoşgörüyü, tahammülü görsünler
Bir kaç saatlerini orada geçirsinler.
Çocukların hal ve davranışlarını gözlemlesinler.
O küçücük bedenlerin sorumluluklarını nasıl bir bir yerine getirdiklerini görsünler.
Kısacası o çocuklardan feyz alsınlar.
Eğer utanabilecek kadar kendilerine birşeyler katabilirlerse ne ala.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.