CRANS-MONTANA ZİRVESİ YA DA KIRAN KIRANA PAZARLIK!

Kıbrıslı liderler İsviçre’nin sarp dağlarında Crans-Montana’da 2 yıldır yaptıkları çalışmanın devamını yapmak için bugün yeninden görüşmeye başlıyor.

İki yılda sayısı yüzleri bulan liderler görüşmesi ile birlikte bir o kadar da müzakereciler görüşmesi yapıldı. New-York1, Mont-Pelerin1, Mont-Pelerin 2, Cenevre1, New-York2, Mont-Pelerin3 toplantıları yapıldı.

Bu kez ise Kıbrıs’ın hem kuzeyi hem de güneyi Crans-Montana’ya taşındı.

BM zirve öncesi bir “Klavuz Belge” sundu taraflara, ancak Rum lider Anastasiadis belgenin sunulmasından tam bir hafta sonra Crans-Montan’a zirvesi öncesi belgeyi kabul edilemez bulduğunu ve de belgenin New-York2 toplantısında konuşulanları kapsamadığını açıkladı.

Crans-Montan’a zirvesinin haftalarca sürebileceğini de BM tarafından açıklandı. BM’nin beklentisi ise zirvenin iki hafta kadar sürmesi.

Annan Planı’nın 5. Versiyonunun oluştuğu Burgenstok zirvesinden on yıllar sonra Kıbrıs’ta çözüme en çok yakın olduğumuz noktadayız.

Durum bu iken Kıbrıslı Türklerin sadece %10’u zirve sonucunda bir referanduma gidilebileceğini düşünüyor. Kıbrıslı Türklerin %40 civarında bir kısmı ise Crans-Montana zirvesinden yeni bir zirvenin doğmasını beklerken, %35’lik kısmı ise “Kıbrıs Barış” sürecinin bu zirve ile çökeceğini düşünüyor. %15’lik bir kesimse süreç ile ilgilenmiyor.

Zirvede iki paralel masa oluşturulacak. Bir masada “Güvenlik ve Garantiler” görüşülürken diğer masada ise üzerinde uzlaşılmayan konularda yakınlaşmalar aranacak.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın çok uzun bir süredir üzerine basa basa söylediği ve talep ettiği bir süreci yaşıyoruz. Akıncı 2016 yılı sonunda böyle bir zirvenin yapılması gerektiğini defalarca belirtmiş 2017 yılı içerisindeki tehditleri de ortaya koymuştu.

Kıbrıs Türk liderliği tüm görüşmeler süresince, tam iki yıldır ortaya koyduğu “Çözüm Odaklı” yaklaşımlarla süreci bu noktaya kadar taşımayı başarmıştır.

Karar aşamasına gelinmiştir.

İhtiyaç olan kararlılık, liderlik ve alınıp verileceklerin bu adada yaşayan tüm insanların geleceği için olduğu gerçeğinden uzaklaşmamaktır.