COVİD-19’DAN ÖLENLERİN SAYISI 1 MİLYONU GEÇTİ: GERÇEK RAKAM ÇOK DAHA YÜKSEK

Johns Hopkins Üniversitesi’nin tuttuğu çetele, ABD’deki, Brezilya’daki ve Hindistan’daki ölümlerin, dünyadaki ölümlerin toplamının neredeyse yarısını oluşturduğuna işaret ediyor.

BM Genel Sekreteri António Guterres, durumu, ‘akıl almaz’ ve ‘acı veren bir kilometre taşı’ olarak nitelendirdi ve şöyle devam etti: “Hayatını kaybedenler babalar ve anneler, eşler, erkek ve kız kardeşler, arkadaşlar ve meslektaşlardı. Kayıpların acısı, hastalığın saldırganlığıyla ikiye katlanıyor.”

Pandemi, ilk çıktığından beri 32 milyonu aşkın vaka ile 188 ülkeye yayıldı. Virüsün yayılmasını durdurmaya yönelik karantinalar ve diğer önlemler birçok ekonomiyi durgunluğa sürükledi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), etkili bir aşı bulunup herkesçe kullanılabilir hale gelene kadar, dünya çapında hayatını kaybedenlerinin sayısının 2 milyonu bulabileceğine dair bir açıklama geldi.

ABD, 205 bini aşkın kayıpla dünyada en fazla ölümün meydana geldiği ülke. Onu 142 bin 700 ile Brezilya ve 95 bin 500 ölümle Hindistan izliyor.

Hastalık en hızlı nerelerde yayılıyor?

ABD’de 7 milyonu aşkın vaka kayda geçti. Bu, dünya toplamının beşte birinden daha fazla. Temmuzdaki ikinci bir vaka dalgasından sonra, ağustosta sayılar düştü. Şimdi ise vakalarda yeniden yükseliş var.

Corona virüsü Hindistan’da da hızla yayılıyor. Ülkede bir gün önce yaklaşık 90 bin kişiye tanı kondu. Hindistan’da tespit edilen vakaların sayısı altı milyonu aştı -ABD’den sonra en yüksek ikinci. Bununla birlikte, nüfusunun büyüklüğü göz önüne alındığında, Hindistan nispeten düşük bir ölüm oranına sahip.

Brezilya, 4.7 milyon vaka ve 142 bin 700 can kaybıyla, Latin Amerika’da en yüksek vaka ve kayıp sayısına sahip. Bu, dünya genelinde bakıldığında en yüksek üçüncü kayıp sayısı. Bölgenin başka yerlerinde de yeni tespit edilen vaka sayıları hızla artıyor. Arjantin’de 700 binden fazla kişiye tanı kondu.

Son kayıtlar, Afrika’da yaklaşık 1.5 milyon insanın -yaklaşık 35 bin ölümle- corona virüse yakalandığına işaret ediyor. Genç, seyrek nüfus ve sıcak, nemli iklimler, kıtanın daha fazla sayıda enfeksiyondan kurtulmuş olmasının ana nedenleri olarak gösteriliyor. Ayrıca, DSÖ, Afrika uluslarının azimli eylemlerine övgüde bulundu.

Aşı çalışmalarında son durum ne?

Küresel olarak, erken gelişim dönemindeki 240’a yakın potansiyel aşı bulunuyor. Bunların 40’ı klinik deneylerde ve dokuzu insanlarda deneniyor.

Oxford Üniversitesi tarafından geliştirilen aşı -halihazırda ileri bir test aşamasında- bir bağışıklık tepkisi tetikleyebileceğini gösterdi ve şimdiden AstraZeneca adlı ilaç ve biyoloji şirketi ile Britanya 100 milyon doz tedarik etmek için bir anlaşma imzaladı.

Çin’de, potansiyel bir aşının koruyucu antikorlar ürettiği kanıtlandı ve Çin ordusu için kullanılmaya hazır hale getirildi. Bununla birlikte, aşının üretilme hızı konusunda endişeler ve şüpheler mevcut.

Rusya’da bilim insanları, ‘Sputnik-V’ adlı bir aşı üzerinde yapılan erken testlerin bağışıklık kazandırdığını söylüyor. Ay başında yayınlanan bir raporda, denemelere katılan her katılımcının vücudunun virüsle savaşmak için antikor geliştirdiği ve ciddi yan etkilere maruz kalmadığı belirtildi.

Rusya, ağustos ayında, aşının yerelde kullanılması için izin verdi. Ancak sürecin hızıyla ilgili bazı endişeler bulunuyor. Bazı uzmanlar, erken denemelerin, aşının etkinliğini ve güvenliğini kanıtlamak için yetersiz olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump, Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri’nin olası bir aşının 2021’in ortalarından önce bulunma ihtimalinin düşük olduğunu belirtmesine rağmen, Amerikalıların ekim ayı gibi erken bir tarihte aşıya erişmesi gerektiğini söyledi.

DSÖ yönetimi ise 2021 ortasına kadar yaygın olarak kullanabilecek COVID-19 aşıları görmeyi beklemediğini ifade etti.