ÇOCUK İSTİSMARI VE GERÇEĞİMİZ
Oshan SABIRLI
12 Mayıs 2014 Pazartesi 15:46
Çocuklarına sahip çıkamayan bir ülke yönetiminin iktidarının sorgulanması gerek. Hele küçücük bir ülkede, ilk 5 ayda, kayıtlara geçen 9 çocuk istismarı olayı bulunuyorsa, ülkenin karanlık dönemi ortadadır. Kayıtlara geçmeyenleri tahmin etmeye çalıştığımda ise gerilmemek elde değil. Birçok istismar olayı, basına yansımasından korkulduğu için ört bas edilmeye çalışılıyor. Kimi olaylarda, aile bireyleri gerçekleşen durumu farkında bile değil. Kimi durumlarda ise maalesef tacizi gerçekleştiren, yakın aile bireyleri olduğu için elin kolun bağlandığı düşünülüyor. Polise intikal eden olaylarda ise, polisin sorgulaması, aldığı ifadeler ve ondan sonraki süreç daha da kötü bir hal alabiliyor. Psikolojik destek olayından yoksun çocukların, gelecekteki psikolojisi nasıl sağlıklı olabilir? Bu çocukların deşifre olması ile, yedikleri damga ile topluma karışması mümkün olabilir mi? Anneler gününü geride bıraktık. Toplumda kadın olmanın, anne olmanın önemi işte böyle anlarda daha çok ortaya çıkıyor. İyi anne olmak, çocuğu sahiplenmek, her türlü soruna korkusuzca göğüs germek değilse nedir? Üvey babaların, öz babaların, kardeşlerin taciz haberleri elimize ulaşıyor. Taciz haberleri bir yana çocuk yaşta, hem kız hem de erkeklerin fuhuş yaptığı ile ilgili ciddi iddiaların olduğu ülkede yaşıyoruz. Hani herkes namus bekçisi ya, dedikodu mekanizması içerisinde namus bekçiliği görevini üsleniyor birçoğumuz, hem de namussuzca. Ülkemizde maalesef çocuk istismarını, şiddet, taciz ve tecavüz şeklinde görüyoruz. Hatta insanın kanını donduran türden haberlere de tanık oluyoruz. Haberci olarak, bazen çok zorlandığımızı hissederiz. Biz, güzel haberler vermek adına yola koyulurken, insanın midesini bulandıran haberler, duyumlar alıyoruz. Özellikle çocuklara karşı yapılan istismar affedilir gibi değil. Duyan, gören hatta bilenler varken, yetkililere bildirmeyenle bir arada yaşıyoruz. Bu gibi olaylara tanıklık edenler, “yardım ve yataklık” etmiş olmuyor mu? Gerek öğretmen arkadaşlarımızdan, gerekse gazeteci olmamız nedeni ile farklı istismar haberleri ile muhatap oluyoruz. Her defasında “bu haberleri nasıl vermeli” sorusu akıllara geliyor. Mağduriyetler yaşanıyor, öyle yaralar açılıyor ki birilerinin yaşamlarında, tamir etmek mümkün gözükmüyor. **** Dün gece, gözüm yine Fenerbahçe TV’de idi. 19. Şampiyonluk için kupa törenini seyrediyorum. Fonda çalan şarkı “we are the champions”du. Bu kez Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda değildim ama kalbim bir kez daha sarı lacivertli takımım için attı. Tüm renktaşlarıma, tüm Fenerbahçe Cumhuriyeti vatandaşlarına bir kez daha tebrikler.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.