ÇOBANIN MİSAFİRİ
Mesut GÜNSEV
01 Haziran 2015 Pazartesi 09:11
Bu akşam İslam dininin kutsal kabul edilen gün ve gecelerinden biri olan “Berat Kandili”.Bu özel ve güzel gün için sayfamızın destekçilerinden kadim dost, Hatay, Mustafa Kemal Üniversitesi ,Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Abdurrahman Yiğit’ten güzel bir öykü gelmişti geçtiğimiz günlerde…Sevgili hocamıza Kıbrıs’ tan selam ,sevgi ve saygılarımızı gönderiyor, “Berat Kandili” nin islam alemine ve müminlere hayırlar getirmesini diliyorum…Bakalım ne olmuş Çobanın Misafiri” ne: “Köyün birinde oldukça şerli bir adam hanımıyla birlikte yaşarmış. Bütün köy halkı bu adamın şerrinden yaka silkip, şikâyet ederlermiş. Her türlü melâneti işleyen bu adamın hanımı da kendisinden şikâyetçiymiş ve kocasına; -”Bey, böyle giderse sen öldüğünde cenazeni kaldıracak kimseyi bulamayacaksın” diye hâlini kendisine göstermeye çalışırmış. Ancak adam bildiğinden şaşmaz ve şer işlemeye devam edermiş. Gün gelir, emr-i hak vâki olmuş; ecel bu adama da gelmiş. Hanımı bîçare vaziyette kocasının cesedine bakarak ne yapacağını düşünürken, cami imamından yardım istemek gelmiş aklına. Hemen camiye koşmuş. İmam efendiye olup biteni anlatıp kocasının cenazesini kaldırmak için kendisinden yardım istemiş. İmam hemen tepki göstererek; -”Olmaz kardeşim, ben bu adamın cenazesini yıkayıp namazını kıldırmaya kalksam, köy halkı beni topa tutar” diyerek kadının isteğini geri çevirmiş. Kadın bîçare durumda, her kimden yardım istediyse red cevabı almış. Hâl böyle olunca iş başa düşmüş ve kocasının cesedini bir çuvala koyup mezarlığın yolunu tutmuş. Tam mezarlığın önüne geldiğinde bakmış ki, köylüler mezarlığın kapısını tutmuş; yol vermiyorlar. Kadın sebebini sorunca; -”Biz bu adamın dirisinden çok çektik. Ölüsünden de burada yatan ölülerimizin sıkıntı çekmelerini istemiyoruz. Bu yüzden git, kocanı köy dışında bir yere göm!” diyerek mezarlığa sokmamışlar. Kadın iki gözü iki çeşme, ağlayarak sırtında kocasının cesedini koyduğu çuvalla dağın yolunu tutmuş. Maksadı, dağın eteğinde bir çukur kazıp, kocasını oraya gömebilmek… Yolda giderken bir çobana rastlamış. Çoban da kendisine doğru gelen kadını görünce “bana misafir geliyor” diye sevinmiş ve kadının yardımına koşmuş. Hemen kadının sırtından çuvalı indirip, kendi çıkınında bulunan nevalesinden kadına ikram etmiş. Sonra da kadının hikâyesini dinleyip; -”Üzülme kardeşim. Ben sana yardım ederim, şimdi onu gömerim. Sen hele otur, istirahat et. Gerisini bana bırak” diyerek bir çukur kazmış ve kadının kocasını oraya gömüvermiş. Kadın, çobana binbir hayır duası ederek evine dönmüş… O gece köyün imamı yattığında bir rüya görmüş. Rüyasında, bütün peygamberler Hz Muhammet (SAV) efendimizin peşinden gelerek o gün ölen o şerli adamın cenaze namazını kılmış ve dua etmişler. İmam dehşet içinde uykudan uyanmış ve bakmış ki, gördüğü bir rüya... Pek önem vermemiş. Yeniden yattığında tekrar aynı rüyayı görmüş. Bütün peygamberler cenaze namazındarlar… Yeniden uyanmış ve tekrar uyuduğunda yine aynı rüyalar… Sabaha kadar bu böyle sürüp gitmiş… Sabah kalktığında oldukça şaşkın durumdaymış. Gördüğü rüyalara bir anlam verememiş. Ölen adam bir eşkiya ve herkese zararı dokunan günahkâr bir kişi… Oysa gece defalarca gördüğü rüya, rahmanî bir rüyadır ve adamı tasdik etmektedir. İmam kendi kendine şöyle düşünmüş; -”Bu rüyalar rahmanî olduğuna göre, biz bir yeri atladık ve yanlış yaptık.” diyerek köyün meydanına gitmiş. Meydanda diğer köylülerle bir araya geldiğinde, her köylü buna benzer rüyalar gördüğünü öğrenmiş… Hepsi de şaşkın bir durumda... Aralarında görüşerek nerede yanlış yaptıklarını bulmak için adamın evine gidip, karısını sorguya çekmeye karar vermişler. -”Hanım! Bildiğimiz kadarıyla senin kocan şakî, günahkâr bir adamdı. Hepimize ‘el aman’ dedirtmişti. Ancak dün gece hepimiz böyle bir rüya gördük. Sen ne yaptın da, bütün peygamberler senin kocanın cenaze namazına geldiler? ” Kadın karşılık vermiş; -”Vallahi ben bir şey yapmadım. Yolda bir çobana rastladım; daha sonra o çoban kocamı gömdü. Olan biten budur” demiş. İmam bakmış ki, olup bitenle çoban ilgilidir; hemen dağa doğru yola çıkmışlar ve çobanı bulup olan biteni ona da anlatmışlar. Daha sonra da; -”Ey Allah’ın kulu! Sen ne yaptın da bu adam böyle oldu?” demişler. Çoban başlamış anlatmaya: -”Ben bu arazide bir garibim. Tarlada, bağda çalışanlar buradan gelip geçerler. Ben de onları görünce “İşte Allah bana misafir gönderdi” diyerek onlara koyunlardan sağdığım sütü ikram ederim. Buradan her kim geçse, onları Allah’ın misafiri kabul ederek ikramda bulunmaya çalışırım” diyerek hikâyenin devamını anlatmış. -”O gün kadıncağız kocasını getirdiği sırada, ben yine “Allah’tan misafir geldi” diyerek ağırladım ve kadının kocasını kazdığım çukura gömdüm. Toprağı örtüp, defin işlemini bitirdikten sonra Allah’a şöyle dua ettim: “Ya Rabbi! Bugüne kadar hep sen bana misafir gönderdin; ben ağırladım. Bugün de ben sana bir misafir gönderiyorum. Sen de onu şanına yakışır şekilde ağırla” diye dua ederek cenaze işini bitirdim.” Böylece işin aslı anlaşılmış…” Rahmetli anneannem Hacı Safiye hanım bana ilk dini bilgileri veren büyüğümdü..”Barat Kandil”ini “bu günde edilen dualarla günahlardan arınılır” diye anlatmıştı, aklımda kaldığı kadarı ile… Diyanet sitesinden ise şu notları çıkardım: Berat …borçtan,hastalıktan,suç ve cezadan beraat etme,kurtulma,günahlardan arınma,temize çıkma,ilahi af ve rahmete nail olma… Barat,kırılan kalpleri onarma,dargınlık duvarlarını yıkma,kin, nefret ve intikam duygularını da aşma günüdür… Yüce yaradanın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür. Berat; bizlere her türlü şer,kötülük,zulum haksızlık ve adaletsizlikten uzak kalmayı öğretir… İnanlara mutlu ve kutlu olsun….
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.