28 Mart 2024
  • Lefkoşa19°C
  • Mağusa18°C
  • Girne19°C
  • Güzelyurt19°C
  • İskele18°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara17°C

CİNAYET DURUŞMASI KARARA KALDI...

Yeni Boğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde Ahmet Aybak’ı öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay’ın davası karara kaldı...

Cinayet duruşması karara kaldı...

28 Haziran 2016 Salı 10:53

Yeni Boğaziçi bölgesinde 27 Aralık 2013 tarihinde  Crystal Rocks Otel ile Marinero Restoran arasında bulunan kumluk alanda önceden planlayarak içerisine “Metomil” türü zehir koyup hazırladıkları profiterol tatlısını öldürmek kastı ile Ahmet Aybak’a yedirdikleri ve ardından yine “Metomil” türü zehir içeren sıvıyı iğneli enjektör ile Ahmet Aybak’ın boğazına sokarak vücuduna boşaltıp öldürdükten sonra kazdıkları çukara gömdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay’ın duruşmasına dün de devam edildi. Dünkü oturumda İddia Makamı adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık İbrahim Maraşlı’nın avukatı Yunsal İlhan ve sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın avukatı Emre Kadri’nin hitaplarını yapmasının ardından üç buçuk aydır duruşması devam eden dava karar için 26 Ağustos tarihine ertelendi.

        Gamze PİR BAYKUR

Avukat Kadri: “Sanık Tuncay gömülmesine suç ortağı oldu, öldürülmesine değil...”

Sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın avukatı Emre Kadri, hitabında sanık Tuncay’ın, yasadışı bir amacı gerçekleştirmek için ne sanık İbrahim Maraşlı ile ne de herhangi biriyle anlaşmasının olmadığını savundu. Sanık Maraşlı’nın sanık Tuncay’a “3-4 leşim var. Bir eksik bir fazla ne farkeder” derken aslında sanık Tuncay’ı da tehdit ettiğini söyleyen Kadri, sanık Tuncay’ın korktuğu için ilk anda polise gidemediğini ileri sürdü. Kadri, ithamnamede “Tatlının içine metomil koyup zehirlediler” denildiğini ancak sanık Tuncay’ın tatlı içinde zehir olup olmadığını bilmediğini söyleyerek, tatlıda zehir varsaydı bile zehir konulurken sanık Tuncay’ın orada olmadığını savundu. İddia Makamının zehirli tatlıları kimin hazırladığı konusunda şahadet sunmadığını belirten Kadri, sanık Tuncay’ın tatlıya zehir koyduğu yönünde bir şahadet olmadığını vurguladı. Kadri, ayrıca ithamnamede “yemesi için verilip” ibaresinin kullanıldığını anımsatarak konu tatlıyı Aybak’a veren kişinin sanık Tuncay olmadığını, sanık Tuncay’ın da tatlı yediğini belirtti. Sanık Tuncay’ın olayda kullanıldığı iddia edilen enjektörleri ilk defa olay yerinde gördüğünü belirten Kadri, sanık Tuncay’ın maktül Ahmet Aybak’ın boğazına enjektör saplamadığını ve bu yönde de bir şahadetin bulunmadığını ifade etti. Kadri, sanık Tuncay’ın öldürme fiili ile ilgili hiç bir icrai hareketi olmadığını ileri sürerek, sanık Tuncay’ın sadece Aybak’ın gömülmesine suç ortaklığı yaptığını, öldürmeye suç ortaklığı yapmadığını savundu.

“Bugüne kadar gördüğüm en saf insandır...”

Sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın avukatı Emre Kadri, sanık Tuncay’ın, bugüne kadar gördüğü en saf, en iyi niyetli bir ilkokul öğretmeni olduğunu, dürüst bir kişi olduğunu, adam öldürecek karakterde olmadığını ve o taraklarda da bezi olmadığını savunarak “Böyle bir adamla adam öldürme planı yapılmaz” dedi. Sanık Tuncay’ın hiç bir zaman sanık İbrahim Maraşlı ile arasında adam öldürme planı yapmadığını vurgulayan Kadri, bunun en güzel beyanının ise sanık Tuncay’ın ifadesinde “Beni bu işe karıştırma” deyişi olduğunu savundu. Kadri, sanık Tuncay’ın bu suçu işlemek için hiç bir icrai hareketi olmadığını vurgulayarak, sanık Tuncay’ın beraat etmesi gerektiği kanaatinde olduğunu söyledi.

Avukat İlhan: “Sanık Tuncay’ın menfaati var...”

Sanık İbrahim Maraşlı’nın avukatı Yunsal İlhan hitabında, sanık Maraşlı’nın, sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın polise verdiği gönüllü ifadeler, kamera kayıtları, beyanlar, yeminsiz şahadeti ve çevre şahadeti ile suça bağlamaya çalıştıklarını ancak tüm bunların sanık Maraşlı’nın aleyhine alınacak türden olmadığı inancında olduğunu söyledi. Sanık Tuncay’ın olayın başından beri kendisini bu olaydan izole etmeye çalıştığını iddia eden İlhan, sanık Tuncay’ın menfaatinin olduğunu söyledi. Sanık Tuncay’ın rızası ile maktül Ahmet Aybak’ın, sanık Tuncay’ın Rıfat Şıksanal’a kaptırdığı paraları tahsil etmek için devreye girdiğini belirten İlhan, paraları kaptıran kişinin sanık Maraşlı olmadığı halde neden sanık Maraşlı’nın maktül Aybak’ı öldürmek istediğini sordu. İlhan, amacın olayı senarize edip tüm suçu sanık Maraşlı’nın üzerine yıkmak olduğunu savunarak, bu tahkikatta, ölen adamın hiç bir polisin umurunda olmadığını ve kendisinin polise her zaman sanık Tuncay’ın gizlediği üçüncü bir kişinin olduğuna dair iddia koyarak araştırılmasını istediğini belirtip bu iddianın araştırılmadığını ve herkesin sanık Maraşlı’yı vicdanlarında mahkum ettiğini söyledi.

Savcı İdeniz: “Çevre şahadeti maktül Aybak’ın sanık İbrahim Maraşlı ile Mustafa İlhan Tuncay tarafından taammüden öldürüldüğünü ortaya koyduğunu”

Avukatların hitaplarının bitmesinin ardından kendi hitaplarına geçen Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanıkların, maktül Ahmet Aybak’ı taammüden öldürdüklerine dair hiç şüphesi olmadığı yönünde iddiasının olduğunu belirtti. Bu davada çevre şahadetinin çok önem taşıdığını belirten İldeniz, çevre şahadetinin sanıkların niyetini ve maktül Aybak’ın sanık İbrahim Maraşlı ile Mustafa İlhan Tuncay tarafından taammüden öldürüldüğünü ortaya koyduğunu savundu. Sanıklara, maktül Aybak’ın cebinde bulunan cep telefonunun görüşme kayıtlarından ulaştıklarını ifade eden İldeniz, bu meselede telefon kayıtları ve görüşme dökümlerinin çok büyük bir önem arz ettiğini vurguladı. İdeniz, alınan telefon dökümlerinde yapılan incelemelerde maktül Aybak’ı en son arayan numaranın sanık İbrahim Maraşlı’ya ait olduğunun tespit edildiğini belirterek, Siber Suçlarla Mücadele Merkezinden gelen raporun da çok önemli olduğunu çünkü bu raporlarda maktül Aybak ile bir çok kez görüşme yapan numaranın sanık Mustafa İlhan Tuncay adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini söyledi.

“Sanık Maraşlı’nın söylediği yalanları ortaya çıkardık...”

İddia Makamı adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık İbrahim Maraşlı’nın kaçmak üzereyken yakalandığını anımsattı. Sanık Maraşlı’nın bu meselede klonlanmış cep telefonu kullandığını, kullandığı sim kartlarının manyetik alanları kırarak çöpe attığını, arabasında bulunan emareleri ise kabul etmediğini belirten İldeniz, sanık Maraşlı’nın kabul etmediği emarelerin bu davada çok önemli deliller olduğunu söyledi. Sanık Maraşlı’nın CJ 212 plakalı aracı hakkında maktülü taşıdığı için yalan söylediğini belirten İldeniz, sanık Maraşlı’nın evini, ailesini, karısını ve çocuğunu gizlediğini, çünkü evinde çok önemli deliller bulunduğunu söyledi. İldeniz, sanık Maraşlı’nın maktül Aybak ile olaydan 3-4 ay önce görüştüğünü söylediğini ancak polisin yaptığı tahkikatta sanık Maraşlı’nın olay tarihi olan 27 Aralık 2013 tarihinde maktül Aybak’ı telefonla aradığının ortaya çıktığını belirtti. Sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın olay tarihinde olay yerinde olduğunu kabul ettiğini belirten İdeniz, telefon dökümlerine ve baz istasyonu dökümlerine göre sanık Maraşlı’nın da olay tarihinde olay yerinde olduğunun açık olduğunu ve bunun başka bir açıklamasının olmadığını söyledi.

“Yüzük, maktülden geriye kalan en önemli cinayet delilidir...”

Sanık İbrahim Maraşlı’nın evinde yapılan aramada evin önündeki çöpte bulunan “Adanalı 01” yazılı yüzüğün maktül Ahmet Aybak’a ait olduğunu savunan Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, bunun ihtilafsız ve şüphe kaldırmayan bir gerçek olduğunu söyledi. Sanık Maraşlı’nın yeminsiz şahadetinde konu yüzüğün kendisine ait olduğu yönünde iddiada bulunmadığını belirten İldeniz, “Adanalı 01” yazılı yüzüğün maktül Aybak’tan geriye kalan en önemli cinayet delili olduğunu savundu. Sanık Tuncay’ın tutuklandığını öğrenen sanık Maraşlı’nın sıranın kendisine geleceğini bildiği için İngiltereye gitmek için bilet aldığını ve notere giderek tüm mal varlığını babasına devrettiğini anımsatan İdeniz, “Allah’tan sanık Tuncay, sanık Maraşlı’nın adını verdi de sanık Maraşlı İngiltere semalarında uçmaya başlamadan önce yakalandı” dedi.

“Sanık Tuncay, suç ortağıdır...”

Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık Mustafa İlhan Tuncay’ın ifadesinde “İbrahim hangi tatlıda zehir olduğunu bilirdi, zehirli tatlıyı o hazırladı” dediğini belirterek, sanık Tuncay’ın vermiş olduğu gönüllü ifade kendisini suça bağladığını söyledi. İldeniz, sanık Tuncay’ın tatlıyı almasından sonra taammüdün içine girerek suç ortağı olduğunu belirterek, kendisini mahkumiyete götüren her yolda suçu sanık Maraşlı’ya attığını, öldürmede icrai faaliyetinin olmadığını ancak tatlıda zehir olduğunu bildiğini savundu. Hitabını bitiren İldeniz, sanık Maraşlı ile sanık Tuncay’ın aleyhlerine getirilen her iki davadan da mahkum edilmesini talep etti.

Karar 26 Ağustos tarihinde...

Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi, müebbet hapis istemi ile yargılanan sanık İbrahim Maraşlı ve Mustafa İlhan Tuncay hakkındaki kararı açıklamak üzere davayı 26 Ağustos tarihine erteledi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA