Galaya gösterilen ilgiden memnun kalan Kızılyürek, Panikos Hrisantou  ile yüzleşme sinemasına kazandırdıkları  bu yeni filmle Kıbrıslı Rumları ve Kıbrıslı Türkleri empati yapmaya davet ettiklerinin altını çizerek sözlerine “Genellikle kendi başlarına gelen kötülükleri hatırlayan ama ötekinin yaşadıklarını görmezden gelen etnik gruplar, Duvarımız belgeselinde olduğu gibi bu filmde de çift gösteren bu aynaya bakmak zorunda kalacak, başlarına gelen kötülükler kadar kendi yaptıkları kötülükleri de göreceklerdir” dedi.

Halkların yüzleşme konusunda yol katettiğini de vurgulayan Kızılyürek, “Yüzleşme çalışmalarını artırmamız gerektiğinin altını çizdi.

Yıllardır ‘katliamları unutma’ diyen rejimlerin ötekileştirme politikalarına ‘yüzleşme sinemaları’ ile farklı bir bakış açısı getiren Kızılyürek ve Hrisantou  bu belgeselde  yakın Kıbrıs tarihinde yaşanmış şiddet olayları ve bu olayların kurbanlarını konu alıyor. 1974 yılında Balıkesir katliamından yaralı olarak sağ kurtulan Yorgos Liasis ve Muratağa Sandallar ve Atlılar katliamlarında ailesinden birçok insanı kaybeden Hüseyin Akansoy filmde yer alıyorlar.

Özellikle Yorgos Liasis’in ailesinin katliam yeri olan Balıkesir köyünde bizzat bulunması ve yaşadığı acı olayları kameraya anlatması belgesele ayrı bir değer katıyor.

13 Ocak gecesi Pallas Tiyatro, etnik köken farketmeksizin, yan yana oturan, ortak geçmişleri ile yüzleşip, film boyunca döktükleri ortak gözyaşlarının birbirlerine sarılmalarına neden olan birçok katılımcıya ev sahipliği yaptı.

Türkçe ve Yunanca alt yazılarla, iki dilli hazırlanan belgesel, adanın farklı yerlerinde gösterildikten sonra Haziran ayında Avrupa Parlamentosu’nda sahnelenecek.