“BUZLUKÇU CUMHURBAŞKANI, KEBAPÇI MÜZAKERECİ”
Oshan SABIRLI
05 Ocak 2016 Salı 09:52
Biz ne zaman bu kadar kötü olduk? Aslında biz toplum olarak hep kötüydük galiba. Kıskanç, çıkarcı, dedikoducu ve önyargılı… Uzun zamandır düşündüğüm bu yazıyı bugün yazmak nasip oldu. Kıskançlıklarımızın esiri olduğumuzda, taktir etmek yerine yermek daha kolayımıza geliyor. Hep de öyle oldu. Türk Dil Kurumu “marjinal” kelimesini “aykırı” şeklinde tanımlıyor. Bu tanımlama ile birlikte aslında kelimenin sokaktaki anlamı ile görünürdeki sözlük anlamı eş güdüm gösteriyor. Oysa kelimenin özü itibarı ile toplum dışında kalıp, toplumun kabul ettiğini reddetmek şeklinde veya toplum tarafından reddedilmek şeklinde tanımlıyoruz bu kavramı. Marjinalleştirmek, önemli bir propaganda aleti olarak da karşımızda duruyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de benzer yaklaşımlar vardı ve maalesef hep olacak. İşin daha da kötü yanı, eğer bunu emek üzerinden, cahilce yapıyorsak bu daha da acı verici oluyor. Ülkemizde marjinalleştirmek, ötekileştirmek anlamında Mehmet Ali Talat’ı yıllar yılı “buzlukçu” olarak tanımlandı. Dedikodu malzemesi ne acıdır ki yine emek üzerinden yapılmaya çalışıldı. Birçok kişi onun Türkiye’nin en iyi, hatta en zor okullarından Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden mezun olduğunu, ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümünü bitirdiğini bilmedi veya ilgilenmedi. Talat, üniversiteden sonra döndüğü Kıbrıs'ta mühendis olarak iş bulamayınca beyaz eşya satan bir arkadaşıyla çalışmaya başladı ve buzdolabı tamirciliği yaptı. Talat hiçbir zaman bunu gizlemedi ve röportajlarında da belirtmekten geri durmadı. O, Kıbrıs Türk Siyasetine adını kalın harflerle yazdırmayı başardı. Sağ egemen bir topluma, Denktaş ve Eroğlu iktidarlarına inat, Eğitim ve Kültür Bakanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Başbakan hatta Cumhurbaşkanı oldu. Zaman zaman Talat için buzlukçu tabirini duymaya devam ediyorum. Aradan yıllar geçti ve bu kez bir kebapçı Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü oldu. Üstelik kimse onun eğitimine, kültürüne, uzmanlığına bakmadan tıpkı Mehmet Ali Talat için söylendiği gibi emek üzerinden marjinalleştirme çalışmaları başladı. Şu sıralar yeniden medyada “kebapçı” tartışmaları yapılıyor. Konu evlere bile girmiş durumda. Barış Burcu için Türkiye’den bir vekil “dönerci” tabirini de söylendi, o espri ile karışık “ben hiç dönercilik yapmadım” ifadesini de kullandı bildik şakacılığı içinde. Geçmişi ile bir sorunu olmadı hiç. Ancak yaptığımız sohbetlerde, kebapçı tabirine yüklenilen anlamdan dolayı içten içe kırıldığını, haksızlık yapıldığına inandığını da hep hissettim. Tıpkı Talat’ta olduğu gibi Burcu’nun eğitimini de o “kebapçı” diyenlerin bilmediğini görüyorum. Gerçi onlar için Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde darbe nedeni ile okulu yarıda bıraktığı, yıllar sonra Üniversiteden hatta Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden birincilikle mezun olduğu, yine ayni dalda yüksek lisans eğitimi alıp, “1960 Garanti Antlaşmaları” üzerine yüksek lisan tezi yazdığı önemli değildir. Şimdi Burcu ile ilgili konuşmalarda, kebap tartışmalarının bizleri ileriye götürmez götüremez. Sırada kim var? Kim olacak? Diye düşünüyorum. Sıcak gündemin tam merkezinde, ne zaman büyüyeceğiz dersiniz?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.