BU HİDDET KİME?
Taner ULUTAŞ
17 Kasım 2014 Pazartesi 15:20
Büyük Av büyük bir hengame ile iki hafta önce başladı. Başladığı ilk gün bir avcı vurularak yaralandı. Ertesi gün herhalde daha büyük olaylar bekleniyordu ki, gazetelerde ilk gün hafif atlatıldı cümleleri ile başlayan haberler gördük. Avın ikinci haftasında sahibi tarafından vurulan bir köpek ile zehirlenerek öldürülen 8 köpek daha Av literatürüne altın harelerle yazıldı. Köpeklerin öldürüldüğü haberi Sosyal Medya’da ve yazılı basında yer bulurken öldürülen bir eşeğin haberi hiç yer almadı. Avın başlaması ile Sosyal Medya’da keklik ve tavşanlarla poz veren avcı görüntülerine sık sık rastlanırken yürüyen her canlı onlarca avcının gazabından kurtulmak için sıçan deliğine bin altın ödedi. Gurguda, Alizavra ve gurguncellocuklar bile buldukları her deliğe kapağı atarak canlarını kurtarmaya çalışırken bizim büyük avcılar ovadaki canlıların kökünü kurutmak için sanki gizli bir anlaşma yaptı görüntüsü verdi. Tavşan, keklik avını anlayış ile karşılayabiliriz. Bunun adı büyük av tamam da bu büyük avın içerisine köpek ve eşekler ne zaman dahil edildi dersiniz? Mavro yerimo kalsın böyle av da avcılık da diyesim geliyor. Cafer bin Muhammed, bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir der. Peki bu avcıların bu hiddeti kimedir ki, ovada ne gurguda, ne serçe nede alizavraya varıncaya kadar temizlik operasyonu güdüyorlar. Bir bilen varsa lütfen bana da izah etsin.
Bu ayrımcılık değil de nedir?
KKTC’nin kuruluşu nedeniyle düzenlenen kutlama törenlerini izlerken TC ile KKTC’nin önde gelen yöneticilerinin konuşmaları dikkatimi çekti. TC Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, YDÜ hayvan tedavi hastanesinin açılış konuşmasında böylesi mümtaz ve saygın bir yerin kurdelesini kesmek bahtiyarlığından söz etti. Ancak Sayın Arınç ‘Oluğu’ bir yere bağlarsan ve suyu oralara boca edersenorasının yeşerdiğini diğer yerlerin de kurak kaldığını herhalde söylemeyi unuttu. Birde Kıbrıslı Türklere gereken yardımı yapmaya devam edeceğiz. Yatırımlar devam ederken dertlerine de derman olacağız dedi. Dedi ama yapılan yatırımlar sonrasında mantar gibi yükselen otellerin bir tek Kıbrıslı Türk’ü bile çalıştırmadığından, yiyecek ve içeceklerini de Türkiye’den getirmeyi tercih ettiklerinden söz etmedi. Burada kazanılan paraların Türkiye’ye aktarıldığından ise hiç bahsetmedi. Baba mirası yanan mum gibidir diyenler Kıbrıslı Türklerin ışığının ‘Golorambicik’ kadar aydınlattığını görürken, Anadan gelen yardımlar ile YDÜ Hastanesinin projektör ile aydınlatıldığını ve orada ‘GÜLEN’ yüzlerin aksine halkın suratının limoni olduğunu da maalesef göremedi. Türkiye’den gelen ‘Gumbarolar’ YDÜ Hastanesinde ‘Beleş’ bakınırken, Anamız nedense ‘Gardaş’ dediği ‘Yavru’ diye nitelendirdiklerini es geçti. YDÜ hastanesi Türkiye’den gelenlere bakmak için ‘Seki’ olarak kullanılırken hep neden bu oluk yüzlerce Türkiye Vatandaşına hizmet veren DEVLET HASTANESİ için kullanılmadı diye hep düşündüm. Birinin yüzü hep ‘GÜLEN’ olarak kalırken diğerinin yüzü hep ‘ASIK’ olmaya mecbur bırakıldı. Ne diyeyim? Çok bilinmeyenli bir denklem değilki çözülmesin. Anlayana sivri sinek saz sanırım.
Sahibine Mesajlar
Sayın Derviş Eroğlu KKTC’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle 7’den 70’e herkese yapmış olduğunuz açıklamada, halkı kast ederek güç sizdedir. Ancak nereye varacağımız sizin mücadeleniz ve kararlılığınız belirleyecek. Özgürlüğümüz, egemenliğimiz ve vatanımız devletimiz sizlerin katkılarıyla gelişecek ve yücelecektir dediniz. 3 bin TL’lerin bileşik faiz ile 100 bin TL olması sonrasında güç bence bankalardadır. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan Mazbata nedeniyle üç kuruşluk ticari borcu nedeniyle hapis edilen vatandaşın özgürlüğü ‘Ceberrut ‘ hükümetlerin elinde. Ekonomik ve askerlik nedeniyle ülkeden kaçan gençlerin vatanı da artık KKTC değil, Londra, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerdir. Ah Sayın Cumhurbaşkanım, güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. Ve kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi sıkıntı vermez. Bilmem anlatabildim mi? ** Sayın Özkan Yorgancıoğlu, DP-UG’den 4 milletvekili istifa etti. 4 Milletvekili de hazır kıta istifa etmek için bekliyormuş. Önce 4 kişi daha istifa ederse hükümet ‘Tumba’ olacak. O zaman evli evine köylü köyüne mi dönecek? DP’den istifa edeceği söylenen 4 kişinin İstifa etmediklerini düşünün. Peki, o zaman DP-UG’nin 7’ye düşen Milletvekilliği sayısı sonrasında DP-UG’den kaç bakanlığı geri alacaksınız? Malum sizinkilerden bazıları ‘Bakan’ olmak için hazır kıta bekliyor da. *** Sayın Hüseyin Özgürgün, UBP’nin başına geçtikten sonra siyasette şans ibresi senden yana dönmeye başladı. Hükümetin tomofili teklemeye başlarken lastikleri de ekris etti. Vallahi şans yönünden o kadar ballısın ki yampuri yampuri giden hükümet tomofili yakında ‘Tumba’ olursa hiç şaşırma. DP- UG’den istifa eden 4 Milletvekili partinizin çekim gücü yükseldiğinden geri dönmek için çareler aramaya başladı. Ancak dönerlerse seninkilerden tepki de görebilirler. Yani aşağısı sakal yukarısı bıyık. Ama boş ver. Bu günlerin keyfini çıkartmaya bak. Ne dersin? *** Sayın Mehmet Harmancı, Sanayi Bölgesinin çöp sorununun bitmesi için aylık 35 bin TL’lik bir bütçeye gereksinim olduğunu söylediniz. 3 tane çekirgem var bunlar buraları temizlemeye yetmiyor. Destek olunması gerek bu nedenle pamuk eller cebe dediniz. Dediniz güzel de Sanayi Odası ve Sanayi Dairesi bölgedeki iş yerlerine çağrıda bulunmak suretiyle her iş yerinden ayda 50 TL toplanmasına neden destek olmuyor dersin? Yoksa armut düş ağzıma düş mü diyorlar? Sayın Harmancı boş ver birliğin kederi, ayrılığın sefasından daha hayırlıdır. Her gecenin bir de gündüzü vardır. Siz bu azim ile aydınlığa çıkarsınız. *** Sayın Derviş Dizliklioğlu bu hükümet siz Muhtarlara 3 kuruş para veriyor ama bunu da burnunuzdan fitil fitil getirerek yapıyor. Sizi yalana, sahtekarlığa ve üç kağıtçılığa özendirerek bu maaş ödemelerini yapıyor. Fatura alın getirin diyen bu hükümet bile bile sizi sahtekarlığa kendisini de sahtekarlığın ortaklığına itmiyor. Özü doğru olanın sözü de doğru olur. Bu yönden siz Muhtarlara itimat tamdır. Ama doğru söyleme sabıkalı hükümete itimat tammıdır inan onu bilmiyorum. Muhtarım hükümetin sizin ile olan aşkının hemen ardından bir başkasıyla başlattığı şeyin adı, İlişki değil çelişkidir. *** Sayın Tekin Söylemez, Polis Subaylığı dururken kalktın istifa ederek Avukat olacağım dedin. Kimin tavuğuna kış dedin. Veya nasırına basarak bağırttın? Bak adam veya adamların o kadar canı yanmış ki, hınçlarını eşeğini dövemeyen semerini döver misali senden değil, senin ofisten çıkarttılar. Tekin gardaş Adalet mülkün temelidir. Mülk ise adaletsizliğin. Bu mülk sahipleri de adaletin değil de ofisini yakarak adaletsizliğin daniskasını sergilemiş oldular. Haa birde Adalet abla geçen hafta hakkın rahmetine kavuştu. Adil amca halen yoğun bakımda gün sayıyor. Haberin olsun.
GÜNÜN FOTOĞRAFI [review]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.