BU DÜNYA BİZE YAKIŞMIYOR…
Kıvanç BUHARA
01 Ekim 2015 Perşembe 12:10
Geçen gün, batıdan esen ılık rüzgarın etkisiyle, avludaki yatak sandalyesinde uyuyakaldım! Okumakta olduğum kitap yere düştü! Nedense, çok önceden okuduğum Dostoyevski’nin “ Beyaz Geceler” romanını tekrar okumak ihtiyacını hissettim! SankPeterburg’ta (Leningrad) bulunduğum sırada tanık olduğum beyaz gecelerin anılarını yaşarken uyumuşum! Böyle bir rüyadan hiç uyanmamak istercesine kapanan gözlerimi açtığım zaman, çiseleyen yağmurda bayağı ıslandığımı fark ettim! Kitabın sayfaları da iyice ıslanmıştı… O sırada yoldan geçen kadim bir dost seslendi; “ – Kahve yapmayı becerirsen, geleyim!” dedi. Şimdi, gelme desem gücenebilir. Kırmaktan ve kırılmaktansa… “ – Gel, istediğin kahve olsun!” diyerek davet ettim… Kahve yapmayı pek becermesem de, uzun yıllar kahvecelik yapan bir arkadaşım,” kahveyi önce soğuk suda karıştıracaksın, sonra hafif ateşte köpürünceye kadar kaynatacaksın. En iyi kahve sıcak kumda pişirilen kahvedir” demişti… Neyse, kahveyi pişirip önüne koydum… Derken sohbet başladı! Eskisi, yenisi derken; savaşlar, terör, Mekke’de ezilerek can veren Müslümanlar, yol kazalarında ölenler, hastalıklar, hastaneler derken… “ – Bu dünya bize yakışmıyor…!” dedi. “ – Neden?” dedim. “ – Yapacağımız en hayırlı iş nedir, biliyor musun?” “- Nedir?” “ -Tüm insanları Okyanus ortasına toplayıp, hepsini denize atacaksın ki, denizde boğulan o bebeler belki bizi affeder…!” Yüzüne baktım, çok ciddiydi söylediklerinde… “ – Peki, sen ve ben de o boğulması gereken insanlar arasında olacak mıyız?” “ – En önde ben atlayacağım Okyanusun azgın dalgalarına.. Sonra arkamdan sen atlayınca, diğerleri de sırayla…” Saf ve aptal kardeşim benim… İnsan; ne kadar bilgili, görgülü, eğitimli, uygar olursa olsun, o iflah olmaz bencillik var ya… “ - Kimse başkası için kendini feda etmez, böylesi gaddar bir dünyada yaşıyoruz!” deyince… “ – Öyleyse niye bağrışıp ağlaşıyoruz, yapmacık mı bütün bu feryatlar…” Kadim dostum öfkelendi, tedirgin oldu… Evet; hep rol, göstermelik, namı-diğer şov! “ – Hatırlıyor musun, nasıl gözyaşı dökmüştü Recep Tayyip Bey, on sekiz yaşına gelmeden junta tarafından idam edilen Erdal Eren isimli gencin ölüm yıldönümünde…” “ - O gözyaşları sence içten miydi? Yoksa sol oyları devşirmek için miydi?” *** Kalktı, giderken; “ – Bu kahve çok acı geldi. Güzel şeyler konuşabilseydik keşke…” Bu dünya bize yakışmıyor…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.