BU BİR AKLAMA YAZISI DEĞİLDİR (1)
Özal Ziya
23 Ocak 2019 Çarşamba 08:30
4’lü koalisyon hükümeti bir yılını dolduruyor… Hükümet 3-5 gün sonra 1 yıllık performansını halka açıklayacak…
Kuvvetle muhtemeldir ki hep güzel şeyleri söyleyecekler…
Peki ama son günlerde gazetelerde yayınlanan kamuoyu yoklamalarına ne diyeceğiz?
Neden halkın morali bozuk? Neden siyasetçiye güven azaldı?
Neden, neden, neden???
4’lü koalisyon partileri çok dikkatli olmalı… Onların her hatası bu topluma çok pahalıya malolmaktadır…
Unutmayınız ki halkın umut bağladığı kişi ve kurumlara olan güven sarsılırsa bunun halka maliyeti yüksek olur.
Ben 4’lü koalisyonun bir yıllık durumunu 2 başlık altında özetleyebildim...
Birincisi; “2018 bu hükümet için şanssızlıklarla dolu bir yıl oldu…”
İkincisi; “Bu hükümet zamanı ve olanakları iyi değerlendiremedi, önemli fırsatları heba etti…
Bu günkü yazımda 1. başlıkta belirttiğim konulara yani hükümetin şanssızlıklarına değineceğim …
HÜKÜMET KURULDU
4’lü koalisyon hükümeti 2 Şubat’ta kuruldu…
BÜTÇE YOK
Gözlerini geçmiş hükümetten kalan Bütçe sorunu ile dünyaya açtı… 21 Mart'a kadar bütçeyi hazırlamak ve yasalaştırmak için zaman harcadı…
YEREL SEÇİMLER
Bütçe çalışmaları biter bitmez de yerel seçim gündemi ile karşı karşıya kaldı… Daha hükümet çalışmalarına başlayamadan 15 Mayıs'ta seçim yasakları yürürlüğe girdi, 24 Haziran'da da yerel seçimler yapıldı…
DÖVİZ KRİZİ
4’lü koalisyon hükümeti yerel seçimlerle uğraşırken hiç hesapta olmayan bir başka krizi de kucağında buldu… Türkiye tarihinin en buyukdoviz krizlerinden birisi tam da bu dönemde patlak verdi…
Türk Lirası'nın büyük oranda değer kaybetmesinden dolayı Haziran ayından başlayarak etkisini giderek artıran döviz krizi 2 ay boyunca 4’lü koalisyon hükümetine parasal ve ekonomik açıdan ağır darbe vurdu…
Döviz krizinin etkileri halen sürüyor…
SEL FELAKETİ
4’lü koalisyonun şanssızlığı bununla da bitmedi… Döviz krizinin yaraları henüz sarılmadan bu kez KKTC tarihinin en büyük sel felaketlerinden biri yaşandı… Bir yandan yoğun yağış diğer yandan doğaya ve altyapıya yapılan tahribat nedeniyle dereler doldu, taştı, seller ortalığı götürdü... Yollar köprüler, evler yıkıldı, hayvanlar telef oldu… Milyonlarca liralık zarar meydana geldi... Yaklaşık 25 yerleşim noktası bu selden zarar gördü…
Ve en acısı 4 gencecik insan bu sel felaketinde yitip gitti…
Sel felaketinin etkisi de korkusu da halen sürüyor…
TÜRKİYE BİR YIL BOYUNCA HİÇ PARA VERMEDİ
4’lü koalisyon bir yıllık süre içinde karşılaştığı bu vartaları Türkiye'den tek kuruş yardım almadan atlatmıştır. Hükümet üyelerinin yaptıkları açıklamalara göre, Türkiye ne geçen yıldan kalan taahhütlerini yerine getirmiştir, ne Döviz krizinden kaynaklanan açıkların kapanmasina katkıda bulunmuştur, ne de sel felaketinin yaralarının sarılmasına katkıda bulunmuştur...
Kısacası 4’lü koalisyon, asıl ihtiyaç duyduğu anda Türkiye'yi yanında görememiştir...
Bir yıllık süre içinde Türkiye'nin tek katkısı içinde bulunduğumuz Ocak ayında gerçekleşmiştir…
4’lü koalisyonun 1 yıllık şanssız hayat hikâyesini böyle özetleyebildim…
Bütçe,
Yerel Seçimler,
Döviz Krizi,
Sel Felaketi ve
Türkiye'nin para vermemesi…
Bunlar hükümetin hem zamanını çaldı, hem de enerjisini ve parasal kaynaklarını tüketti…
***
Bunlar tamam da bu hükümet geriye kalan zamanı, elindeki olanakları ve önüne çıkan fırsatları iyi değerlendirebildi mi?
Para gerektiren konuları bir tarafa bırakın, para gerektirmeyen işleri çözümleyebildi mi?
Bir yıl içinde yüzde 30 Hayat Pahalılığı ödendi. Bu milyonlarca lira demektir… Bu kadar para harcanırken çalışanların maaş skalasında ya da toplumun gelir skalasında düzelme oldu mu?
Yolsuzlukla mücadelede beklenen seviyeye gelebildik mi? Yolsuzluk dosyaları neden hala sonuçlandırılamadı?
Geçmişte UBP'nin yaptığı yasa dışı işlerin akıbeti ya da yasa dışı olarak dağıtılan binlerce dönüm arazinin durumu ne?
Gençlerin iş, aş, konut, kredi ihtiyaçlarını karşılamak için atılan adımlar ne durumdadır? Sosyal konut projeleri ne durumda?
Yüksek Mahkeme Başkanı giriş çıkışlarda denetim olmadığı konusunda uyarıda bulunuyor. Vatandaş da aynı düşüncede. İçişleri bakanı ise farklı düşünüyor. Neden?
Huzur ve güven konusunda beklenen adımlar atılabildi mi?
Suç oranlarında patlama, trafikte ölümler devam ediyor. Cinayet, tecavüz, dolandırıcılık aldı başını gidiyor. Önlemler ne durumda?
Adalet duygusu yara alıyor.. Ne polis ne savcılık işlerini zamanında yapmıyor veya yapamıyor. Hapishane dolu diye suçlular toplumun içine salınıyor… Bununla ilgili tedbirler var mi?
Daha bir çok temel konuda bu soruları çoğaltabiliriz...
Ama en önemlisi halkın umutları… Acaba hükümet son günlerde yayınlanan anket sonuçlarının ne anlama geldiğinin farkında mı?
Ya da umutları tüketip UBP'nin yeniden hükümete gelmesi halinde bu toplumun başına neler geleceğini düşünebiliyor mu?
Bu konulardaki görüşlerimi de fırsat buldukça yazacağım...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs