27 Kasım 2024
  • Lefkoşa11°C
  • Mağusa14°C
  • Girne15°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara2°C

BİZİ TSUNAMİ PAKLAR

Oshan SABIRLI

19 Şubat 2015 Perşembe 08:10

Arabesk ruhumuz hep bir ajitasyon istiyor. Kendi fantezi dünyamızda yuvarlanıp gidiyoruz işte. Biz şikayet etmeyi, söylenmeyi seven bir toplumuz. Hal böyle olunca güzel olanı da göremiyoruz. Sizi bilmem ama ben de çoğu zaman güzellikleri fark edemiyorum. Oysa anarşist ruhumuz kabardığında, kırmak dökmek, sistemsizliği lanetlemek ve kendi sistemimizi kurmak özlemini yaşıyoruz. Anarşizm, antik Yunanca'da an "-sız, olumsuzluk eki" ve archos "yönetici" sözcüklerinden türetilmiş. Yöneticisiz anlamına geliyor anarşizm. Kısaca toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmekten öte bir şey değil. Kuşkusuz anarşizm kaosu beraberinde getirirken, anarşizm talep etme yüzü bulmuyorum kendimde. Oysa sistem mi var ülkemde. Yöneticiler olmasına karşın adeta anarşizm düzeni yok mu bu coğrafyada? Cinayet, sirkat, uyuşturucu, mazbata, mahkeme, kaza, soygun, boşanma, taciz, yalan ve siyaset kelimeleri hayatımızın günlük yaşamdaki öğeleri değil mi? Binlerce genç işsizken, göç eden arkadaşlarım varken, işsiz, zeki ve donanımlı üniversiteliler, diplomaları ile “tembel” veya “iş beğenmiyorlar” diye yorumlanırken, yine bu gençler Kıbrıs’ın güneyinde amelelik yapabilirken, bir yerlerde ciddi hatalar var. Devlete kapağı atan birçok çalışanın, vasıfsız ve beceriksiz işçi olması, seçim dönemlerinde siyasilere bireysel çıkarlar uğruna bayrak sallanması, iş taleplerinde kapıların aşındırılması, meclis oturumunun olduğu günlerde, koridorların vatandaşlar tarafından dolup taşması normal mi dersiniz? Bahsettiğim gibi bir anarşi ruh hali yok mu ülkemde? Geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir milletvekili dostum ile buluştum. Üstelik hükümet partisinde olması nedeni ile vatandaşların haklı taleplerinden bahsetti. Fırsatını buldukça, iş vermeye/bulmaya çalıştıklarını, devlette olmasa bile özel sektörde, rica minnet aracı olduklarını anlatıyordu. Siyasetin yalan söylemek, günü geçiştirmek olduğunu geçen zamanda çok daha net şekilde anladığını da ifade etti sohbetimizde. İç hesaplaşmasında, kemikleşen bir sistem/sistemsizlik olduğunu, halk taleplerine zaman zaman çözüm bulmaya çalıştıklarını, ancak günün sonunda bakan olmadıkça, birçok işi çözmekte zorlandıklarını, “patililerin” taleplerinin her zaman çözülemediğini ve bundan dolayı da yine kendilerinden hep şikayet edildiğini kaydediyordu. “E nasıl düzeleceğiz?” diye sorduğumda, “bizi Tsunami paklar” dedi. “Kıbrıs adası 3 kez batıp çıkmış, 4’üncüsü olmadan temizlenemeyiz” diye de ekledi. Düşündükçe hak vermemek elde değil. Özel sektördeyseniz “İşsizsiniz” diye bakılan bir ülkede yaşıyoruz. Ganimet kültürünün, göçmen kültürünün, hatta savaş kültürünün sunduğu kötü miras bu ülkede devletin tek gelir kaynağı olduğu gerçeğini kanıksatmış büyüklerimize. Akadan gelen nesil haklı olarak kamuyu tercih etmek zorunda kalmış veya buna şartlandırılmış.  Büyükler mammayı yemiş, bir şekilde yolunu bulmuş geçen zamanda. Tüm bunlar yaşanırken, bu milletvekili dostumuz galiba haklı. Siyasetçinin bile kendisine inanmadığı bir sistemde bizi Tsunami paklar.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.