25 Ekim 2024
  • Lefkoşa21°C
  • Mağusa24°C
  • Girne24°C
  • Güzelyurt20°C
  • İskele24°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara9°C

BİZ YİNE SUSARIZ…

Ayşegül Garabli

03 Eylül 2015 Perşembe 10:20

Dün yine sahile, cesetler vurdu. Bu sefer de bodrum kıyılarına vuran cesetler, ne balinaydı ne de pet şişe. O yüzden de ses veren olmadı. Hayvan severler de, çevreciler de, tıpkı birçoğumuz gibi sessiz kaldılar. Oysa karaya vuran, insandı. Savaştan kaçarak, yaşama umudu arayan insanlar. Ölümden kaçarken, ölüme yakalanan insanlar. Hatta kendi hayatlarından çok, yavrularının hayatlarını kurtarmak istemiş olmalılar ki, karaya vuran cesetlerin çoğu çocuk. Ülkelerinde, yaşama umutları ellerinden alınmış çocuklar ve çocukları yaşasın diye tehlikeyi göze alan, umut dolu analar.. İnsan, umut ettiği sürece yaşarmış. Umut ise tüm olumsuzluklara, zalimliklere ve mutsuzluklara inat yaşamakmış. Ne yazık ki,  bazen, gözünü hırs bürümüş, çıkarlarını düşünen, insanlığını kaybetmiş kişiler, masum insanların hayatlarını, karanlıklara gömerek, umutları, umutsuzlukla düğümleyebiliyorlar. Böyle zamanlarda bile, yaşama tutunmuş insanlar, kendileri, en çok da çocukları ve sevdikleri için; tüm zalimliklere ve zorbalıklara rağmen, karanlığa bürünmüş, umutlarını yaşatmanın yollarını arıyorlar. Tıpkı, hiç suçları yokken hayatları, savaşla ve yoklukla cehenneme çevrilen ve bu cehennemden, kaçmaya çalışırken başka canilerin eline düşerek yaşamlarını yitiren Suriyeli mülteciler gibi. Dün karaya vuranlar da, tıpkı, daha önceleri, Ege ve Akdeniz sahillerine vuran cesetler gibi, ülkelerini cehenneme çeviren canilere inat umutlarını yitirmeyenlerdi. Ama ne yazık ki, Onlar da, tıpkı daha öncekiler gibi, gözlerini para hırsı bürümüş, insan kaçakçılarının ellerine düştüler. Cani, kaçakçılar için, önemli olan kazanacakları para olduğu için, her zaman bu tür kaçakçı gemilerinde mürettebata yetecek kadar can simidi ve filika bulunur. O yüzden de; gemi batınca caniler kurtulur. Hayatları hiçbir zaman ve hiçbir yerde önemsenmeyen, mülteciler de, ya sulara gömülerek kaybolup giderler, ya da bu yavrular gibi karaya vururlar. Ama her defasında biz susarız, dünya susar. Çocuklar, savaştan kaçırılırken ölür, Sahilde oynarken ölür, Annesinin kucağında, süt emerken, annesi ile birlikte ölür, 60-70 yaşındaki  “erkeklerin” altında ölür, Tecavüzcülerin ellerinde ölür, Dayaktan ölür, Açlıktan ölür, Soğuktan ölür, Biz hep susarız. Sonra çember daralır, Ekmek almaya giden çocuklar ölür. Aslında bu çocuklar, ölmez, öldürülür. Sessizliğimizle yarattığımız, canavarlar tarafından öldürülür. Canilere taşınan silahlara, sessiz kaldığımız için ölürler. Ama biz, yine susarız. Hem de, ölümü, evlatlarımıza yaklaştıracak kadar çok susarız.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.