BİR ADIM ÖNDE OLMAK..(1)
Arif Alasya
16 Temmuz 2018 Pazartesi 14:21
‘’Bir adım önde olmak’’ Bu sözlerin sahibi Şimdilerde Türkiye Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan olarak bilinmektedir.
Halbuki bu tanım bu şekilde söylenmese bile 1990’ların başından itibaren gelmiş geçmiş tüm Başbakanların Kıbrıs konusundaki icraatlarının Erdoğan tarafından ifadelendirilmesidir.
Bu bir adım önde olmak aslında Türkiye’nin Kıbrıs üzerinden elde edeceği menfaatlerin bir adım önde olması anlamını taşımaktadır.
Gelin bu menfaatleri sıralayalım.
Özal dönemi ile başlayan bir AB süreci vardır.Özal AB’ye yeniden üye olma mürecaatını yenilemiştir.Bu dönemde Türkiyede yol kelebekler,yok Bolca para basımı ile milletin cebi doldurulmaya çalışılmış ve enflasyon tavan yaptırılmıştır.
Özal’ın planı bu müracaat sonrasında süratle Türkiye’yi AB ile bir gümrük birliği anlaşması yaparak dış ticareti artırmak ve enflasyonu geriye itmekti.Piyasaya bolca dağıttığı kredileri üretim sektörüne ve standartlaşmaya harcatıyordu.Tabi ki bunun bedeli ağırdı ve yürütemedi.
Ondan sonra gelen Başbakanlar da bu bir adım önde olma planında sadece ilerleme kaydedildi.
Ancak 1993 yılında Başbakan çiler bununun için en büyük adımı attı ve AB ile bir anlaşma noktasına gelerek 1995’de yürürlüğe girecek bir protokol imzaladı.Ancak onun da Başbakanlık süreci buna yetmedi.(Ankara anlaşması)
Gerçek hukuki anlaşma 31 Aralık 1995’de Mesut Yılmaz tarafından imzalandı.
!995-2002 yılları arasında Türkiye büyük bir kaos’un içindeydi.Ekonomiyi ne Kemal Drviş ne de Başbakanlar kurtaramadı.Çünkü bu süreçte gelen Hükumetlerin hiçbiri gerekli mali disiplıne uymadı.Har vurup harman savurma ve populist politikalar ile gemi karaya oturdu(KKTC ile ne kadar benzeşen bir durum)
2002’de tek başına iktidarı yakalayan AKP hükumeti Ab sürecindeki son noktaya yani bu günkü noktaya meseleyi getirdi.’’Bir adım önde olacağım’’diyerek Annan planının destekçisi olarak ‘’Evet’’dedirterek AB tam üyelik görüşmelerinin önünü açmıştır.
Bu bir adım öndeyi anlamak için Kıbrıs Cumhuriyetinin AB sürecine bir bakalım.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa Birliği’ne tam üyelik için 3 Temmuz 1990’da başvuruda bulunmuş
21 Kasım 1995’te GKRY ile AB Konseyi arasında Mali ve Teknik İşbirliği Protokolü imzalanmış; Mart 1998’de de AB, uluslararası alanda tanınmış olan ”Kıbrıs Cumhuriyeti” hükümeti ile katılım görüşmelerini başlatmıştı.
1999’daki AB Helsinki Doruğu’nda, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerle olan uyuşmazlıklarını çözüme kavuşturmadan da Kıbrıs’ın AB’ye tam üye olabileceği yolunda bir açıklama yapılmıştı.
Kıbrıs Cumhuriyeti, 1 Mayıs 2004 yılında, Avrupa Birliği'nin beşinci ve en büyük genişlemesi sırasında Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya ile birlikte Avrupa Birliği'ne katıldı.
Yukarıdaki kronolojiyi incelersenin Türkiye’nin bir adım önde olması net olarak görülmektedir.Önce kendisi bir şey almış sonra Kıbrıs Cumhuriyetine bir şey verilmiştir.
Şimdi yenide Tayyip bey biz bir adım önde olacağız demektedir.Demek yine Kıbrıs üzerinden bir şey almak için uğraş vermektedir.
Ancak gelinen nokta açmazdadır.Bir adım önde olacağız derken hangi konularda bir adım önde olacağını açıklamamaktadır.(Devam edecek)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.