24 Kasım 2024
  • Lefkoşa14°C
  • Mağusa14°C
  • Girne16°C
  • Güzelyurt12°C
  • İskele14°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara3°C

BEN NE SÖYLERİM...

Arif Alasya

03 Temmuz 2017 Pazartesi 09:13

Bir söz vardır ben ne söylerim tamburam ne çalar.

KKTC’de de gerek iç konularda gerek dış konularda hep böyle olmuştur.

Kırk üç yıldır süren Demokratik yaşamımızda hep siyasi partilerimiz seçim öncesi hep bizim söylediklerimizi bize söyleyerek yola çıkarlar.

Seçim sonrası ise tamburanın telleri değişir bu kez alet onların istediklerini çalar.

Herkese adalet derler sadece güçlüden olur.

Yolsuzluk var soruşturacağız derler, Kırk üç yılda bir yolsuzluk bulunmaz.

Eğitimi düzelteceğiz derler. Daha fazla yıkarlar

Sağlığı düzelteceğiz derler. Neredeyse Devlet Hastaneleri kapanacak.

Adaletli vergi alacağız derler. Vergi sadece az kazanandan alınır çok kazananlar hep zararda.

Çalışanın özlük haklarını iyileştireceğiz derler. Her yıl değil özlük hakları düzeltilecek ceplerindeki para da küçültülerek yol alınır.

Nereden buldun yasası çıkartacağız derler. Seçilince hadi canım sende olur.

Göç yasasını kaldıracağız derler. Sonra da öyle bir yasa var mı derler.

KTHY battı hesap sorup yeniden Milli hava yolu kuracağız derler. Sonra sadece söylenenden havada kalır.

Ercan'ı geri alacağız derler sonra kol kola resim çekerler.

İç politikada bu söylenenle yapılanları sıralasak bilmem kaç ciltlik roman olur.

Gelelim dış politikaya.

Saflar 1974’den itibaren ayrık.

Temelde çözüm isteyenler ve çözüm istemeyenler.

Bu anlaşılır bir durum. Ancak mesele çözüm isterik diyenlerle çözüm istemeyiz diyenlerin da müşterek olarak ‘’Çözüm isterik’’demeleri.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında mevcut Haklarımızı talep eden ve KKTC Anayasasında da var olan ‘’İki bölgeli iki kesimli bir federal ‘’çözüm

Çözümün bu tarifini bunca yıldır yürütülen görüşmelerin temelidir.

Çözüm isteyen taraf bu temelde yürütülen görüşmeleri desteklemekte ve süreç içinde bu çözüme ulaşmak için uzlaşılan konulara sadık kalmaktadır.

Çözümü sözde isteyen taraf ise gerçekte çözümsüzlük çözümdür anlayışı ile çözüm isterik demektedir.

!974’den günümüze çözüm için yapılan görüşmelerin tamamında taraflar birşeylerde uzlaşmış fakat tümünde uzlaşmadıkları için çözüm sağlanmamıştır. Arada ili tarafın da uzlaştığı temel iki şey vardır ve görüşmeler bu temel üzerinden yürütülmektedir.

‘’İki bölgeli ‘’olacak. Toprak Türk tarfı için ‘’+29’’ olacak. Temelde bunca yıldır uzlaşılanlar bunlar.

Şimdiki görüşmelere esas olan da 11 Şubat 2014’de Eroğlu ile Anastasiyadis arasında imzalan Altı maddelik belge

Görüşmeler Crans Montana’da tüm tarafların ve BM Genel sekreterinin da hazır bulunduğu ortamda sonuç için yürütülmektedir.

Rum tarafında çözüm istemeyenler gösteri yaparken Bizde de çözüm isterik diyerek görüşmelerin olduğu yere bile gitmekten imtina eden Başbakanımız ise Güzelyurt festivalinde kürsüden ‘’1974’de beri Omaorfo bizimdir, Omorfo’yu vermeyiz’’diyor.

Sanki babasının malı, Sanki onun almaya veya vermeye yetkisi varmış?

Kıbrıs Türk’ü şunu iyice anlamalıdır. İç politikada size söylenenlerin yapılmaması da Çözümde meselenin çözülüp çözülmeyeceği da artık kırk üç yıldır bu topraklarda egemen olan ve perde gerisinde garagözü oynatan Türkiye’nin sorumluluğundadır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.