BEN İNANMADIM... SİZ İNANDINIZ MI?
Arif Alasya
04 Nisan 2016 Pazartesi 08:00
UBP PM’si hükümetten çekilme kararı almış. Başkan Özgürgün bunu da şu gerekçelere bağlamış
Devlet bütçesinde yaşanan tıkanıklıklar,
Su krizi,
Hayvancılar ve çiftçilerin sıkıntıları,
Maaş krizi
Bu hükümet ta başından itibaren bu sorunlarla yaşamıyor muydu? Hatta zaman zaman bu sorunların katmerlisini da yaşamıyor muydu? Türkiye’den gelen her şeye balıklama atlayan UBP her zaman naz yapan ortağı ile cilveleşmez miydi? Sonunda da allanıp pullanıp uygulamaya konmaz mıtdı? Bu güne kadar hükümet programında programlanan reformlar yapılmadığında hiç CTP tarafı UBP’yi suçladı mı? Su konusu halledildiğinde CTP tarafı şimdi sıra Elektrikte demedi mi? Hatta Başbakan Kalyoncu ‘’Neden Israil’den gelecek elektriği biz da Türkiye’ye satalım ‘’demedi mi?
Görüldüğü gibi Özgürgün’ün ortaya koyduğu bozma gerekçeleri hiç de inandırıcı değil.
Şimdi bir durum tespiti yapalım. CTP-UBP hükümeti Talat’ın hayali olan bir hükümet idi ve de ‘’Reform hükümeti ‘’altında bir iddia ile tantanalı bir şekilde kuruldu. O kadar iddialı idi ki sadece Başbakanın tek başına hükümet programını kürsüden okumaya yetmedi ve ortağından takviye alarak saatlerce sürdü. Tabi ki sonunda program fos çıktı da bozulma nedeni bu fos çıkan program ile olmadığını hepimiz görüyoruz.
Bu hükümetin kuruluşunu ne UBP tabanı ne de CTP tabanı başlangıcından itibaren onaylamadı.Hatta ne UBP kanadı ne de CTP kanadı tabanına izah bile edemedi.Galiba sırf denenmiş olsun ve Talat memnun edilsin diye bu hükümete CTP tabanıI onay vermiş gibi göründü..Çünkü Talat büyük bir merasimle CTP’yi bütünleştirecek tek adam olarak partinin başına yeniden getirmişlerdir.Artık bu bütünleştirme senaryosunu Talat yazıp aktörlere oynatacaktır.Ama ilk yazdığı UBP hükümet senaryosu tabandan destek görmediği gibi,söylenenler de yapılmadığı için,hiçbir reform gerçekleşmediği için parti içi dengeyi sağlamak için seçilen Parti Meclisi da artık bu yükü taşıyamaz duruma gelmiştir.Bu başarısızlıkları unutturacak hamlelere ihtiyaç vardır ve yeni bir senaryo ortaya koyulmalıdır çünkü parti yeniden bir dağılma sürecine girmiştir.Dağılmayı önlemenin tek yolu da bir dik duruş sergiler gibi görünerek erken seçime yönelmektir.Nitekim UBP vekilleri daha istifalarını vermeden Talat ve Kalyoncu’nun söylemleri ‘’Kurulacak hükümet bir erken seçim hükümeti olmalıdır’’şeklindedir.
UBP tarafında da durum pek de farklı değildir.UBP kanadı sırf hükümette olmak ve de kendi partililerini kollamaya devam etmek hatta kendinden uzaklaşan tabanı kendisine çekmek için bu hükümeti amaç olarak görmüştür.Tabanın en büyük şikayeti UBP hükümette hiçbir zaman küçük ortak olmamıştır şeklindedir.Bence bu hükümetin galibi UBP’dir ve zaferini kutlamak için hükümeti bozmuştur.Yeniden yapılanma adı altında delege sistemini kaldırarak üye sistemine geçmiş ve 6000’i aşan bir üye topluluğu ile bir kurultay yaşamıştır.Bu bir güç gösterisidir.Bu güç gösterisi UBP’yi hükümette sdaha güçlü kılmış.Onun ideolojisini taşıyan DP’de ise paniğe neden olmuştur.Her zaman üçlüden yana olanlar DP’den istifaya başlamışlar nerdeyse DP mecliste grup olma durumu kaybetme noktasına gelmiştir.Yeni yasaya göre parti değişemeyecekleri için bağımsız kalmak mecburiyetindedirler.Bu istifa edenlerin da makama ve yapılması muhtemel seçimlerde güce ihtiyaçları vardır.UBP bir taraftan yeniden güç toplamaya çalışırken karşısında oluşturulan Kudret Özersay’ın HP’sini bulmuştur.Artık daha da stratejik davranıp baskın seçime yönelmelidir ve uygun zaman kollamalıdır.
Bence hükümette bu uygun zaman formülünü uygulamak üzere Birikim Özgür görevlendirilmiştir.
Ctp’den yükselen olumsuz söylemlere karşı kabinede bakanlık değişimine gidilmiş bu şekilde yeni atanan bakanlardan Erkut Şahali da Birikim beyin sanki da yardımcısı durumuna getirilmiştir.Öncelikle Su konusunda başlayan ve sözde hükümet krizine dönen uzlaşmazlığın kabinedeki temsilciliğini da bu iki bakanımız üstlenmiştir.Hatta PM kararlarına karşı protokolü bu iki bakan basın önünde savunmuştur.Neticede kabinenin Türkiye ile uzlaştığı Su protokolü allanıp pullanıp bir başarı diye bu beylerin kabul ettiği biçimde geçmiş parti ise bir büyük kazanım diye bu anlaşmayı topluma satmaya çalışmıştır.Ne kadar başarılı olduğunu da zaman gösterecektir.
Aylar önce Birikim bey ekonomik protokol imzalanmasa batarız diye fetva vermiştir.
Su yetmez hayırlısı ile su gelsin sıra elektiriğe de gelir diye beyanlarda bulunmuştur.
Sözde su krizi nedeniyle imzalanmayan protokolün ardından kamu maaşları gündeme gelmiş ve yok 13.ncü maaşlar yok maaşlar ödenemeyecek diye yayılan söylentilerin ardından Birikim beyden bir tablo açıklaması.Yıllara göre bütçeye Türkiye katkıları.Bakın protokolü imzalamadık para da gelmedi devletten alacaklılar ve memurlar ödenemese benim suçum yok.Halbuki CTP Parti Meclisi protokole karşı açıklamalar yapmaktadır.
Sonunda bombayı patlamış ve Maliye bakanlığı Emekli maaşlarını ödedikten sonra Memur maaşlarının kesintili ödeneceğine dair hem açıklama yapmış hem de uygulamıştır. Enteresan olan 31 Mart’da kesilen kısın 5 Nisan’da ödenecektir yani araya giren iki tatil gününü saymasak iki iş günü sonra.Fakat amaç ödememek değil bir açıklama ile yeni bir boyut kazandırmak.Bakın sizi ödeyemedik ama askere 50 milyon lira ödeme yaptık üstelik Ekonomik protokol imzalanmadı ve para gelmedi bunu kendi kaynaklarımızla yaptık.
Birkim bey bir tarafdan Türkiye ve kabine ile uyum içinde çalışırken bir taraftan da sanki büyük işler yaparmış gibi davranmakta ama belki partisinin değil ama Parti Meclisinin taban neznindeki puanını artırmak görevini üstlenmektedir.
Son yapılan bakanlar kurulunda ekonomik protokolün imzalanması karara bağlanmış, üstelik tepeden gelen Polis yasalarının meclise sevkine müştereken karar verilmiştir.Gerek imzalanacak bu protokolde yer alan özelleştirme ile ilgili maddeler gerek bu polis yasalarını CTP parti meclisinin onaylaması hatta su konusunda olduğu gibi allayıp pullayıp onaylaması CTP’nin sonunu hazırlayacaktır.
Sonuç itibarı ile her iki parti için erken seçim kurtuluş olacaktır.Bunun zemini da hazırdır gerek DP’den gerek CTP’den istifa eden vekiller ile birlikte bir hükümet kurulmasına zemin vardır.Yalnız bu zemin bir zamanların CTP-ÖRP hükümetinden daha evla olduğu söylenemez.Gazetelerde bakanlık sayıları ile ilgili rakamlar okudum ve güldüm.UBP 7 DP 3 bakanlık alıyormuş.İstifa eden vekillerden en az 4’ünü UBP kanadına sayarsak demek hükümet 4 bağımsın 3 UBP 3 DP şeklinde olacak demektir.Hatta bir da erken seçim bahanesi ile TDP’da bu oluşumun içine çekilirse seyreyleyin gümbürtüyü.
Her halükarda oluşacak bu hükümet Ekonomik protokolde yazılı tüm maddelere evet diyecek ve de Bakanlar kurulundan geçip Meclise gelen polis yasalarını yasallaştıracak.
Bu noktadan bakarsak TDP bu oluşumda yer almaz.
UBP her zamanki gibi Türkiye’den gelen her şeye evet der. Hükümetteki kadrolarını genişletir. Bu güne kadar hep UBP’den istifa edip DP’ye sığınıp tekrar geri dönen vekillerinin sığınak partisi DP’yi ayakta tutar ve hükümette iken seçime girerek hükümet imkânlarından faydalanır. Birlikte Özersay’ın partisine karşı daha büyük güç oluşturur ve aslı dururken gidip Özersay’a oy vermeyin kampanyasını yürüterek sağın büyük partisi olma özelliğini korur.
CTP ise hükümette dik durduk bakın Su protokolünde dik durduk. Pakete karşı çıktık,Polis yasalarını benimsemedik.Halkımız için Hükümette kaldık ama her konuda Türkiye’ye evet efendimcilik yapan UBP buna dayanamadı ve hükümeti bozdu diye söylemlerle hükümette yapamadıklarını yapmış gibi satarak yeniden ciddi bir güç sağlar.
Yıpranıp kan kaybeden bu partilerimizin yeni ve müşterek senaryosu olarak nitelediğim bu uygulamalarını okuyucu değerlendirecektir.Muhtemelen yapılabilecek erken seçimlerde de popülizmin ne kadar egemen olacağını bekleyip göreceğiz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.