BATAN BANKALARIN MALLARI NE OLDU?
Taner ULUTAŞ
24 Kasım 2014 Pazartesi 11:46
Tasarruf mevduatı sigorta fonunun, batan bankalardan dolayı FON’a kalan arazi ve taşınmaz mallar için ne gibi karar ürettiği çok bilinmeyenli bir denklem gibi karşımızda duruyor. KKTC’de ilk büyük kriz 1990-91 yılarında Körfez savaşı nedeniyle yaşandı. ABD, ağzında bal olan bal arısı görünümündeki Körfez Ülkelerine saldıran Saddam’ın Irak’ına arının ağzında balı varsa kuyruğunda da iğnesi olduğunu göstertmek için başlattığı karşı atak KKTC’yi de büyük oranda etkilemişti. Ülkede bu nedenle büyük bir kriz yaşanırken daha sonra 2000-01 yıllarında yaşanan ikinci kriz sonrasında yanlış sistemin de getirdiği sorun ve sıkıntılar nedeniyle birçok banka batmıştı. Batan bankalar içerisinde K.Kredi Bankasının yanısıra Yurt Bank, Hür Bank, Everest Bank, Finans Bank gibi ülkenin ekonomisine büyük katkı sağlayan bankalarda vardı. Bu bankalar arasında sahipleri kendi şirketlerine para aktardıkları için mali yönden zayıflayarak batanlar olduğu gibi içlerinde sırf batırılmaları için tavır alınan ve bankanın sahibi olan ailenin diğer şirketlerine de hasmane tutum izlenmesi sonrasında batırılanlarda vardı. Batan bankaların kimisi FON’a devredilirken bir kısmı da FON dışında bırakılmıştı. FON’a devredilenler ile FON dışında bırakılan bankaların bir kısmının sahipleri mahkemeye verilirken bir kısmı Mahkemenin kapısından bile geçirilmedi. FON’a devredilen bazı bankaların mal varlıklarına el konurken bir kısmının hala daha mal varlıklarının akıbetlerinin ne olduğu bilinmiyor. Yine bazı bankaların sahipleri siyaseten torpilli olduğu için mal varlıkları yakınlar üzerine devredilirken bir kısmı da FON’da bırakılarak Allah Kerim moduna yatıldı. Tabi Allah Kerim denirken Kerim’in derin kuyusu da doldurularak derinliği asgariye düşürülmeye çalışıldı. FON’a devredilen bazı bankalara, üst düzey bazı siyasilerin (Bunların belgeleri bende mevcut) Avukatların, Müdür ve Müsteşarların yüklü borçları olduğu gözlemlenirken bu borçların ödenip ödenmediği de meçhul. Kısa bir süre önce FON tarafından satılığa çıkartılan Kıbrıs Kredi Bankasına ait bina, Yukarı Girne’de 19 dönüm arazi, Karmi köyünde toplam 19 ayrı parsel de yaklaşık 50 dönüm arazi gibi oldukça değerli mallar gizliden gizliye satılıyordu. Satış da sadece Merkezbankası web sayfasında duyurulmuştu. Bilmiyorum satış belki muhtemelen bir gazetede küçük bir ilan şeklinde de yer almıştı. Sonra satışın yapılıp yapılmadığını öğrenemedik. Hâlbuki böylesi değerli satışların yapılacağında satışı yapacak kurum kapalı zarf usulü teklif alması gerekmezmiydi? Böylesi bir olayda satışa konu malları çok iyi bir şekilde tarif edip, açık arttırmayla satması ve bunu da iyi bir şekilde duyurması şeffaflık açısından doğru olmazmıydı? Böyle yapılsa emin olun ki en az 5-10 katı fazla gelir elde edilebilirdi. Bu tip durumlarda iyi bir uzman incelemesi yapılıp emlakçılar yoluyla süreç içerisinde çok daha iyi bir fiyata da satılabilirdi. Belki de bu konuda basın bildirisi de yayınlayıp daha geniş kesimlerin haberdar olması sağlanabilirdi. İhale iptal edilip daha geniş tabanlı bir satış yöntemi izlenmesi birlerinin bu arazileri peşkeş çekmesinin önüne de geçilir ve devlet daha çok para kazanabilirdi kanaatindeyim. Hâlbuki şimdi bu malların veya diğer bankaların mal varlıklarının satışlarının yapılıp yapılmadığı net bir şekilde bilinmiyor. Hatta şeffaf bir şekilde bu işlerin yapılmadığı için bu malların durumlarının ne olduğu da meçhul. Sahibine Mesajlar Sayın Faiz Sucuoğlu, bakıyorum Kıbrıs Postasının kuruluş resepsiyonunda keyfin yerindeydi. Etrafa tebessümlerin binini bir paraya saçarken bıyıklarınızı ustura, sakalınızı da jilet kesmiyordu. Ama keyfiniz nasıl yerinde olmasın ki. Hükümetin ‘Tomofilinin ‘ sparkları yağlandığından makine teklerken, aksona gardası da ha koptu ha kopacak. Yakında ‘Tumba’ olmasını beklerken tabiki keyfiniz yerinde olacak değilmi? ** Sayın Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığı aday çalışmaları nasıl gidiyor? Şu sıralar bakıyorum ortalıkta fazla gözükmüyorsunuz. Sizin sempatizanlarınızdan birisi Kudret Hoca ortalıktan çekilerek meydanı rakiplerine bıraktı. Yarın Kafasında 40 tilki dolaşan ve kuyrukları bir birine değmeyen Eroğlu da meydana indiği zaman hoca bu lastiği patlak araba ile ralli yarışında saf dışı kalır diyor. Bahçe çapa, tarla sapan ister. Veya bir başka deyişle bağa bak üzüm olsun yemeye gözün olsun. Sen meydanlara yeteri kadar bakabiliyormusun ki üzümünü yiyesin hocam diye sorsam. ** Sayın Ertan Ersan, son günlerde ortalıkta görünüp demeç üstüne demeç vermeye başladığını büyük bir memnuniyetle görmekteyiz. Diyalog Gazetesine yaptığın ziyarette ‘Bize umut verdiniz’ derken, Şehit ve Malul Gaziler Derneği üyeleri umutsuzluk yaşıyorlarmış. Erkay’a görmeyen gözlerin için sana umut olacağım derken umutsuzluğun dik alasını yaşattın. Birçok aile böyle başkan olmaz olsun demekten dillerinde tüy bittiğini söylüyor. Ah be Ertan gardaş bir ağaçta gül de biter, diken de. Şehit ve Malul Gaziler Derneği ağacında şehitler ve aileleri gül olurken başkanı da diken olmuş. Kimin umurunda değilmi? ** Sayın Çağlayan Cesurer, Kıb-Tek’in alacağı 2 dizel Jeneratör için hükümet bireyleri ayaklandı ve ‘Nayır’ diyor. Birileri mitralyöz tüfek gibi etrafı tarayıp duruyor. İhaleye çıkılmadığından dem vurup, borçlanma komitesine başvurmadığınız ve dolayısıyla dizel motorların alınamayacağını söylüyor. Ah be başkan hala daha anlamadınız mı? Birileri ağır ağır Elektrik Dairesinin altını oyuyor. Sonra da oyuk çökünce zil çalıp oynayacaklar. Ama Elektrik Dairesindeki dedikodu kumkumacıklarına dönüşen, dünün saat okuyucuları bugünün daire içindeki kralları da buna yardım ediyor. CTP’den güç alarak çalışandan hesap sorup hiç yetkileri yokken memurun kafasına ekşiyorlar. Bu durum halkın Elektrik Dairesine tepki göstertmesine neden oluyor. Bu kumkuma makinecilerinin tırnaklarını kesseniz diyorum. ** Sayın Asım Akansoy, hayırdır uzun bir aradan sonra nihayet yuttuğunuz dilinizi tekrar yerine koydunuz. Hayırdır? CTP- DP koalisyon hükümeti sorun çözmede başarısızdır derken bugüne kadar bizlerin yani halkın sesini duymamak için neden kulaklarınıza pamuk tıkamıştınız? Başbakanın 5 yıllığına hükümete geldik sözüne bu sözler karın doyurmuyor derken vekiller 500 gaymeleri götürdü. Biz asgari ücrete talim ederken de karnımız doymuyor diyor. Hükümette geniş çaplı revizyon şart derken haklısınız. İlk önce dışı yeşil içi kırmızı olması gerekirken gabak çekirdeğinden ekildiği için sarımtırak olan karpuzun içinin kan kırmızı olmasını sağlayın. Unutmayın bir baş soğan bir kazanı kokutur. ** Sayın Cemal Özyiğit, sağlıktan, ekonomiye, Ekonomiden spora, spordan üretime, ülkenin her tarafı dökülüyor. İşçi asgari ücret cenderesinde ezilirken kodamanların maaşlarını katlayarak cep etmesi hele hele görevden aldıklarına hiç iş yapmamalarına karşın milyonlar ödemesi fiyaskosuna ve en önemlisi ezilen işçiye senin ve partinin sahip çıkması çok güzel oldu be hocam. Büyüklerimiz hep bir ekmeklik unun varsa erbabına yaptır der. Ama bu ahali nedense o bir ekmeklik unu hep çıraklara yaptırmayı tercih etti. İnşallah artık ustayı görür ve o ekmeği çırak yerine ustaya yaptırır diye düşünüyorum. ** Sayın Aslan Bıçaklı, yeniden Aslan gibi kükremeye başlaman halkı memnun ediyor. Aslan uyandı ve o müthiş kükremesi ile birilerine korku salıyor. Bıçak gibi keskin pençelerin kime hesap soracak diye bekliyor. ‘Ceryan’ ile oyun olmaz derken haklısın. Ceryan teperse teptiği insan bir daha iflah olmaz. İnşallah bunu birileri anlar ve ceryan ile oyun oynamayı keser.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.