ANKARA – Selen Tonkuş Demokratikleşme paketiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında başörtüsü yasağının kaldırılacak olması, dünyanın önde gelen İslamofobi uzmanlarını "Türkiye'yi, Müslüman kadınları hedef alan İslamofobik eylem ve politikalarla mücadelede lider konuma getireceği" görüşünde birleştirdi. Kanada'daki McGill Üniversitesi profesörlerinden İslamofobi uzmanı Shirley Steinberg, son olarak özerk Quebec bölgesinde de kamu alanlarında kadınların başörtüsü takmalarının yasakladığını hatırlatarak, Quebecli yetkililerin yasağı kimlik tespitini kolaylaştırmak gerekçesiyle savunduklarını söyledi. "Montreal'de birçok aşırı muhafazakar Yahudi erkek var. Saç, sakal ve şapkalarından kimlikleri anlaşılmıyor" diyen Steinberg, Müslüman kadınlara çifte standart uygulandığına dikkati çekti.  Türkiye'de başörtüsü yasağının kaldırılmasını "harika bir adım" olarak niteleyen Steinberg, kadınların inançlarını yansıtacak şekilde giyinmekte özgür olması gerektiğini savundu. Steinberg "Atatürk çok önemli şeyler yaptı ama bazen modernleşme için atılan adımlar, herkesi kapsamaz. Bazıları hala modern olmadığı için rafa kaldırılmış şekillerde kendini tanımlar, öyle yaşamayı, giyinmeyi sever. Kadınlar inançlarını yansıtacak şekilde giyinmekte özgür olmalı" dedi. Pensilvanya Üniversitesi'nde İslamofobi üzerine çalışan Siyaset Bilimi Profesörü Anne Norton da Türkiye'nin tutarlı bir şekilde demokratikleştiğini belirterek, "Bence kadınların din ve vicdan hürriyetine sahip olması, bunun gereğince istedikleri kıyafeti giyebiliyor olmaları aşırı derecede önemli. İnsanların kıyafetleri, inançlarına dair fikir verir.  Bence ifade özgürlüğü giyimi de kapsamalı. Kadınlar, ilkelerini ve inançlarını yansıtan şekilde giyinebilmeli. Aksi, hak ihlalidir" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin Müslüman dünyasında lideri konumuna ulaştığını ileri süren Norton, İslamofobi ile mücadelede Türkiye'nin oynayacağı rolün fark edilmesinin yararlı olacağına dikkati çekti. "Avrupa'da 30 milyon Müslüman var ama temsil edilmiyorlar" Uluslararası Af Örgütü Londra Direktörü Yasmin Hüseyin de başörtüsü takan Müslüman bir kadın olduğu için İngiltere'de sokakta birçok defa hakarete uğradığını dile getirerek, "Avrupa Birliği (AB) kurumlarının bulunduğu Brüksel'de Müslüman kadınları dışarıda birçok iş yaparken görebilirsiniz ama AB kurumlarında, yani karar alma merkezinde, AB ülkelerinin siyasetlerini etkileyebilecekleri yerde göremezsiniz. Avrupa'da 30 milyon Müslüman var ama temsil edilmiyorlar. Oysa demokrasi, tamamen temsil edilmekle ilgilidir" diye konuştu. Hüseyin, Müslüman kadınlara eğitimde ve istihdamda fırsat eşitliğini sunulmadığını söyledi. İslamofobinin hedefi başörtülü kadınlar Kadınlar başörtüleri nedeniyle Müslüman oldukları kolayca anlaşıldığı için İslamofobinin gözönündeki mağdurları. Geçen ay İsveç’in başkenti Stockholm’de Müslüman bir kadın "başörtüsü taktığı için" saldırıya uğramış, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu farklı inançlardan İsveçli kadınlar, dayanışma sergilemek için sosyal medyada başörtülü fotoğraflarını paylaşmıştı. İslamofobi Karşıtları Birliği (CCIF) verilerine göre, 2004’te orta öğrenim kurumlarında, 2011’de de kamuya açık alanlarda başörtüsü yasaklanan ve yasakların genişletilmesi her zaman gündemde tutulan Fransa'da, son bir yılda saldırıya uğrayan 469 Müslüman'ın yüzde 85'i kadındı.  İngiltere'nin İslamofobik eylemlere karşı kurulan ilk yardım hattı Tell MAMA'daki (Müslüman Karşıtı Saldırıları Ölçme) kayıtlar, 2012'de Müslüman karşıtı eylemlerin yüzde 58'inin kadınları hedef aldığını ortaya koyuyor. Avrupa Irkçılık Karşıtlığı Ağı'nın (ENAR)  Mart 2013 raporunda, Müslüman kadınların, özellikle istihdam ve eğitim alanında ayrımcılığa maruz kaldıkları belirtiliyor.