“BAŞ” OLMAYINCA HER BAŞTAN BİR SES ÇIKAR
Ayşegül Garabli
27 Mart 2020 Cuma 08:47
Her zaman insan kendisini güvende hissetmek ister ancak herhangi bir kriz döneminde bu duygu daha da önem kazanır.
Hele ki söz konusu salgın bir hastalık ise.
Korunmak ister, sevdiklerinin korunmasını ister.
Doyurulmak ve çoluk çocuğunun aç kalmayacağını bilmek ister.
İşte bu yüzden kaygıya, korkuya ve paniğe kapılır.
Krizi yönetenlere inanır ve güvenirse kendini güvende hisseder.
Aksi taktirse her kafadan bir ses çıkar ve herkes yalan yanlış kurallar koymaya kalkar.
Şu an toplum olarak tam da bu noktadayız.
Kendimizi güvende hissetmiyoruz, dolayısıyla da her kafadan bir ses çıkıyor.
Çünkü süreci idare eden .yöneten ve halkı bilgilendiren bir “baş” yok.
Yönetimin ve özellikle de şeffaflığın olmadığı bir yerde neydi olacağı?
Herkes kaygı ve panikle kendi önlemini almaya ve kendi kurallarını koymaya çalışıyor.
Oysa küçücük bir ada olmanın şansı kullanılsa virüs de çok çabuk kontrol altına alınırdı, ekonomide de büyük çöküş yaşanmamış olurdu.
Hükümet hemen alanlarında donanımlı kişilerden bir üst kurul ve bu üst kurula sağlıktan, ekonomiye, ekonomiden hukuksal konulara kadar raporlar hazırlayacak alt kurullar oluşturup kriz sürecini ortak akılla yönetseydi, belki de şu an hayat büyük oranda normale de dönmüş olabilirdi.
Eğer vakanın ilk görüldüğü anda kısa süreli sokağa çıkma yasağı alınsaydı ve testleri pozitif çıkan vakaların temas ettiği kişiler ya da son 14 günde gittiği yerler belirlenip, bu yerlere gidenler teste çağrılsaydı, olay yayılmadan kontrol altına alınabilirdi ve belki de şu an herkes evde olmayıp bazıları işlerinin başında olabilirdi.
Dolayısıyla da ekonomi toptan çökmezdi.
Şimdi “geçmişi konuşmanın ne anlamı var olan oldu” diyebilirsiniz.
Ama öyle değil işte.
Çünkü aynı şekilde davranmaya devam etmek salgının büyüme ihtimalini daha da artırıyor.
Evet toplumun büyük bir kesimi çok bilinçli davranıp kendilerini eve kapatıp sokağa çıkmadı.
Ancak bir vaka pozitif çıkana kadar kimlerle temasta bulundu, temasta bulundukları kimlerle temasta bulunduğu bilinmediği için virüs yayılmaya devam ediyor.
Elbette ki hiç kimse bilinçli olarak bu virüsü yaymıyor.
Hiç kimse bir diğerini hasta etme derdinde değil.
Ancak virüsü kaptığını bilmeyenler var, “bana bir şey olmaz” cengaverliği ile ortada dolaşanlar var.
Bir de evine ekmek götürmek için çalışanlar var.
O yüzden bu iş herkesin bilinçli davranmasına ya da hiçbir ekonomik önlem almadan kısmi eve kapatmakla olmaz.
Dolayısıyla
- Hükümet derhal siyasal kaygılardan kurtulup ,hangi siyasi görüşten olduğuna bakmaksızın, her alandan konusunda uzman kişilerden oluşan kurulları oluşturarak bu kriz sürecini ortak akılla yönetmeli.
- İçinde bulunduğumuz durumu şeffaf bir şekilde halkla paylaşarak hem bilgilendirerek bilinçlenmeyi artırmalı hem de kaybettiği güveni kazarak kaygı ve paniği önlemeli.
- Geçici ve kısa dönemli OHAL ilan ederek özel hastane ya da otelleri kamusal hale getirip karantina hastanesi ya da karantina haline getirmeli.
- Bu dönemde işten çıkarmaları yasaklamalı.
- İşverenlerin ve sermaye gurubunun da maddi olarak sürece katkı koyması sağlanmalı.
- Bu güne kadar teşvikler verilen ancak KKTC ekonomisine hiçbir katma değeri olmayan Casinolar, Oteller, Gece kulüpleri ve diğer büyük sermaye guruplarının ekonomik kriz sürecinde sorumluluk üstlenmeye zorunlu kılacak kararlar almalı.
- Bankalardaki mevduatların belli bir miktarın üzerinde olanlarına ya kesinti yapılarak ya da birkaç aylık faizlerine el konarak zenginlerin de sürece katkı koyması sağlanmalı.
- Gerek Kamu görevlilerinden yapılan kesintiler gerekse sermaye kesiminden elde edilecek olan gelirler, özel sektörde çalışanların, uyruğuna, yaptığı işin niteliğine bakılmaksızın herkese verilerek herkesin hayatını idame ettirmesine olanak sağlanmalı.
- Belli kişiler belki tepki gösterecektir ancak sağlık bakanlığının hiçbir tedbir almayıp, pozitif çıkan vakaların temasta bulunduğu çevrede herhangi bir tarama yapmadığı için pozitif çıkan kişileri açıklayarak , bu kişilerle temasta bulunan kişilerin önlem alarak virüsü yayması engellenmeli.
Elbette ki normal koşullardabu “hastanın gizlilik hakkına” aykırı ve böyle bir ihlalin yapılmasına karşı çıkarım
Ancak içinde bulunduğumuz koşullar normal koşullar değil.
Ve eğer bu virüsün yayılmasına neden olacaksa bu gizlilik aslında bir çok kişinin sağlıklı yaşam hakkını ihlaldir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2014 Detay Kıbrıs
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.