19 Nisan 2024
  • Lefkoşa20°C
  • Mağusa20°C
  • Girne20°C
  • Güzelyurt18°C
  • İskele20°C
  • İstanbul14°C
  • Ankara21°C

BAHÇELİ: 10 TEMMUZ'DA KURULTAY YAPILAMAZ

MHP'nin kurultay belirsizliğine bir yenisi daha eklendi. MHP lideri Bahçeli, daha önce açıkladıkları 10 Temmuz tarihinde seçimli kurultayın yapılamayacağını açıkladı.

Bahçeli: 10 Temmuz'da kurultay yapılamaz

28 Haziran 2016 Salı 13:39

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Çankaya İlçe Seçim Kurulu'ndan gelen açıklama üzerine daha önce açıkladıkları 10 Temmuz tarihinde seçimli kurultayın yapılamayacağını açıkladı. Bahçeli'nin açıklaması şöyle:

"Partimizi içine alan hukuki süreçler sürekli farklılaşmakta, gün geçmiyor ki yeni durumlar ortaya çıkmaktadır. 24 Haziran’da, Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesi, 19 Haziran’da yapılan korsan kurultayda alınan kararlar ve yapılan tüzük değişiklikleriyle ilgili ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Böylelikle korsan kurultay tüm sonuçları itibariyle beklemeye alınmıştır. Çoktan liberalliğe dümen kırmış bazı kalem sahipleriyle Erdoğan’ın yanından uzaklaştırılmış bir kısım cahil köşe yazarının, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararını hazmedemediği görülmektedir. Birisi kendi pejmürde haline yanmaz, MHP’nin hâli diye yazı kaleme alır. Birisi edepsizce, MHP’de yenilenme isteyenlerin üstüne masabaşı karalamalarla gidildiğini, mizansen manşetlerle saldırıldığını söyler. Birisi elindeki kör hançeri ve kendi genetik hasarını saklayarak kasap bıçağı ile MHP’nin genlerine müdahale ediliyor, der. Siyaset dışı ameliyat diyeni mi ararsınız, ali cengiz oyunu diyene mi bakarsınız. Bunların alayı MHP’nin düşüşünü gözleyen, fakat hayatları boyunca buna şahit olamayacak kırık ve çürük kalem sahibi medya simsarlarıdır. Bunlar gibilerinin bastığı yerde ot bitmez, olduğu yerde bereket kalmaz. Yalan bunlarda, çarpıtma bunların mesleğidir. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu kutlu davayı yolundan döndüremeyecekler, oyuna getiremeyecekler, Türklüğün özlemini sindiremeyeceklerdir.

"İmkânsız"

Dün (Pazartesi günü) de, Çankaya 4. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı; 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin tensip ve ek tedbir kararı karşısında, parti tüzüğümüzün 63. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olduğundan 10 Temmuz’da planladığımız 6. Olağanüstü Büyük Kurultayımızda seçim yapılamayacağına hükmetmiştir. Kaldı ki bu hüküm, söz konusu mahkemenin kararı kesinleşesiye kadar sürecektir. Buradan çıkardığımız sonuç şudur:

Hukuken 10 Temmuz’da Genel Başkan ve Genel Merkez organlarının seçiminin gerçekleşmesi şu aşama ve tablo karşısında mümkün değildir. Tüzük değişikliği konusunda ise, 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tedbir kararı bulunduğundan, bu çerçevede bir değişikliğe gitmek de usûl ve esas açısından doğru ve yerinde görülemeyecektir. Yargısal süreçler 10 Temmuz 2016’da yapmayı düşündüğümüz 6. Olağanüstü Büyük Kurultayımızı şimdilik imkânsız kılmaktadır. 

Bundan sonra izlenecek yol haritamızı, Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararına karşı paralel kuryelerin YSK’ya yaptıkları itirazlar netleştikten sonra milletimizle ve aziz dava arkadaşlarımızla anında paylaşacağız.

Ne ilginçtir ki, kendilerini mutlu eden yargı kararlarını alkışlayan, hayâl kırıklığı yaşamalarına yol açan yargı kararlarını çekinmeden eleştirenlerin traji komik hallerini herkes görmektedir. MHP üzerinde oynanan oyunlara muhalif adı altında payandalık yapan bir avuç kendini bilmezin sosyal medya üzerinden estirdiği iftira yağmurunu ve yüzsüz ithamlarını da esefle takip edip not alıyoruz. İkircikli ve tutarsızlığın esiri olan bu şahısların bize akıl vermeye kalkışması, birliğimize ve dirliğimize musallat olma iştahları beyhude bir çırpınıştır. Bunlar için, kurulan oyun tezgâhında kıvrana kıvrana azap duymak, sonra da pişmanlıklar içinde uzun bir dinlenme safhasına geçmek kaçınılmaz bir akıbettir."

"Amaç MHP'yi Meclis’ten tasfiye etmek"

"Parti olarak aylardır tartışmaların odağındayız. Milliyetçi Hareket Partisi’ni alt etmek, tesirsiz ve edilgen hale getirmek için pis bir oyun sahnelenmektedir. Milliyetçi-ülkücü hareketin varlığından ürken ve rahatsız olan çevreler kullanacakları ve yönetecekleri işbirlikçi aktörleri çok çabuk bulmuşlardır. Bunların fıtratı bozuk, fikri bulanıktır. Bunlar her kılığa giren, her kaba sığan kurnazlıktadır. Hep söyledim, yine söylüyorum; amaç MHP’yi marjinalleştirmek, bileğini bükmek, siyasetten ve Meclis’ten mümkünse tasfiye etmektir. Bu nedenle bünyemize harici müdahaleler çoğalmıştır. Nitekim oyun büyük ve ahlâksızdır. Biz bu oyunu çok şükür zamanında gördük ve bozmak için yüreğimizi koyduk. Biz bu oyunun figüranlarını tanıdık, taktıkları maskeleri yırtmak için geceyi gündüze kattık. Pensilvanya’dan talimatlı mihraklar, MHP’ye yuvalanıp kontrol edeceklerini zannedecek kadar küçülmüş, ufalanmış, vicdanen dağılmışlardır. Bu kutlu davaya paralel şırıngasını saplamak için kuyruğa girip, paradigma aşısı için sabırsızlananlara, bizde ne uzatılacak bir el, ne de açılacak bir kapı asla yoktur, bundan sonra da olmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi şehitlerimizin muazzez bir yadigârıdır, şirret hesaplarla önü kesilemeyecek, geleceği silinemeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkücü ömürlerin aziz bir hatırasıdır ve de ülkücülükten geçinen, ülkücü gibi etrafta gezinen karanlık emellere, karaborsacı ellere peşkeş çekilmeyecek, teslim edilmeyecektir. Biz davamızı sokakta bulmadık, oyunlara aldanıp de hiçbir hasis ve haine devretmeyecek, asla da vermeyeceğiz."

Çankaya İlçe Seçim Kurulu, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan dava sonuçlanıncaya kadar MHP kurultayının yapılamayacağına karar vermişti.

İngiltere'nin AB'den ayrılması

Bahçeli konuşmasında ayrıca dış politikadaki gelişmelere de değindi. Açıklamalarından satır başları şöyle:

"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AB üyeliğiyle ilgili; ‘Biz de gerekirse referanduma gideriz’ görüşü yersiz, anlamsız ve zamansızdır. AB ayak sürüyor, ağırdan alıyor, zamana oynuyor, Türkiye’yi almamak için bin dereden su getiriyor, Sayın Erdoğan ise halka soralım diyor. Sayın Cumhurbaşkanı, cevabı bal gibi bilinen bir soruyu aziz milletimize niye sormayı gündeme getiriyorsunuz? Buna neden ihtiyaç duyuyorsunuz? 53 yıldır Avrupa kapısında bekletiliyoruz, o fasıl açıldı, bu fasıl kapanmadı diyoruz hâlâ bir arpa boyu mesafe alamıyoruz. Türk milletinin AB’ye bakışını bilmek ve öğrenmek için plebisit türü bir oylamaya hiç gerek yoktur. Zaten her şey ortadadır. Yalnızca siyasi sorumluluk taşıyanların mühürlü kalpleri temizlensin, kapalı gözleri açılsın, tutuk iradeleri ipotekten kurtulsun yetecektir ve Türk milletinin AB’ye karşı tutumu anlaşılacaktır. Milletimiz kendi geleceği ve kaderi üzerinde dün olduğu gibi bugün de tek söz söyleyendir, bunun aksini düşünmek Brüksel tutsaklığı, yabancı hayranlığıdır ki, buna bizim sıcak bakmamız olmayacak bir şeydir."

İsrail ile anlaşma

"AKP, 2009’dan beri İsrail’le sürtüşmekte, atışmakta, ağır eleştirilerle iç kamuoyuna mesaj vermektedir. İsrail’e söylenmedik söz bırakılmamıştır. Fakat dün (Pazartesi günü) Başbakan’ın yaptığı açıklamalarla İsrail’le ilişkilerin düzeleceği, yeni bir evreye gireceği müjdelenmiştir. Roma’da iki ülke karşılıklı olarak üzerinde mutabık kalınan anlaşmaya imza atacaklardır. Böylece 2009 yılının Ocak ayında Davos’ta başlayan ‘One Minute’ şovu bitmiş, istismar perdesi kapanmış olacaktır.

Cumhurbaşkanı İsrail’i terör devleti olarak defalarca suçlamıştı. İsrail Gazzeli çocukları plajlarda öldürüyordu. Erdoğan bunu haklı olarak şiddetle tenkit ediyordu. İsrail’in barbarlıkta Hitler’i geçtiğini dillendirmişti. İsrail’e döktüğü kanlardan dolayı hesap sorulacağını hatırlatıyordu. Bu ülkeden hiçbir zaman iyi niyet beklenmemesini söylüyordu. Cinayetlere seyirci kalınmayacaktı. Mavi Marmara gemisine saldırı savaş sebebiydi. Sayın Erdoğan, Başbakan görevindeyken çok kesin ve bağlayıcı konuşmuş ve şöyle demişti; ‘Ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman İsraille olumlu bir şeyi düşünemem. Zulüm bitmedikçe Türkiye İsrail arası normalleşemez.’ Demek ki, zulüm bitmiş ve normalleşmenin kapakları aralanmıştır. Bizden de buna inanmamız istenmektedir. Cumhurbaşkanı bu yılın Ocak ayında, Kral Selman Bin Abdülaziz’in davetiyle gittiği Suudi Arabistan dönüşü uçakta; İsrail’e ihtiyacımız olduğunu söylemişti. Şu anda AB Bakanı olan şahıs da, AKP sözcülüğü görevini yürütürken, İsrail devletinin Türkiye’nin dostu olduğunu birden bire hatırlamıştı.

"AKP hükümeti hangi İsrail'le anlaşmıştır?"

Meğerse hükümet uzun süredir İsraille gizli gizli buluşup anlaşmanın yollarını arıyormuş da bizim haberimiz olmamıştır. Madem İsrail'le anlaşılacak, barışılacak, kucaklaşılacaktı, bunca sert söze, bunca su katılmamış hakarete ne gerek vardı? Geçmişteki sözleri nereye koyacağız? Bu keskin çarkı nasıl izah edeceğiz? Teröristlerde onur ve gurur arayanlar, dış politikada ne ilke, ne seviye, ne de inandırıcılık bırakmışlardır. Biz demiyoruz ki, İsrail'le kavga edelim. Biz istemiyoruz ki, İsrail'le düşman kamplara ayrılalım. Ancak 2009’dan beri süregelen İsrail husumetini birden bire unutmak, üzerine sünger çekmek; nerede kalmıştık, hadi işimize gücümüze bakalım demek bir defa millete saygısızlık değil midir? AKP hükümeti hangi İsrail'le anlaşmıştır?

Gazze’yi yakıp yıkan; Doğu Kudüs’te terör estiren; fosfor bombalarını Filistin’in üzerine yağdıran İsrail nereye gitmiş; katliamlar ne çabuk unutulmuştur? Geçen hafta da söyledim; ülkeler arasında kalıcı dostluk ve düşmanlık olmaz. Fakat son yedi yıllık sözleri ne yapacağız, nasıl yok sayacağız İsrail’in lekeli sicilinin temizlendiğini nasıl kabulleneceğiz? AKP hükümeti, İsrail'le ilişkilerinin düzelmesi için özür, tazminat ve Gazze’ye uygulanan ambargonun kaldırılmasını şart olarak ileri sürmüştü. İlk iki şartın yerine gelmesine rağmen, ambargonun kalkmayacağı bizzat İsrail Başbakanı tarafından itiraf edilmiştir. Başbakan Netanyahu Roma’da, Türkiye’den gönderilecek insani yardımların İsrail limanları üzerinden Gazze’ye ulaştırılacağını ifade etmiştir. İsrail Başbakanı bunun yanında, ülkemiz topraklarından İsrail’e yönelik terörist faaliyetlerine izin verilmeyeceğini, anlaşmanın İsrail doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasına imkan vereceğini açıklamıştır. Peki bu anlaşmanın neresi zaferdir? Hangi İsrail diz çökmüştür? Türkiye’den İsrail’e yönelik, bizim bilmediğimiz hangi terörist faaliyet vardır? Eğer Netenyahu’nun bu sözleri anlaşmada açık veya örtülü varsa, hükümet buna nasıl evet demiştir? Terör ihraç eden, masumları katleden İsrail Türkiye’yi terörle aynı kefeye koyma hakkını nereden ve kimden almaktadır? İsrail doğalgazını bizim üzerimizden Avrupa’ya ulaştıracaksa, Roma’daki anlaşmanın gerçek kazananı bu ülke olmayacak mıdır? Ve de hükümet İsrail karşısında geri adım atmış sayılmayacak mıdır?

Milliyetçi Hareket Partisi İsrail'le ilişkilerin iyileşmesinden, makul bir çerçeveye oturmasından prensipte rahatsız değildir. Bizim söylediğimiz karşılıklı çıkarların gözetilmesidir. Bizim istediğimiz geçmişteki sözlerin çiğnenmesinden dolayı hiç olmazsa aziz milletimizden özür dilenmesi veya pişmanlık emarelerinin gösterilmesidir."

Rusya ile normalleşme

"Sayın Cumhurbaşkanı Rusya’ya yeni bir mektup göndermiştir. Medyaya yansıyan budur. Bu mektubunda, Türkiye-Rusya ilişkilerini düzeltmek için her şeyi yapacağının garantisini vermiştir. İddialar bu yöndedir. Ve de Rus uçağının düşürülmesinden dolayı üzüntü duyduğunu açıklamıştır. Türkiye-Rusya ilişkilerinin canlanması tabii olarak olumlu ve isabetlidir. Ama 24 Kasım 2015’de düşürülen Rus uçağının egemenlik haklarımızı ihlâl ettiğini hiç kimse inkâr edemeyecektir. Sayın Erdoğan’ın hamlesi karşılıksız kalırsa, Türkiye tek taraflı boyun eğmiş olacaktır. Bu ise Türkiye’nin oyuncağa dönmesine, hiçbir yaptırım ve caydırıcılığının kalmadığına kanıt sayılacaktır. Şayet bu olursa ortada çok ciddi bir kriz var demektir ve Türkiye her türlü iç ve dış operasyona açık ve müsait hâle gelecektir. Dış politikada sabır, dirayet ve ihtiyat şarttır. Günü birlik ve hamasi sözlerin faturası gün gelecek herkese çıkacaktır. Yanlış taktiklerle doğru stratejinin uygulanması, strateji yanlışken taktik kazanımlarla mesafe alınması görülmüş, duyulmuş şey değildir. Cılız mevzi kazanımlarıyla dış politik hedeflere ulaşmak da hayâldir. Bu itibarla hükümet dikkatli, ilkeli, uyanık, şuurlu ve milli gerçeklere tam bir bağlılıkla hareket etmeli, Türkiye’yi ayağa düşürecek, tartıştıracak, zayıflatacak korkaklık ve öngörüsüzlükten kesinlikle uzak durmalıdır. Vizyon odaklı ve etkili bir dış politika izlediğini, Türkiye’nin küresel sorunların çözümüne katkıda bulunan ve ortaklığı aranan uluslararası bir aktör haline geldiğini iddia ederek bugünlere düşe kalka ulaşan AKP, unutulmasın ki, tarihi bir vebal ve sorumluluk altındadır."

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA