24 Kasım 2024
  • Lefkoşa12°C
  • Mağusa12°C
  • Girne14°C
  • Güzelyurt11°C
  • İskele12°C
  • İstanbul6°C
  • Ankara0°C

AYAKTA DURABİLMEK

Arif Alasya

05 Aralık 2016 Pazartesi 09:07

Ülkeler ayakta durabilmek için özellikle ekonomilerini iyi yönetmek durumundadırlar.

Bunu başaramayan ülkeler sürekli olarak bütçe açığı verirler.

Bütçe açığını da iç ve dış borçlarla kapatırlar. Borçlanma arttığı sürece de ülkede yoksulluk ve sefalet artar. Yasa dışılık alır başını gider ve size borç verenlerin esiri olursunuz.

Özellikle küçük ülkeler ekonomi yönetiminde hassas davranmak zorundadır.

Bu gün gazetelerde okuduğum bir haber beni bu yazıyı yazmaya itti.

Uruguay Güney Amerika’da Brezilya. Arjantin,Gümüş Irmak ve Atlas Okyanusu ile çevrili bir ülkedir.Neredeyse nüfusunun yarısı başşehir Montovideo’da yaşar.Toplam nüfusu Üç buçuk milyon civarındadır.

İşte bu küçük ülkede ekonominin korunması adına alınan tedbirlerden biri.

Birçoğumuzun tanıdığı Fenerbahçe’de futbol oynamış Uruguaylı futbolcu Diego Lugano ülkesinde bir çimento şirketi kuruyor. Bu şirket aracılığı ile Türkiye’den çimento ithaline başlıyor.Ancak ithal ettiği bu çimento satışları Uruguay çimento piyasasını alt üst ediyor.Yerli sanayici haksız rekabet nedeniyle Hükümete şikayet ediyor.Ülkenin Çimento denetleme kurumu olaya el koyuyor ve Lugano’nun şirketi ile  90 günlük bir anlaşma yapıyor.Amaç Üretim kapasitesinin daha karlı hale getirilmesini sağlamak,Lugano’nun ithal ettiği çimentonun fiyatları aşağıya çekmesini önlemek .Yani Türkiye’den ithal edilen çimentonun ülkenin ulusal sanayisine zarar vermesini önlemek.

Sadece bu örnekten hareket ederek Ülkemizde yaşananlara bir bakalım biz ne yapmışız.

1974’de Kuzeyde 164 adet fabrikamız vardı. Hemen hemen bu fabrikalar iç piyasaya ürün satmakta ve de üretim fazlalarını ihraç etmekteydi. Bu sanayi ürünlerinin dışında Narenciye üreticisi ülkeler arasında en küçük olsa bile ihracatından çok ciddi gelirler sağlanmaktaydı.

Bizler ne yaptık. Her geçen gün bu sanayi sektörünün batmasını seyrettik.Hiçbir zaman sanayimizi korumak adına hiçbir tedbir almadık ve onların haksız rekabet altında batışına devlet eliyle destek verdik.

Narenciye sektöründe ABAT kararları sonrası ambargo var diyerek ton başı 75 Dolar teşvikle kurtarabileceğimiz sektörü iflas ettirdik. Ne yazık ki sektörün dış kaynaklı özele devrinden sonra bu desteği neredeyse ton başı 160 Dolara kadar yükselttik.

Geliştiğini söylediğimiz Turizm ve Eğitim sektörüne bakalım.

Bacasız sanayi dediğimiz bu sektörlere vergi muafiyeti sağladık. Hatta en ciddi devlet kredilerini bu sektörlere aktardık.

Kumarhane ve gece kulübü ülkesi olduk.

Bu sektörlerin vergilendirmede sadece seyirci durumunda kaldık.

Bunların sonucunda geldiğimiz noktaya bakarsak. Tam bir dilenciyiz. Elimizi bir başka ülkeye açmaz isek memur maaşlarını bile ödeyemeyiz.

Benzer ülkeler bir kalem ürüne bile bu kadar hassas davranırken maalesef bizim hükümetlerimiz seyirci kaldı.

Bu yönetimler cezamı gördü.Hayır, hep seçmen tarafından ödüllendirildi.41 yıldır Hükümetleri üç partinin yürüttüğünü görmekteyiz Üçü de her seçim dönemi bizleri besleme yaptıkları için seçmen tarafından ödüllendirilir.

Son 2013 seçimlerinde bu üç partinin toplam oyu %83.83.

Artık Nasıl ayakta duracağız bir düşünün…

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.