AP SEÇİMLERİ ÖNCESİ POPÜLİSTLERDEN GÖVDE GÖSTERİSİ

Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde İtalya'nın Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini, Avrupa'nın farklı ülkelerinden 11 partiyi yarın Milano'da bir araya getirecek olan bir mitinge liderlik edecek. Milano sokaklarında bir yürüyüşün ardından kentin simgesi Duamo Katedrali önünde yapılacak mitinge Fransa'dan Ulusal Birleşme ve Almanya'dan da Almanya için Alternatif (AfD) katılıyor.  

Miting öncesi konuşan Salvini, popülist partilerin aşırıcı olarak görülmesine tepki gösterdi. "Ben Avrupa'da aşırı sağ göremiyorum" diyen Salvini, "Bence bunlar eski kategoriler: faşist, komünist, sağ, sol…" değerlendirmesini yaptı.

Liderlik ettiği Lig partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerinde İtalya'da en yüksek oyu almak istediğini belirten Salvini, AP'de popülist partiler tarafından kurulacak olası bir gruba liderlik etmesinin sandıktan çıkacak sonuca bağlı olduğunu söyledi.

Salvini, 23-26 Mayıs'ta yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından popülist, AB'ye şüphe ile yaklaşan partileri bir meclis grubu altında toplamak istiyor. İtalya'nın Yardımcı Başbakanı ve İçişleri Bakanı olan Salvini, göçmenleri kurtaran gemilerin İtalya kıyılarına yanaşmasına izin vermeyerek, Avrupa'da yabancı karşıtı partiler üzerinde etkinliğini artırmıştı.

Aşır sağcı Lig partisini lideri Salvini ayrıca İslam karşıtı görüşleri ile biliniyor. Milano'daki miting öncesi yaptığı açıklamada da Avrupa'da İslam kurallarının geçerli olduğu şehirler bulunduğunu öne sürdü. Salvini, bu şehirler arasında Rotterdam, Malmö, Londra, Marsilya ve Brüksel'i sıraladı. Salvini, "Bu geriye gidişe bir son vermezsek, ilerleyen yıllarda pişman olma ihtimalimiz var" diye konuştu.

Orban Milano'da yok

İtalya'da düzenlenecek mitinge, Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban katılmayacak. Göçmen karşıtı Orban'ın partisi, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük siyasi grup olan Avrupa Halk Partisi'ne (EPP) bünyesinde yer alıyor. EPP, iki ay önce partinin üyeliğini askıya almıştı. Avrupa Halk Partisi'nin kararı, göçmen karşıtı kampanyaları ve tartışmalı yargı reformu nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde olan Orban'ın liderliğindeki partiye disiplin cezası verilmesi yönündeki artan baskıların ardından gelmişti.