ANKARA'NIN KAHRAMANLARI

Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami Kızdı!.. “

Facebook kahramanı çok” diyerek milleti suçladı…

Ve “sosyal medyada ne yazılırsa yazılsın hükümetin doğruları yapma zorunluluğu olduğunu söyledi…

Oysa aynı Nami, hükümet protokolünü bir kenara itip “Ankara’nın kahramanı” olmak için yırtınıyor…

Hükümet programında KIB-TEK’e yatırım yapılması yönünde madde olmasına rağmen, hükümet programına uygun bir şekilde günümüzün gerçeklerini bir rapor haline getiren KIB-TEK Yönetim Kurulunun hazırladığı raporu bakanlar kuruluna dahi götürmüyor…

Bu rapora göre acilen 4 santral alımına çıkılmadığı takdirde 2019’un ilk yarısında ülke karanlığa bürünmek durumunda kalacak!..

Yani mevcut güç o günün ihtiyacına karşılık veremeyecek!..

Peki, Özdil Nami ne yapıyor? Bu toplumun başına bela olan ve bugün ödediğimiz fahiş elektrik fiyatlarının ana sebepleri arasında bulunan AKSA’ya güveniyor…

Daha doğrusu ona yeni bir sözleşme yapmak için yol açıyor…

Bu durumun başka türlü bir izahı yoktur…

Adam resmen hükümet programına aykırı bir şekilde hareket ediyor ve tüm çıkış yollarını Türkiye’den gelmesi muhtemel kablo ile enerjiye bağlıyor!..

Diğer yandan da bir şekilde AKSA’yı bu işin içerisine sokmaya çalışıyor…

İddialardan bir tanesi de bakanın babasının da bu süreçte aktif rol oynadığı yönünde…

Dediğim gibi bu bir iddia!..

Ancak bildiğiniz gibi ateş olmayan yerden duman çıkmaz ve bir bakan bu tür iddialara sebep verecek hareketlerde bulunmaz…

Ne yazık ki KIB-TEK Yönetim Kurulu’nun geleceğe yönelik planlarının da içerisinde bulunduğu raporu Bakan Nami sırf bu nedenlerden dolayı dikkate almıyor ve hükümet programına aykırı bir tavır sergiliyor…

İşin en üzücü yanı ise Başbakan Tufan Erhürman’ın bu durumu bilmesine rağmen diğer tüm meselelerde olduğu gibi bu meselede de ortaya ağırlığını koyamamasıdır…

Ne partisine, ne de başında olduğu hükümete söz geçiremiyor, bu yerler üzerinde otoritesini kuramıyor…

Haliyle Özdil bey de dilediği gibi hareket etme cesaretini kendinde buluyor…

Ve “Ankara’nın kahramanı” olma uğruna bu topluma ihanet ediyor…

Resmen geleceği, öz varlığı ve iradesi ile oynuyor…

Erhürman da tüm bu olup bitenleri izlemekle yetiniyor…

Yazık değil mi?